ÖLÜM MELEĞİ #BÖLÜM 4

481 379 27
                                    

Sinirimi kimseye belli etmeden evin kapısından içeri girdim.Muhtemelen birazdan cenaze namazı için yola koyulurduk.Öncesinde Gizem'in odasına doğru gittim.İçeri girdim.Girdiğimde pencereden boş boş bakınıyordu.Kapının açılıp kapanmasını duyduğu halde tepki vermedi.Biraz ona doğru ilerledim.Yüzünü görebilmiştim.Ağlamıyordu.Bir damla göz yaşı yoktu.Kafasını benden yana yavaşça çevirdi.Sinirle bana baktı.

''Ne işin var senin burada? Hala ne yüzle geliyorsun?'' dediğinde sağıma soluma baktım.Evet,bana diyordu.Elimi Gizem'in omzuna götürdüm ki hemen çekmişti.

''Canım,sen iyi değilsin.İstersen sonra konuşalım.''Daha da sinirlendi.

''Ben iyiyim Rima.Bundan sonra seni de abini de soyadı Durucan olan kimseyi de hayatımda istemiyorum,anlıyor musun ?'' diye bağırdı. Yargısız infaz.

''Gizem saçmalıyorsun.Bu dediklerin için pişman olacaksın.''

''Pişman olması gereken biri varsa o sensin.Ve de o işe yaramaz abin.Ne diye beni abinle tanıştırdın?Ben Çağıl yüzünden babaannemi göremedim.Son kez görme şansım vardı...Onu göremedim...''Son cümlesini ağlayarak söylemişti.

''Çağıl'la takılmayı sen istedin.Ben seni sadece arkadaşım olarak tanıştırdım.İleri giden sensin.Şimdi sen çık benim hayatımdan.Ne soyadıma ne kendime ne de aileme laf ettirmem, anladın mı?''Hızla dışarı çıktığımda başıma hafifçe örttüğüm şalımı çıkardım.Çok çabuk köpürdüğümü düşünerek sızlandım.Salonda oturan Gizem'in babası Haluk amcanın yanına gittim.Omzunu okşayarak kulağına fısıldadım.

''Gerçekten çok üzgünüm,başınız sağ olsun.'' Dediğimde omzundaki elimi okşadı.Bir yandan ağlıyordu bir yandan taziyeleri kabul ediyordu.Tekrar keskin adımlarımla kapıdan dışarı çıktım.Milyon kadar insan vardı.Gizem'in babası ünlü bir iş adamı olduğundan basın mensubu da buradaydı.Onca insanın arasından bana doğru yaklaşan Aras'ı gördüm.Onu görünce nedense içim cızladı.

''Sen iyi misin? '' dediğinde başımı salladım ve zoraki gülümsemeyle bana baktı.

''Seni buradan çıkarmamı ister misin?Fazla duygusal.'' Derken kolumu tutup sıvazlıyordu.Bakışlarım kolumdaki eline kaydı.Rahatsız olup elini çekti.Köşeden buraya bakan Çağdaş'ı gördüm.Kafasını salladı ve eliyle onayladı.Başımı sallayıp yutkundum.

''Gidelim.''O önden ben arkadan gidiyordum.Cidden fazla gerilmiştim.Hem görev icabı hem de rahatlamak için iyi olabilirdi.Böyle bir günde arkadaşımın yanında olmam gerekirdi ama sanırım artık arkadaş bile değildik.Gizem'i böyle düşündüren neydi merak etmiyor değildim.Benim alakam bile yoktu.Serhat'ı kıskandırmak için abimi kullanmıştı.Asıl benim kızgın olmam gerekirdi.Elimi saçlarıma attım ve karıştırdım.Arabaya gelince kapımı açmaya tenezzül etti.Önüne geçtim ve kendim açtım.Bu hareketten hiç hoşlanmazdım.Kızların eli yok muydu?

O da hemen kendi yerine oturdu.Bir cenazeye göre gayet çekiciydi.Giydiği takım elbise üzerine 'cuk' diye oturmuştu ve gayet iyi gözüküyordu.Onu süzdükten sonra önüme döndüm.Ben ona göre daha spor giyinmiştim.Sadece ona göre değil içerideki herkese göre.Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında susup bir şey demedim.Ana yola çıktığımızda her hareketini izlemeye başladım.Büyük bir ustalıkla arabayı kullanıyordu.Gözlerini kısıp yola bakıyordu ki öyle yaptığında nasıl da çekici olduğunun farkında değildi.Uzun bir süre onu kestiğimi fark edip hemen konu açtım.

''Rahatlamak başlığı altında nereye gidiyoruz ?'' dedim elimle tırnak işareti yaparak.

''Sana kahve sözü vermiştim.Sözümü tutmaya götürüyorum.''

''Peki nereye?''Dudaklarını muzipçe kıvırdı.Buna karşılık istemsizce sırıttım.

''Bekle ve gör.'' Başımı uslu çocuklar gibi sallayıp önüme döndüm.Işıklara yaklaşıyorduk.Aras'ın dalgınlığına gelmiş olacak ki ışığı görünce ani bir fren yaptı.Ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı.Torpido gözü açıldı ve içindeki fotoğraflar kucağıma döküldü.Bir sürü fotoğraf.Bir sürü.Fotoğrafları üzerimde görünce az önceki her şeyi unutup fotoğrafları toplamaya başladı.Onu şaşkınlıkla izlemeye başladım.Sanki bir şey saklıyordu.İki elini de tuttum ve bana bakan gözlerine kenetlendim.

RİMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin