4. Bölüm:Yeni Başlangıç

20 2 0
                                    

2 gün sonra
Uçağa bindiğimiz de,
ernayla biz yan yana, mertle Defne, ve enes yine tek kalmış bir şekilde olarak arkada müzik dinliyor du. Ben ise cam kenarından bulutlara bakıyordum. Ve şunu biliyordum ki Trabzonu hiç unutmicaktım, ordaki anılarımı silmiyordum sadece yeni bir sayfa açıyordum kendime... Fakat amacım ablamı bulmakdı. Aklımı başka şeylere harcayamazdım. Orada neler olacağına ve nelerle karşılaşacağımızı düşünüyordum. Şansa ne gelirse derdim ama şans sadece insanların uydurduğu bir kavramdır, ben şans die birşeye inanmıyordum. Ve bunun da arkasınadydım. Hayatta şans demeden yaşamıştım çünkü benim için şans bir beyaz tebeşir gibiydi hiç kullanmamıştım...

Hostes hanım yanımıza gelip, "birşey istermisiniz?" Diye sordu. Erna uyuyordu, ve eminim uyanık olsa mutfağı sipariş etmişti. "Biz bi 2 tane kahve alalım. Bi tanesi şekerli öbürküsü şekersiz olsun." Dedim. hostes elindeki kağıda not alıyordu dediklerimi. Sonra arkamızda oturan mert ve defne'ye aynı soruyu sormaya gitti. Ben ise başka bir hostese lavabonun nerede olduğunu sordum.

Lavabodan çıktığım da, ernanın hostesle kavga ettiğini gördüm. Konu ağır olması gerekki erna kıpkırmızıydı ve üstünü üflüyordu. Yanlarına doğru gittiğim de, "Noluyo burada?" Dedim. Ama benim konuştuğumu sallayın, orada olduğumu bile görmüyorlardı. Ernanın konuşmasıyla hostes ne yapıcağını bile şaşırmıştı, dayanamayıp ernanın ağzını elimle kapattım ve öbürkü elimle de kollarını tuttum. Agzımı oynataraktan "burdan, hemen git" demeye çalıştım. Beni anladığı üzere gitmişti. Erna'ya tekrar baktığım da büyük bir kahkaha attım, kızmasının nedeni üstüne kahve dökülmesiydi. Ernanın ağzını hâlâ kapattığımı farkederekten, ellimi ağzından çektim. "Ya sen beni öldürmeye felan mı çalışıyorsun? Biraz daha tutsaydın ölüyordum." Dediğinde ciddilik seviyesi tavanlardaydı.

Erna lavaboya üstünü değiştirmeye giderken, ben de uçağı geziyordum.
Uçakta 2 bölüm vardı. ve biz uçağın başlarındaydık. Uçağı gezerken, dar aralardan geçiyordum. İçimden: Nolur uçak sallanmasın, diyordum. Çünkü sağlanırsa birinin üstüne düşmem olanaklıydı. Ve....

Uçağın sallanmasıyla, bir yere tutunmaya çalıştım.
uçak bu sefer bir yere çarpmış gibi, ters takla attı. Yada ben öyle hissettim.

Gözlerimi kapattığım için, birşey göremiyordum. Fakat bir acı hissi hissetmiyordum. Bu sallanma da nasıl bir yere çarpmamış olabilirdimki? İçimden geçirdiklerimle gözümü yavaş bir şekil de açtım. Açmamla birlikte ağzımdan "siktir..." çıkan sözle, tam karşımdaki adama bakıyordum. O bunu normal algılamasına şaşırmıştım, çünkü tam karşımda bir şaheser duruyordu. Bunu böyle müzeye koysak zengin olurduk. "Hâlâ kollarım da durup ne bekliyorsun! Seni öpmemi mi?" Çok soğukkanlıydı. Sesi tam bir sexy erkek sesiydi. "P...Pardon" ne? Ben kekeliyomuydum. Ben ağzımdan çıkanları sorgularken, o kucağına düştüğüm adam. Bana yaklaşarak gözümün içine baktı. "Bak güzelim. Ya kucağımdan inersin, ya da ben indiririm." Demesiyle kucağından kalkmaya çalıştım, ama hayvan nasıl beni tutuyorsa kalkamıyordum. "Ya hayvan gibi tutuyorsun beni! Nasıl kalkayım?" Dememle kaşlarını çattı.

Biz onla kavga ederken, enes geldi. "Napıyonuz lan?"
Eliyle ağzını kapatıp,hem şoka girmiş hem de kısık kısık gülüyordu. "Yardım etsene! Öyle bakıcağına" Dedim, Sanki acı çekiyordum da yardım istiyordum. Enes ellini bana uzatarak beni çekti. Ve o tanımadığım şahısa bakıp: GİT TERBİYE ÖĞREN! Derdim ama, saygılıydım.

Enesle yerlerimizi geçmeye geldiğimiz de, enesin yanındaki koltuğa erna oturmuş keyfini çıkartırken bana el salladı. "Elo ben burdaymışım. Senin yanına başka biri gelicek" keyifle söylemesi umursamama sebep oldu. Ama içten içten kimin geleceğini merak ediyordum.

XHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin