2:zwei

1.2K 91 61
                                    

İyi okumalar.

.
.
.
.

Limanın her tarafını arattırıp kimsenin kalmadığından emin olduktan sonra arabaya bindim ve hastaneye doğru yola koyulduk.

Hastaneye geldiğimizde acil karman çormandı. Bir sürü yaralı ve oradan oraya koşuşturan doktorlar vardı. Sanırım bir zincirleme trafik kazasıydı. Boşta sedye yoktu ben de koltuklardan birine oturup sırtımı yasladım ve elimi omzumdan çektim.

"Çabuk bana doktor bulun."

Elime işaret verip başımı duvara yasladım ve gözlerimi kapattım.

Zar zor da olsa bir doktor bulundu ve beni muayene etmeye başladı.

"Kurşunu çıkarmak için ameliyat etmemiz gerek."

"Ne duruyorsun o zaman!"

Adamlarımdan biri öne atılınca elimle onu tutup başımı iki yana salladım.

"Ameliyathanelerin hepsi dolu."

Ne demek dolu!? Biraz daha bu şekilde kalırsam kan kaybından ölecektim.

Doktorun yakasından tutup onu kendime doğru çektim ve kulağına yaklaştım.

"Eğer ölürsem sen de benimle gelirsin anladın mı? Şimdi git ne yapıyorsan yap bu kurşunu al doktor."

Korkuyla kafasını sallayınca yakasını bırakıp koşarak uzaklaşmasını izledim.

Gözlerim kararmaya başlamıştı. Adamlardan birine bana su getirmesini söyleyip elimi alnıma koydum. Gözlerimi kapattım ve hafifçe alnımı ovaladım. Bayılamazsın Taehyung.

"Öldürmeyi bırak öldürmeden önce seni çok pis sikeceğim Jeon."

"Yapabiliyorsan yap Kim."

Gözlerimi aralamamla gözlerini kocaman açmış, üzerime eğilerek gülümseyen ve bana bakan Jungkook'u gördüm. Nasıl gelmişti buraya? Adamlarıma bakıp hiçbir şeyin farkında olmadıklarını fark edince geri Jungkook'a baktım ama yoktu. Halüsinasyon mu gördüm ne?

Gözlerimi ovalayıp doğruldum ve bana su getiren adamdan suyu alıp içtim.

Doktor geri geldiğinde peşinde hemşireler sedye getiriyorlardı. Benim yanımda durduklarında kalkıp sedyeye yattım ve ameliyathaneye gidene kadar uyanık kalmaya çalıştım. Çabalarım yetersiz kaldı ve kendimi karanlığa, o dipsiz kuyuya bıraktım.

Jungkook

Eve geri döndüğümde sinirle odama gittim ve balkona çıkarak korkuluğa yaslandım. Bu Kim Taehyung denen adamdan bıkmıştım.

Nasıl tanıştığımızı size anlatayım.

Bu salak ve ben önceden ortaktık. İyi bir ticaretimiz de vardı ve yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Ne yaptıysak beraber yapmıştık. Onun yükselme döneminde hep yanında olup ona yardım etmiştim.

Bir gün yine bir teslimattan sonra onu bir kutlama yemeğine çağırdım. Birlikte içip eğlendik fakat ertesi gün bana teşekkür amaçlı gönderdiği kürkü kesinlikle şahsıma hakaret olarak algılamıştım. Bana kokarca poposundan yapılmış bir kürk göndermişti. Yani sizce bu hakaret değilde ne?

Sadece bu da değil bana ihanet etmişti. Keşke onunla sadece arkadaş olarak kalsaydık.

Bu yakınlığımız bizi birbirimize bağlamış zamanla da bu aşka dönüşmüştü. Evet onu bir zaman sevmiştim ve bu hayatımda yaptığım en büyük hataydı.

Taehyung'u başka bir evde, başka bir kadının yatağında yakalamıştım. Daha yapmamışlardı yani yapamamışlardı çünkü ben onları basmıştım. Bu ihanetinin bedelini ödetmek için o gün kendime söz verdim. Kim Taehyung'u öldürecektim.

O zamandan beri düşmanız ve onu öldürmek için fırsat kolluyor, her işini batırmaya çalışıyordum.

Her defasında tam olacakken işi batırıyordum. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama her defasında elimden kurtuluyordu.

Bu sefer kurtulamayacaktı ama. Bu seferki planım işe yarayacaktı.

.
.
.
.

Taehyung

Gözlerimi ilk araladığım zaman bulanık görüyordum. Gözlerim ışığa alışınca doğrulup etrafa baktım. Kimsenin olmadığını görünce derin bir nefes vererek sırtımı sedyeye yasladım ve önüme gelen saçlarımı elimle geriye doğru taradım. Bogazım kurumuştu ve susamıştım. Bu aptallar neredeydi?

İçeri bir doktor girince ondan bana su vermesini istedim ve yutkunarak boğazımdaki kuruluğu gidermeye çalıştım. Bana suyu uzattığında hızlıca içip bitirerek bardağı geri verdim.

Doktor serumumu değiştirip cebinden bir iğne çıkardı.

"Bu ağrı kesici ağrılarınızı dindirecek. Siz istirahat edin."

Sesini duymamla o an bir şey kafama dank etti. Bu benim doktorum değildi!?

İğneyi tam enjekte edecekken kolunu tuttum, elini çevirerek iğneyi düşürmesini sağladım. Daha sonra onu çekerek kucağıma düşürdüm ve yerlerimizi değiştirip ellerimi başının iki yanına koydum. Gözlerimi gözlerine dikerek yüzümü yüzüne yaklaştırdım.

"Kimsin sen?"

Elimi maskesine atıp çektim ve çıkarıp yere attım.

"Jungkook!? Bıkmadın mı gerçekten?"

"Bırak beni Taehyung."

"Yani ben sıkıldım seni sürekli bu hâlde yakalamaktan ama sen bıkmadın bu hâle düşmekten."

"Hayır. Seni gebertene kadar da bıkmayacağım anladın mı!?"

Başımı sallayıp gözlerimi devirdim ve üzerine biraz daha eğildim.

"Bu pozisyonu hatırladın mı Kook? Her defasında bu şekilde altımda inlemelerin... ah kulaklarımdan gitmiyor."

"Git o kadının inlemelerini dinle sen! Sahi ne oldu size hm?"

"Öldürdüm."

"Niye beğenemedin mi onunkileri!"

"Yok bizimki gibi heyecanlı ve aksiyonlu bir ilişki olmadı ben de sıkıldım."

"Pisliksin Kim Taehyung."

"Biliyorum bebeğim."

Yüzüme tükürdüğünde hafifçe geri çekilip elimle yüzümü sildim ve kaşlarımı çatarak ellerimi boğazına sardım ve kafasını kaldırdım.

"Sakın bir daha bunu yapma."

"Yaparsam n'olur?"

"Senin için hiç iyi şeyler olmayacağı kesin Jeon."

Elimi ısırarak yerlerimizi değiştirdi ve elini saçlarıma geçirerek çekti.

"Bana bak bu boş tehditlerini kendine sakla."

Bir anda üzerime yığılmasıyla gözlerimi kırpıştırarak karşımda duran adama baktım.

"Aferin. Götürün onu burdan birkaç gün misafir edelim."

Gülümseyip Jungkook'un saçlarını okşadım.

"Yakında sevgilim. Çok yakında tekrar beraber olacağız. Sabret sadece."

Jungkook'u götürdüklerinde geri uzanıp gözlerimi kapattım.

Bir an önce bu hastaneden taburcu olmam lazımdı.

TodesspritzeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin