3:drei

968 75 40
                                    

İyi okumalar.

.
.
.
.

Jungkook

Gözlerimi araladığımda sadece bir penceresi ve bir kapısı olan, duvarları gri ve küflü, her köşesinde örümcek ağı olan bir bodrumda sandalyeye oturtulmuş ve ellerim arkadan, göğsümde sandalyeye bağlanmış bir haldeydim.

Burası neresiydi? Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Başım ciddi manada dönüyordu.

En son ne olmuştu? Ha hatırladım, Taehyung ile kavga hastanede kavga ediyorduk. Biri arkamdan gelip beni bayıltmıştı. Kesin Taehyung'un adamlarından biriydi beni bayıltan.

Gerçekten bıktım ya! Bir an önce geberip gitse de kurtulsam keşke. Yoruldum onunla uğraşmaktan. O kokarca poposundan yaptığı kürkü ağzına tıkmak istiyorum!

Şerefsiz, benim bu gibi durumlardan kaçmakta usta olduğumu bildiği için beni buraya zincirlemişti. Ama bir deveyi uçurmak kadar Jeon Jungkook'u hapsetmekte imkansızdı.

Tamam bu sefer birazcık öyleydi sanırım çünkü yanımda ne bir iğne ne de bir tel toka bile yoktu. Bu tür şeylerle zaten açardım çocuk oyuncağı benim için ama çıplak ellerimle, üstelik ellerim arkadan bağlıyken biraz zordu.

Ben nasıl kaçacağım diye düşünürken kapı açıldı. İçeriye kırmızı pantolonu, simsiyah gömleği, kırmızı ceketini omuzlarına asmış Kim Taehyung içeri girdi.

"Nasılsın uyuyan güzel?"

Hastaneden mi kaçmıştı? Yapar, Kim Taehyung bu. Öyle bir yapar ki hem de, ruhunuz duymaz.

İkimiz gerçekten birlikte olunca polislerin korkulu rüyasıydık.

"Rahat bırak beni Kim."

"Bunu ben de sana çok demiştim ama sonu Jeon ile bitiyordu tabii. Bak dinlemedin beni hâlin hâl mi şimdi? Yazık sana."

"Asıl sana yazık pislik herif! Önce bana hakaret ettin o da sana yetmedi daha sonrasında beni aldattın! Kendi hâline bak sen! O kadar iğrençsin ki seni görünce kusasım geliyor!"

Yanıma yaklaşıp önümde diz çökerek oturdu.

"Ben seni aldatmadım."

"Kendi gözlerimle gördüm."

"Hayır Jeon, ben seni aldatmadım."

"Sana mı inanıcam gözlerime mi? Dünkü çocuk sandın herhalde beni? Yemezler canım."

Kalkıp ellerini saçlarıma geçirdi ve başımı kaldırarak ona bakmamı sağladı.

"Ben seni aldatmadım."

"Sen beni öyle bir aldattın ki Kim, yaşadığım her günü sanki o günmüş gibi yaşayacağım, ömrüm boyunca bu ihanetini asla unutmayacağım."

Ellerini gevşetti ve saçlarımı okşamaya başladı. Bir elini yanağıma koyup yaklaştı ve yüzümüzü öyle bir yakınlaştırdı ki neredeyse dudaklarımız değecekti.

"Hiç dinlemiyorsun beni sevgilim."

"Sevgilim deme bana! O defteri kapatalı çok oldu."

"İnatçı sevgilim benim."

"Sevgilim deme dedik anlamıyor musun!? Atlatamadın mı yoksa beni?"

Durdu. Geri çekilip gözlerime baktı ve gülümsedi. Bu gülümseme o kadar içten gelmişti ki o an. Ne kadar olmuştu bu gülümsemeyi görmeyeli? Ya da ne kadar zaman geçmişti benim en son ki gülümsememden? O an fark ettim onu ne kadar çok özlediğimi.

İlişkimizi mahvetmişti. Beni, her şeyi mahvetmişti. Onu nasıl affedip geri kucak açabilirdim ki?

Gözyaşlarım istemsizce akarken ona baktım.

"Git Taehyung."

"Yapamam. Ayaklarımı hareket ettiremiyorum."

Başımı eğerek gözyaşlarımı serbest bıraktım.

"Taehyung sana gitmeni söyledim. Biz bir daha asla beraber olmayacağız. Anladın mı?"

Başımı kaldırıp ona baktım.

"Lütfen git. Daha fazla acı çektirme lütfen."

Geri geri yürümeye başlayıp elini bana doğru uzattı ve gülümsedi.

"İyileşeceğiz sevgilim. Ben iyileştireceğim bizi. Sana söz."

Dedi ve çıktı.

Neden böyle yapıyordu? Sanki hâlâ beni seviyormuş gibi davranıyordu. Ona kanamazsın Jeon Jungkook! O şerefsizin oyununa bir kere daha düşemezsin, olmaz!

Bu hikayenin sonu nasıl olacak gerçekten merak ediyordum. Nefrete dönen bir aşk tekrar aşka dönebilir miydi?

Sanmıyorum. Benim sevdiğim Taehyung çok eskilerde kaldı. O bana gerçekten aşıktı. Şimdiki Taehyung'un ki ise saplantıdan başka bir şey değildi.

Ben öyle sanıyorum. Bilmiyorum. Kafam hiç iyi değil gerçekten. O kadar çok şey oldu ki ne düşüneceğimi, ne yapacağımı şaşırdım.

Göç yolunda annesini kaybedip soğuğun ortasında kalakalmış bir leylek gibi hissediyordum kendimi.

Uyuyamazdım da. Bu hâlde nasıl uyuyabilirim. Taehyung veya adamları her an bana bir şey yapabilirdi. Zerre güvenim yoktu onlara karşı bu yüzden de tetikte olmalıydım.

Taehyung

Jungkook'un yanından ayrıldıktan sonra salona geçip oturdum ve ceketimi çıkardım.

Omzum hâlâ ağrıyordu ama o hastanede daha fazla kalamazdım. Hem evimde bir misafir vardı, ayıp olurdu değil mi?

"Bazen gerçekten delirdiğimi düşünüyorum."

"Bence de biraz fıttırdın sen."

Yanımdan gelen sesle oraya dönüp yanımda bacak bacak üzerine atmış kollarını koltuğun başlığına dayayarak beni izleyen Jungkook'u gördüm.

"Nasıl çıktın sen?"

"Taehyung gerçekten salaksın. Çıkmadım zaten?"

"Hayal mi?"

Elimi ona doğru uzattığımda kayboldu.

Gözlerimi ovuşturup salona göz gezdirdim. Yalnızdım.

"Biraz uyusam iyi olacak. Bu vurulma olayı bana hiç iyi gelmedi."

Yukarı çıkıp odama geçtim ve üzerimdekileri çıkararak sadece bir eşofman giydim ve kendimi yatağa attım.

Uyu Taehyung uyu. İyi değilsin sen.

.
.
.
.

Selam arkadaşlar 👋🏻 Gecenin bir vakti yazdım bu bölümü bir hatam olursa kusura bakmayın. Hiç emin değilim zaten bu bölümden ama atıyorum. Beğenirsiniz umarımm.

TodesspritzeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin