-5-

24 14 0
                                    

Şarkıyı dinlemeyi unutmayınnn


-----------------------------------------------------------------------

Arayan : Ayin Üyesi, Jung-gyu

Hyunjin sadece ekrana bakıyordu. Ayine üyesi Jung-gyu denen kişinin kim olduğu hakkında da hiç bir fikri yoktu. Elinde ki telefonun birden kaymasıyla kendine geldi ve önüne baktı. Sinirli bir Felix vardı karşısında, hem de çok sinirli

''Sana telefonuma dokunma hakkını kim verdi !? ''

Bağırmıştı Felix. Seungmin ise onları izliyordu. Changbin ile ekipte tam gitmek üzereyken Felix'in bağırışıyla o yöne dönmüşlerdi. O sırada öfke kusuyordu Felix "Beni çok net duyduğunu düşünüyorum. Cevap ! "

Hyunjin bakıyordu sadece, şaşırmıştı. Böyle bir bedenden böyle bir ses çıkacağını hiç bir şekilde düşünmemişti. Felix hala cevap bekliyordu. Hyunjin en sonunda ağzını açtı "Israrla çalıyordu, kim bu kadar fazla arayabilir diye bak-" Felix böldü Hyunjin'in sözünü "Öyle olsa da bakmamalıydın ! " 

Öncekine göre daha fazla yumuşamıştı ama sonra ise arkasını dönüp hızla oradan uzaklaştı. Mekanda ki herkes onları film gibi izlemişti. Hyunjin'in yanına Jisung yaklaştı ve omzuna dokundu "Hyung-" Hyunjin ise Jisung'un elini omzundan çekerek hiç bir şey demeden Felix'i takip etmeye başladı. Ancak o kaybolmuştu bile...

-----------------------------------------------------------------------------

Felix karanlık ve dar sokaklardan ilerliyordu. Sokağın sonuna geldiğinde ise ilk önce etrafını kontrol etti, temizdi. Kimse yoktu, sonra ise yerde duran ağır,  büyük kayayı yavaşça haraket ettirmeye başladı. Kaya en sonunda kenara çekildiğinde iki elini de belinin yanına koydu ve biraz soluklandı. Kayanın altında gizli bir geçit vardı. Son bir kez etrafına baktı ve asfalt şeklinde görünen kapağı açıp merdivenden yerin altına doğru inmeye başladı. 

Çok uzundu merdiven. İn in bitmiyordu. O uzun yolu aydınlatan tek şey ise meşalelerin hafif ışığıydı. En sonunda aşağı indi Felix. Orada duran siyah, kumaştan yapılmış özel giysiyi hemencecik üzerine geçirdi ve tekrardan yürümeye başladı. Yürüdüğü yer dardı. Yanından kendisine benzeyen, onlar da siyah giysiler giymiş olan kişiler geçiyordu. Yürüdüğü yolun duvarında, her yerde göz resimleri vardı. Felix bunları görür görmez hep rahatsız olurdu. Onu izliyormuş gibi gelirdi bu gözler. En sonunda büyük bir mekana vardı çok fazla kapı vardı burada ama en büyüğü ise ana odaya, efendinin olduğu odaya ulaşan kapıydı. Felix'in yanına aynı kendisi gibi giyinmiş birisi yaklaştı ve önünde durdu. "Felix ! Kaç kere aradım neden cevap vermedin ?! "

Felix cevap verdi adama "Telefonumu bir yerde unutmuştum da ondan. Cidden efendimiz beni mi çağırttırdı ? "Adam kafasını sallayarak yanıt verdi "Evet, abine kavuşmana son 1 ay kaldı ya. Çağırması normal " Felix adama eliyle teşekkür işareti yaparak büyük kapıya doğru ilerledi. İlk önce derin bir nefes aldı ve kapının kolunu çevirdi.

Odaya girer girmez dikkat çeken şeylerden birisi de oldukça büyük bir koltukta oturan yüzü gizli ama yaşlı olduğu bilinen bir adamdı. Felix kırmızı halı da yavaşça yürümeye başladı. Yürürken de orada ki görevliler ona selam veriyordu. Hepsi eğilmiş, sadece bekliyorlardı. Felix, ihtiyar adamın önüne yaklaşınca eğildi, bir dizini yere doğru bastırdı, diğer dizini ise kaldırdı ve öylece durmaya başladı. "Beni çağırtmışsınız efendim"

Adam önce olduğu yerde doğruldu sonra ise boğazını temizleyerek konuşmaya başladı "Felix, abine kavuşmana bizim sayemizde sadece 1 ay kaldı değil mi ? "

ANTİROMANTİC  | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin