New York'un yeraltı dünyasının karanlık sularında Jimin'in kardeşinin, Jeon Jungkook ile evlenmesine karar verilmiştir. Bu adam bir mafya, bir patron ve mafya standartlarına göre bile bir hilekârdır. Siyah takım elbise ve kravatlarından daha karanlı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Yaşadığımızı en çok hissettiğimiz an, âşık olduğumuz andır."
Jimin
Temiz hava ve beklenti gibi kokuyordu. Aralık pencereden ılık bir esinti süzüldü ve bütün gece pencereyi açık bıraktığımı fark ettim. Bu, Jungkook'un elektrik faturasına etki edecekti. Ancak New York'a yıllarca elektrik verecek kadar parası olduğundan emindim.
Kalkıp pencereyi kapattım ve ardından banyoya doğru yürüdüm. Orta derecede düzgün görünmeye başladıktan sonra aşağı indim. Ayaklarım merdivenlerin dibinde dondu ama ne yazık ki bu sefer yarı çıplak Jungkook yüzünden değildi.
Dudaklarımdan kısık sesli bir, "Hayır," çıktı.
"Evet," dedi Jungkook.
Kalbim, göğsümde bir langırt topu gibi sekiyordu. Bakışlarım, üç parçalı siyah takım elbisesinin içindeki Jungkook'tan kanepenin üzerine serilmiş beyaz damatlığa kaydı. Soğuk bir huzursuzluk dalgası vücudumu sardı ama içinde başka bir şey daha vardı. Balon gibi genişleyen bir parça haz ve rahatlama.
Bu adamla evlenmeden yaşamanın beni rahatsız ettiğini şu ana dek fark etmemiştim ve bu, itibarımla ilgili de değildi. Böylesine liberal bir dünyanın başkalarına sağladığı özgürlükleri ne kadar sevsem de, kalbim Cosa Nostra için, romantik olan her şey için ve belli başlı gelenekler için atıyordu. Ayrıca benden sıkılacağı ve benimle evlenmekten vazgeçeceği fikri, bu süre boyunca ürkütücü bir ıslık gibi aklımdan çıkmamıştı.
Evlenmeyi, kendime ait bir kocam olmasını istiyordum ama her zaman hayalini kurduğum güneşli, beyaz çitli rüya, kadınların varlığıyla gölgelenecekti. Herkes bir aile kurmak isterdi.
Başka kadınlar, belki de erkekler de vardı.
Paylaşamazdım. Bu adamı paylaşamazdım. Bu fikir midemi bulandırıyor, nefesimi kesiyor, göğsümde bir ağrının yayılmasına neden oluyordu.
"Oscar Perez'i neden öldürdün?" diye pat diye sordum.
Jungkook adaya yaslanırken elleri ceplerinde duruyordu. Bakışları deniz kadar sakin ve derindi.
"Çünkü sen benimdin." Boğazımdaki yumruyu yuttum. Yalan söyleyeceğini düşünmüyordum ama soruyu geçiştireceğini sanmıştım.
