Bölüm 18: Kindar bir...

300 23 2
                                    

"Merhaba baba"

Ona seslenmemle gözlerini açan babam, hızla yerinden doğrulup etrafına bakmaya başlamıştı.

"Kim var orda? Sen de kimsin? Odama nasıl girdin? Hey! göster kendini çabuk"

Ard arda sorduğu sorular karşısında kıkırdamadan edememiştim. Tıpkı benim gibiydi. Meraklı bir yapısı vardı.

Yataktan kalktığı gibi tekrar iki yanına bakınmaya başlayan babam, yine söylenmeye başlamıştı.

"Hey! sana diyorum. Bak kimsin bilmiyorum ama ya kendi isteğinle ortaya çıkarsın ya da bir şeytan kral'la uğraşmanın sonuçlarına katlanırsın."

Sabırsızlığı karşısında gülümseyip bakışlarımı taehyung'a çevirdiğimde, anında isteyeceğim şeyi anlayıp parmağını şıklatmıştı.

Şimdi tamamen görünür bir biçimde karşısında durduğum babam, beni görür görmez kaşlarını çatmıştı.

"Sen de kim-"

Konuşurken yüzümü inceleyen ifadesi aniden donduğunda sözü yarıda kalmıştı.

Ne fark etti bilmiyorum ama bir anda çatılı kaşları düzelmiş, dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı.

Parlak kırmızı gözlerinin dolmaya başladığını farkettiğimde, istemsizce benimde gözlerim doldu.

Babam, aramızdaki bir kaç adımlık mesafeyi kapatarak bana daha yakından baktığında yüzünde ufak bir gülümseme belirdi.

Sağ elini kaldırıp yanağıma koyduğunda, hissettim sıcaklıkla gözlerimi kapattım. Sanki bu anı bekler gibi gözümden düşen bir damla yaş, yanağımı okşayan parmaklarına düştü.

"Sensin..."

Fısıltı şeklinde çıkan sesine, buruk bir tebessüm ettim.

"Jungkook... sensin öyle değil mi?"

İçi gider gibi özlemle bakan gözlerine, gülümseyerek baktım. elimi, yanağımın üzerinde ki elinin üstüne koyup başımla onayladım onu.

Sonra sessiz bir onayın yeterli gelmeyeceğini düşünüp, sesli bir cevap verdim.

"Benim baba, benim... oğlun jungkook."

Babam hiçbir şey demeden beni kendisine çekerek sımsıkı sarıldığında, hiç düşünmeden kollarımı beline dolayıp kokusunu içime çekmiştim.

Ben, uzun yıllardır aile hasretiyle büyümüş bir çocuktum. Hep bir ailem olsun isterdim. Herkesin bir ailesi varken, benim niye yok diye içerlenirdim hep.
Bir ailem var mıydı? yok muydu? Onu bile bilmiyordum. Ne zaman tanrı zavos'a bu konu hakkında bir şeyler sormaya çalışsam, beni hep geçiştirirdi. Eh böyle olunca da, bende sormaktan vazgeçmiştim. Çünkü, asla bir cevap alamayacağımı anlamıştım.

Babam bir elini saçlarıma atarak kokumu derince soluduğunda, burnum sızlamıştı. Küçük bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum şuan.

"Oğlum..."

Babam, geri çekilip ellerini yüzüme yerleştirdi ve ezberlemek ister gibi doya doya baktı suratıma.

"Şu haline bak. Nasıl da güzel büyümüşsün."

Bunu derken gözlerinden düşen o bir damla yaş içimi yaktı. Ağlamamalıydı. Ağlarsa, kendime engel olamayıp bende ağlardım.

"Bunca zamandır senin büyüdüğünü izleyememek, seni sevememek, sana doya doya dokunup öpememek ne kadar acı vericiydi biliyor musun? O sikik herifin salakça bir yanlış anlama yüzünden, gelip seni benden almasına hala inanamıyorum."

Babam olmasını geçtim, bir tanrı'ya karşı ettiği küfüre gülmemek için dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırıp başımı sağa çevirmiştim.

Ama, taehyung'un da gülmemek için kendini zor tuttuğunu gördüğümde dayanamayıp ufak bir kahkaha attım.

Babam, kahkahama karşı gülümseyerek izlemişti beni.

"Ne o? Yoksa babana küfür etmem hoşuna mı gitti?"

"Ah hayır. Sadece, bir tanrıya karşı hiç çekinmeden küfür etmiş olman komik geldi."

"Tanrıymış! siktiğimin tanrısı. Tanrı dediğin affedici olur. Dinler, gözlemler, öyle yargılar. Ama o, kindar bir orospu çocuğu olduğu için dinlemeden yargılıyor."

En sonunda odada bizim dışımızda duyulan bir kahkaha sesiyle, babam anında başını çevirip gözlerini odada gezdirmişti.

"Kim var orda?"

"Merak etme baba. O, benimle beraber."

Bunu dememle görünür olan taehyung yavaşça yanıma gelip elimi tuttu.

"Merhaba efendim. Adım taehyung. Jungkook'un ruh eşiyim."

Babam'ın gözleri şokla büyümüş, bir bana bir taehyung'a bakmıştı.

"Yuh jungkook! Ne ara ruh eşini buldun oğlum. Hem de bir büyücü? Büyücülerin soyu tükendi sanıyordum.

"Baba... taehyung zaten soyu'nun sonuncusu. O, var olan ve yaşayan tek büyücü."

Sözlerim, babamı daha da şaşırtmış olacak ki anında taehyung'a dönüp merakla konuşmaya başlamıştı.

"Gerçekten mi? Söylesene evlat, nasıl hayatta kalmayı başarabildin?"

"Mmh.. Baba. Bunları böyle ayakta değilde, oturarak konuşmaya ne dersin?"

Babam gülümseyerek elini alnına vurduğunda, bende gülümsemiştim.

"Ah, aptal kafam. Haklısın oğlum, hadi geçip oturun."

Hepimiz koltuklara oturduğumuzda, bunun uzun bir konuşma olacağını düşünüyordum.

Çünkü, bizim konuşacak çok şeyimiz vardı.

□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■

□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Naughty Angel (Taekook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin