03, kahveler ve tutkular

167 23 31
                                    


yoongi, hoseok'un geçmesine izin vermek için kapıyı açarken kahve dükkanı kapısının üzerindeki zilin sesi kesildi. içeri adım atar atmaz burnu hamur işi ve kahve kokularıyla dolup taşarken hoseok, tanıdık kokuyu duyunca gülümsedi.

sipariş vermek için yürürlerken yoongi sordu, "daha önce buraya geldin mi?"

hoseok omuz silkti ve menüye göz atarken ellerini cebine soktu, "elbette, yani, kim daha önce bu kahveciye gelmemiştir ki?" ya evet, kim gelmemiştir ki?

"haklısın," diye cevapladığında barista sipariş vermesi için onu çağırdı. "sade siyah kahve ve tavuklu sandviç lütfen." (yazar/ ve evet, yaygın inanışın aksine, starbxcks yemek de satıyor.)

"siz ikiniz birlikte misiniz?" kız ikisinin arasını işaret ederek sorduğunda hoseok'un gözleri şokla genişledi ve yoongi "evet." diye cevap verdiğinde kekeledi. o sırada barista hoseok'a garip bir bakış atıp otomatik kayıt defterine bir şeyler yazmaya başladı. yoongi neden evet dedi?

"mm pekiii... siz ne istersiniz?" ikisi de cevap beklerken hoseok'a baktılar, o sırada hoseok fark etti ki kastettiği 'birliktelik' aslında birliktelik değil, beraber sipariş vermeleriydi.

"ah, evet, pardon," gözleri çılgınca menüye döndüğünde gözüne çarpan ilk şeyi seçti. "sadece bir bardak acı kahve."

yoongi hoseok'a neden yiyecek bir şeyler sipariş etmediğini sorar gibi tuhafça baktığında hoseok hemen ona aç olmadığı hakkında güvence verdi. "sorun yok. bu sabah iyice kahvaltı ettim."

yoongi omuz silkti ve ikisinin siparişlerini de ödedi. ardından yiyeceği rahatça beklemek için arka koltuğa geçtiler.

sırtını geriye yaslarken yoongi sordu, "aç olmadığına emin misin? yiyeceğini ödeyebilirim sorun olmaz."

hoseok ellerini masa karşısında kavuşturarak öne yaslandı, "yok, cidden sorun yok. o kadar aç değilim ama yine de teklif için teşekkür ederim, yoon...gi?" adını söyleyip söylememek arasında tekrar tereddüt etti. hâlâ saygı ifadeleri hakkında nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, ondan genç mi yoksa değil mi diye.

o sırada yoongi hoseok'un tereddüt edişini fark etti, "benimleyken saygı ifadeleri konusunda endişelenmene gerek yok, benden küçük de olsan. buna sadece bir kızlayken takarım, üstelik biz arkadaş-olmak-üzereyiz nasılsa." ardından bir kez daha omuz silkti.

"ah, tamamdır." hoseok mırıldandı ve birden gülümsedi, şimdi daha rahat konuşabilirmiş gibi hissediyordu. "seul'de ne kadardır yaşıyorsun?"

"hayatımın tamamını burada geçirdim falan değil," dedi yoongi. "daegu'da doğup büyüdüm. ya sen?"

"gwangju."

"vay, cidden mi? o kadar uzaktan ne için geldin?" sorular yoongi'nin ağzından bir sel gibi akmaya başladı. yüzündeki şok ifadesi ve konuya ilgisi tüm yüzünü kaplamıştı.

hoseok utangaçça başını salladı ve ensesini kaşıdı. "peki... evet. mm, buraya geldim çünkü yaşadığım yer küçüktü ve-" birden duraksadı, söylemek istediği şey hakkında fazla utanmıştı.

"-ve ne?" diye sordu yoongi. hoseok'un tereddütünü görmüştü bu yüzden biraz gözetlemeye başladı. "sırlar arkadaş etmez, hoseok." alaycı bir şekilde göz kırptı, onu biraz gevşetmeye çalışıyordu ama sebep olduğu tek şey hoseok'un kızarmaya başlamasıydı.

"bu benim tutkulu olduğum bir şey ve söylemek isteyip istemediğimden emin değilim." ellerini masada birleştirdi. bakışları artık yoongi'ye kilitli değildi.

yoongi birkaç saniye düşündü ve duruma farklı bir açıdan bakmayı denedi. "hey, benim de bir tutkum var. ve bu herkese söylediğim bir şey değil, yani, ben sana söyleyeyim sen de bana söyle. nasıl fikir?"

hoseok hafifçe gülümsedi ve başını salladı, yoongi'nin devam etmesini bekledi. "mm, sanırım müzikle alakam olduğunu söyleyebilirim. bu seul'e gelmemin en büyük sebebi falan. yani, daha iyi bir şans için, ama bunun gerçekleşmediğini söyleyebilirim." hoseok ona hayranlıkla bakarken yoongi omuz silkti ve arkasına yaslandı.

"bu çok havalı! ve, öyle söyleme. asla bilemezsin, sonuçta hâlâ gerçekleşebilir."

hoseok yoongi'nin bu tavsiyeyi dinlemek istemediğini, hatta tamamen görmezden geldiğini fark etti. "hı hı. peki seninki ne?"

gülümsedi ve diğerlerinin ne düşündüğünü daha fazla umursamayarak, "dans. çocukluğumdan beri dans ediyorum ve cidden çok seviyorum." dedi hoseok.

"dans etmek? cidden mi?" diye sordu yoongi, şoktaydı.

hoseok'un gülüşü küçüldü, yere baktı. "evet... yani, aptalca olduğunu biliyorum ama yine de... seviyorum."

yoongi kafasını salladı. "hayır, hayır hoseok. aptalca falan değil," hoseok ona baktığında devam etti, "hatta havalı."

"cidden mi? başta öyle düşünüyormuş gibi durmuyordun."

"çünkü şaşırmıştım. daha önce hiç dansa tutkulu bir adamla karşılaşmamıştım. havalı, endişelenme." yoongi hoseok'a döndü. "yemeğimiz hazır." çabucak kalktı ve kasaya siparişleri almaya gitti. siyah tepsi üzerinde yoongi'nin sipariş ettiği tavuklu sandviç ve iki acı kahve.

yoongi'nin kelimeleri hoseok'u sakinleştirmişti, bu yüzden artık konu hakkında içine kapanık değildi. daha önce hiçbir erkekten bu tür bir tepki almamıştı.

yoongi hoseok'a kahvesini uzattığında hoseok gülümsedi, "belki geri döndüğümüzde sen bana yaptığın bir şeyi gösterebilirsin ve ben de sana bir dans kesiti gösterebilirim?"

yoongi açıkça cevap verdi, "hayır." bu soğuk cevabı henüz algılayamamış şoke hoseok'a bakmak için kafasını bile kaldırmamıştı. hoseok'un yüzündeki tebessüm tekrar silindi. "oh... pekâlâ."

hoseok aniden sessizleşti ve kahvesinden bir yudum aldı. yoongi hoseok'a baktı ve onu incitmiş olabileceğini düşündü. "hey." ardından hoseok kirpikleri altından ona baktı, "evet?"

"kabalaştıysam özür dilerim ama henüz kimseye göstermeye hazır değilim. belki başka zaman." bu cevaba karşı hoseok yoongi'nin olabildiğince içten olduğunu söyleyebilirdi, bu yüzden tekrar gülümsedi. "endişelenme, sorun değil."

"harika," yoongi mırıldandı. yoongi sandviçini yerken ve hoseok hâlâ sıcak olan kahvesini yudumlarken birkaç dakikalık bir sessizlik oluştu.

hoseok birden sordu, "peki seni apartmanda yaşamaya ne getirdi?" tam o sırada yoongi çiğnemesinin ortasındaydı, hızlıca yuttu. "belirli bir sebebi yok. arkadaşlarıma en yakın olan oydu ve bilirsin, ayrıca o kadar pahalı değil. ya sen?"

"aynı sebep. dürüst olmak gerekirse, duşuma olanı düşününce ucuz olması kötü bir şey olabilir." bunun üzerine yoongi'nin gülmesi hoseok'un anında sinirlenmesine neden oldu. yoongi'nin gülüşü fazla sevimli, diye düşündü. gummy gülüşüyle, dişleri ve etleri fazlaca gözüküyordu. bulaşıcıydı da.

"umarım yük değilimdir yoongi. seni rahatsız etmek istemiyorum."

"etmeyeceksin, söz veriyorum."

-------•🪩🫧😼•-------

çevirmen notu: ahahahah bayadır yoktum ya ahahahah ☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️ dövmeyin lütfen bakın yayımladım işte yeni bölüm ☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️ no worries, artık bu kadar uzun ara vermeyeceğim, en azından soap'u çevirmeye. öptüm çok!!🫶🩶🩵

soap 𖥸 yoonseok [türkçe çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin