0.2

3 0 0
                                    

17 sene önce...

"Anne, babam ve Atlas ne zaman gelecekler ben çok acıktım." Tezgahta pastayla uğraşan annemin vereceği tepkiyi bekliyordum. Bugün kardeşim Atlas'ın doğum günüydü. Bugüne özel annemin en sevdiğimiz olan ama sadece doğum günlerimizde yaptığı pastamızı süslüyorduk. Muzlu kremalı pasta. En sevdiğim.

"Birazdan gelecekler kızım. Bugün özellikle daha büyük bir pasta yaptım. Bol bol yiyeceksiniz." Yüzünde güzel bir gülümsemeyle pastanın üzerine yazı yazıyordu. Okumayı bilmiyordum ama ağabeyim Vasiliy bana sayıları öğretmişti.

Hevesle bağırdım. "Ben bu sayıyı biliyorum! три. Yani üç demek. Vasil bana öğretmişti bende unutmadım. İyi yapmışım dimi anne." Tebrik bekleyen minik yeşil gözlerimi kocaman açmış anneme bakıyordum.

"Aferin benim güzel kızım. Hemen öğrenmişsin." Gözlerindeki şefkat ve yüzündeki doğal gülümsemeyle içim pır pır ediyordu.

Anneme yardım edeceğim hevesiyle tezgahın üzerindeki pasta süslerinden bende elime aldım. Tek tek boncukları minik parmaklarımla kremanın üzerine kondurdum. "Ayy, Atlas çok beğenecek."

"Hayatım, biz geldik!!" Önde Atlas arkada babam birlikte mutfağa girdiler. Babam market poşetlerini yere bıraktı ve anneme sarıldı.

"Karıcığım yine harika bir pasta yapmışsın. Nasıl çocukların önünü alacağız, kesin akşam Maria hastanelik olacak."

Gülüşmeler ve tatlı aile sohbeti eşliğinde yemeğimizi yedik. Aile oyunlarımızdan birkaç tanesini oynadık ve biraz televizyon izledik. Tatlıyı hala yememiştik. Sabırsızlıkla bekliyordum.

"Maria, hadi kızım ağabeyini çağır. Pastayı keselim." Annemin seslenişini duyduğum anda üst kata doğru hızlıca koşturdum. Hemen yukarıya çıkmalı ve Vasiliy'i aşağıya indirmeliydim. Merdivenleri hızla çıktım. Vasiliy'in odasına girdim. Yatakta uzanıp kitap okuyordu.

"Vasil! hadi pasta keseceğiz. Çabuk ol." Hızlı adımlarla yeniden koridora çıktım. Odamın önünden geçerken aralık kapıdan oyuncak kutumu gördüm. Teddy ayıcığım da benimle birlikte olmalı ve pastayı üflerken yanımızda olmalıydı. Kapıyı iteleyip odama girdim. Kutuya eğilip oyuncağımı aldığım anda babamın bağırdığını duydum.

"Vasil! Maria! Sığınak dolaplarınıza girin! Hemen"

Sığınak dolaplarımız mı? Nedendi? Sığınakta sadece oyuncaklarımla oynamayacak mıydım? Ama ben pasta yemek istiyordum.

Vasiliy'in korkmuş gözlerle odama koştuğunu gördüm. Kolumdan hızlıca çekip gizlenmiş kapıyı açıp bizi içeriye kilitledi. Çok korkmuştuk. İkimizde çok hızlı soluk alıp veriyorduk.

Gürültülü birkaç ses duyduk. Silah sesiydi. Babamın bağırışlarını, annemin çığlıklarını duydum. Korkudan gözlerim kapanmış ve bilincim kaybolmuştu.

***

Günümüz...

Birkaç gün önce staj görüşmeme gitmiş ne olumlu sonuçla eve dönmüştüm. Gerçekleştirmem gereken son stajımı da kapmıştım. Ülkenin önde gelen ticari şirketlerinden birisiydi. İleride uzmanlığımı ticaret hukuku üzerinden yapmak istediğim için bu firmada çalışacak olmak benim için çok iyiydi. Yarın başlamak üzere şirketle sözleşmiştik.

Hayatımda gelişen bu güzel gelişme için çok heyecanlı olsam da Vasil bu akşam New York'a taşınmak üzere uçuyordu. Onu havalimanına uğurlamam gerekiyordu. Ondan uzaklaşacak olmak beni çok incitiyor ve korkutuyordu. O ailemden kalan son kişiydi. Gittiği yerde başını beladan uzak tutmalı ve sağ salim yanıma yeniden dönmeliydi. Buna mecburdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ruhumun KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin