Ben adama öyle bakarken, arkasından polis gelip silahın kabzasıyla vurdu. Adam yalpalayarak ayağımın ucuna düşmesiyle gözlerimi şaşkınlıkla ona bakıyordum. Şokun etkisinden çıkamamıştım. Sanki bir yerden birisi fırleyacakta bıçakla bana doğru koşup saplayacak gibi geliyordu.
Polisler adamın kolundan tutup kaldırırlarken yerimden milim oynayamıyordum. Sanki gizli bir el ağzımı kapamıştı. Hala inanamıyordum.
Yıllar öncesinde bir iş insanı Metin beyle yolda karşılaşmıştık. Biraz konuştuğumuzda yakın bir iş dostunun Fırat Bey iftiraya uğrayarak 2 yıldır suçsuz olduğu halde hapishaneye atıldığını ifade etmişti. Bu duruma çok üzülmüştüm. Metin bey bana Fırat beyin avukatı olur musunuz deyince şokla ona baktım. Karşı taraf o kadar güçlüyken benim gibi daha hiç dava almamış insan nasıl kazanabilir ki onu? Israrlar sonucu kabul etmiştim. Tabi o anlar işim olmadığı için kabul etmeme etkendi. Fırat beyle cezaevinde tüm ayrıntıları konuştuğumuzda kanıtlar bulmaya çalıştım. Çünkü duruşma 6 ay sonraydı ve bu sondu. O yüzden kazanmam lazımdı. Gece gündüz bu davaya çalıştım. Çok zor olsada kendime güveniyordum. Duruşma günü geldiğinde kazanmıştık. Meğersem karşı taraf pisliklerini kapatmak için Fırat beye iftira atıp onu kullanmışlardı. Ama bir söz vardı. Adalet geçse olsa yerine bulur.
Mahkeme salonundan çıktığımızda tutuklanan adam bana koşarak kolumdan çekerek kulağıma yaklaştı.
"İntikam için geri döneceğim. Bunun bedelini ağır ödeyeceksin!"dediğinde ürkmüştüm. Nereden bilebilirdim ki hayatıma girip tehlike oluşturacağını.
Bu esnada gözlerim karardı. Başım dönüyordu. Bir tane polis bana doğru bir şeyler söylüyordu ama hiçbirini algılayamıyordum.
Bir anda dengemi kaybettim. Yer ayağımın altından kaydı. Sanki dünya altüst oldu. Karanlık beni içine çekti.
🌘🌘🌘
Gözümü açtığımda hastane odasındaydım. Arkadan kapı açılıp doktor girdi. Doktor "Geçmiş olsun, Nare hanım. Korkulacak bir şey yok. Sadece tansiyonunuz düşmüş. Tekrardan geçmiş olsun." diyerek çıktı.
5 dakika sonra uzun boylu, kaslı, kahverengi gözlü adam içeriye girdi. İnsan bi önce kapıyı çalardı. Sonra yüzüne baktığımda tanıdık gelmişti.
Bu adam polislerle olan benim kolumdan tutan adamdı. Benim yanıma yaklaşarak "Çok korkuttun bizi yenge. Şimdi iyi misin? Komutanım size bir şey olacak diye korktu. Şunu diyemeden geçemicem seni nasıl kurtardım ama yenge?"ben daha cevap veremeden konuştu.
"Ben söylemeyi unuttum. Ben Eren. Ha birde komutanım uyandığınızda sizinle konuşmak istedi" ben adama şaşkın şaşkın bakarken Eren telefonunu çıkarıp birisini aradı ve bana uzatıp "Sen rahat rahat konuş yenge ben dışarıdayım." deyip odadan çıktı.
Ben öyle şaşkın şaşkın beklerken karşı taraf aramayı cevaplandırdı. Ben telefona öyle aval aval bakarken elim ayağım bağlandı. Karşı taraftan ses geldiğinde huzurlu tınısı beni gülümsetti.
"Alo Dolunay iyi misin?"
"İyiyim,teşekkür ederim."
"Bir şey yapmadım ki" ay yerim ben seni. Ah emrem şuan sesin güzel olması zorunda mı?
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Sor tabi ki."
"Seni rahatsız etmedim dimi?
"Sıkıntı değil Dolunay. Hatta hiç rahatsız olmadım. Benim işim var. İyi günler."
"Her şey için tekrardan teşekkür ederim."
"Sen iyi ol yeter." demesiyle telefon kapatıldı. Az önce çıkan Eren de içeriyeye girerek telefonu alıp" geçmiş olsun yenge."deyip, hiçbir şey soramadan çıktı.
Daha soracağım sorular vardı.
Öyle meraklar içinde bıraktı beni. Allahım bu adam kaderim mi
Neyse benim bu sinirimi Instagram çözer. Bir süredir göz gezdirdim. Hem uzun zamandır bir şey paylaşmıyordum. Hemen fotoğraf çekip paylaştım.
Atasoy_nare@hastanedeki halim.
@Melisa_atar: geçmiş olsun.
@Kırık_Yeliz: geçmiş olsun aşkoo😞
@Melih_ sever :geçmiş olsun kuzii.
185: Ya senin yerine ben hasta olsaydım
597: Saçmalamayın
Yorumlar kısıtlandırılmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOK BİLMİŞ
ChickLitSİZ: Bir de bu geceliklerden var mı? 0546***: Numaramı nereden buldunuz? SİZ: Arkadaşım verdi. 0546***: Arkadaşınız kim? SİZ: Melisa. 0546***: Siz kimsiniz peki hanımefendi? SİZ: Şu an beni sorguluyorsun. Söylemeyeceğim. Ne yapabilirsin ki? 0546**...