"Bunu neden yapıyorsun?" Kendi kendime mırıldandım.Ve Yoongi'nin yüzündeki mutlu ifade bunun sadece sahte olduğunu söylemiş, hemen solmuştu.Bu evden ayrılmamızı istemiyor, bu yüzden bizi tehdit ediyordu.
"Jungkook, önce ikimiz de sakin olalım. Seninle düzgün bir şekilde konuşmak istiyorum."
Derin bir nefes aldım. Seojun için, Jimin için katlanmak zorundaydım.
Başımı salladığımda ellerini beline koydu ve konuşmaya başladı.Sanki bu konuşmaya çoktan hazırlanmış gibiydi."Jimin'i uzun zamandır tanıyorum. Gençliğimizi birlikte geçirdik."
Zorlukla yutkundum. Sanki boynuma bir ip dolanmış gibi, kulaklarımda beni suçlayan insanların sesiyle yumruklarımı sıktım.Bu şekilde cezalandırıldım, görünüşe göre beni asla bırakmayacaklar. Bırakmasalardı iyiydi, suçluluğumu ancak bu şekilde ortadan kaldırabilirdim.
Hala yanımda olan tanıdığım birkaç kişi olmasına rağmen deli olduğumu düşünüp psikoloğa gitmemi tercih ettiler. Bunu istemedim. İyileşmek istemedim.Jimin'in benim yüzümden acı çektiği gibi ben de acı çekecek, yanacaktım.
Gücümü toplayarak, "Seni neden görmedim?" Söyledim."Sonuçta onun hakkında her şeyi biliyordum ben."
Buruk bir şekilde gülümsedi."Gizli bir ilişkimiz vardı."
Şok içinde ona baktım. İmkansızdı.Jimin'in şu ana kadar sadece bir erkek arkadaşı vardı. Zaten onunla evliydiler. Keşke hiç evlenmeselerdi..
"Ne demek istiyorsun?" Şaşkınlıkla sorduğumda "Yıllardır sevgiliyiz" diye cevap verdi. Tanrım, bu ne kadar doğruydu?
"Ama" diye devam etmek istediğimde cümlemi yarım bıraktı."Aşkımız başka bir şehre okumaya gidene kadar sürdü.Ona her gün mektup göndermeme rağmen artık cevap vermiyordu. Bir süre sonra başkasını sevdiğini ve evlendiğini öğrendim. Yandım kül oldum.."
Boğazım düğümlendi, yaralarım yeniden yırtıldı. Bu kez kanayan yaralarımı saracak ne bir sevdiğim vardı, ne de gücüm.
Aklımdaki çılgın düşünceler beni mahvediyordu o sırada. O halde sevdiği kişinin başkasından doğan çocuğuna neden yardım etsin ki? Şimdi korkmaya başlamıştım.Bir çocuğa zarar verecek kadar şerefsiz olamaz değil mi? Sonuçta o bir polisti ve polislerin adaleti temsil ettiği söyleniyordu.
"Senin adına üzgünüm" diye mırıldandım. "Fakat masum bir çocuktan intikam alarak öfkenden kurtulmaya çalışma. O daha dünyayı tanımıyor."
Parmaklarımla oynamaya başladığımda cevap vermesini bekledim.Belki sözlerimin bir etkisi olacağını umuyordum ama söylediklerim onu güldürdü.
"Oradan öyle mi görünüyorum? Tabii ki hayır. Hem henüz bilmediğin çok şey var."
Anında yanıt olarak "Bilmediğim şeyler neler?" Sorduğumda başını salladı ve ayağa kalktı, "Bugünlük bu kadar yeter. Önemli olan sana zarar vermeyeceğimi bilmen. Ve sakın kaçmaya çalışma."
Kaşlarım çatılırken birden etrafıma baktım. Tanrım, Seojun odada değildi!Ayağa fırladığımda gözlerim korkuyla açıldı."Seojun?!" dedim kapıya yönelirken.
Yoongi'nin beni takip ettiğini hissettiğimde koridorda adını seslenmeye başladım.Odadan ne zaman çıktığını bile bilmiyordum.O kadar dalmıştım ki..Peki Yoongi? Nasıl görmedi?
Aniden başım döndü, elimi hızla kendimi duvara yaslamak için kullandım.Gözlerim kararırken göğsüm daralıyordu.
"Neler oluyor?!"
Yoongi'nin kolumu tutmasıyla irkildim ve onu hafifçe iterken kendimi toparlamaya çalıştım.Her şey yolundaydı, güvendeydik... Sakin olmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We are a protector// TAEKOOK
FanfictionYaşadığı bazı travmalarla psikolojik sorunlar yaşayan Jungkook, yetimhaneden bir çocuk kaçırmış, dört yaşında küçük o andan itibaren Jungkook'a baba demeye başlamıştı.Artık saklanmaları gerekiyordu. Seme~Taehyung Uke~Jungkook