Ağlamamaya çalışarak yataktan büyük bir güçle kalktım, kalbim korkudan küt küt atıyordu.O sahte sözlere ne kadar da aptalca güvenmiştim.Kızımı kaybetmeye dayanamazdım, ruhu beni asla affetmezdi.Eğer Hana'yı kaybedersem onu bulmam imkansız olurdu.. Zaten yalnızdım ve bana yardım edecek kimsem yoktu.
Işığı açtım ve odaya baktım.Bütün oda boş, sessizdi, küçük olan burada değildi.Ağlamamam gerektiğini, bir polisin adil olması gerektiğini söyleyerek kendimi teselli etmeye çalıştım.Bildiğim kadarıyla polislerin adaletin yanında olması gerekiyordu, değil mi? Eğer öyleyse, bebeğim neredeydi?
Kapıyı açıp odadan çıktım.Bütün koridor karanlıktı, ortada kimse yoktu.Yoksa çocukla birlikte evi mi terk ettiler? Bu olamaz! Tanrım, neredeyse aklımı kaybediyorum.
Koridorun ışığını yakacak yer bulana kadar elimi duvardan tutarak bilmediğim odalara doğru yürümeye başladım.Bütün evi aramalıydım, o kızı bulmalıydım.En azından bunu yapabilmem gerekirdi.Aksi takdirde günahımı nasıl temizleyebilirdim ki? Hana'yı korumam ve onun daha önce hiç görmediği bir aşkla büyümesini sağlamam gerekiyordu.
Girdiğim odanın mutfak olduğunu anlayınca ışığı açtım ve etrafa baktım.Hayır yoktu! Gözlerim buğulanırken elimi titreyen dudaklarıma götürdüm.Bir elim hâlâ duvardaydı ve düşmemem için beni destekliyordu.Sanki aklım durmuş, bedenimi kontrol eden sinirler susmuştu.
Zaman kaybetmek istemediğim için mutfaktan çıkıp oturma odası olduğunu öğrendiğim odaya girdim.Masanın üzerinde bitmiş sigara paketleri vardı.Kanepede ise bitmiş bir şişe alkol.Televizyon kapatılmamış, sadece sessize alınmıştı.Biraz daha etrafa baktım, keşke burada olsaydı ama değildi.
Çaresizlik gözyaşları gözlerimi doldurdu ve hıçkırıklarımı susturmak için bu odadan hızla çıkıp karşımdaki diğer odaya girdim.Boştu, bu yüzden yukarı çıktım.Belki arayışım boşunaydı, uzun zaman önce gitmişlerdi.Eğer öyleyse ne yapacağımı bilmiyordum.Yıkılırdım.
Üst kattaki odanın kapısını hızla açıp odaya daldığımda gözlerim büyüdü.Sanırım burası Taehyung'un odasıydı.Hana ile yatakta uyuyorlardı.
Derin nefesler alıp sakin kalmaya çalıştım.Jimin'in kızı iyiydi, ona hiçbir şey olmamıştı.En önemlisi onu benden almamıştı kimse. Buraya nasıl geldi peki? Neden geldi, en önemlisi?
Dikkatli bir şekilde yatağa yaklaştım, amacım Hana'yı kollarıma almak, buradan ayrılmak, kaçmaktı.Çaresizlikten, karakola gitmemek için bu eve gelmiştim ama artık kaçma fırsatım vardı.Bu şansı değerlendirmem gerekiyordu.
Taehyung'un göğsünde uyuyan çocuğu nasıl kaldıracağımı düşünürken elimi yavaşça ona doğru uzattım.Kimseyi uyandırmamalıydım. Hana aniden korkudan ses çıkarabilirdi.Ama planlarımı kendim mahvetmiştim.
Aniden gözlerini açan Taehyung, benim çocuğa uzattığım bileğimi sıkıca tutmuş ve korkuyla çığlık atmama neden olmuştu.Bu ise Hana'nın dehşet içinde uyanmasıyla sona ermişti.
"Bu çocuğun benimle ne işi var?" dedi boğuk sesini kararlı tutarak. "Odamda ne yapıyorsun?!" Diye aniden bağırdı sonra.
Bileğimi ondan kurtarmaya çalıştım hızla. Hana hemen Taehyung'dan kaçmış, yataktan kaçıp yanıma gelmişti.Bense bala onun sıkı tutuşu altında mücadele ediyordum.
Bileğimi tutmaya devam ederken yanındaki lambayı yaktı.O anda gözlerindeki sert ifade kayboldu. Yeni uyanmış gibi.Sanki olup biteni henüz yeni anlıyormuş gibiydi.
"Ağlıyor musun?" diye sordu yaşlı gözlerime.Aynı anda sözleriyle ellerimi bıraktı.Hıçkırarak yanımda benim gibi ağlayan çocuğun elini tuttum. Bileğim artık kırmızıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We are a protector// TAEKOOK
FanfictionYaşadığı bazı travmalarla psikolojik sorunlar yaşayan Jungkook, yetimhaneden bir çocuk kaçırmış, dört yaşında küçük o andan itibaren Jungkook'a baba demeye başlamıştı.Artık saklanmaları gerekiyordu. Seme~Taehyung Uke~Jungkook