3.Bölüm: Kaçmaya Devam

35 21 2
                                    

Gecikme için özür dilerim , okul ve dersler yüzünden bölümü düzenlemeye bir türlü zaman bulamadım. Umarım severek okuyorsunuzdur çünkü Alya ve Bert'in hikayesini yazmak beni çok heyecanlandırıyor. Oy verip yorum yaparsanız , kurguma destek olursanız çok sevinirim. İyi okumalarrr...


"O gülümsediğinde bütün yıldızlar onu kıskandırdı. Büyüleyici ışıltısı gökyüzünü kendine hayran bırakırdı. O gökyüzünden düşen bir yıldızdı."

Bert'in Ağzından

"Ne zaman istersem elimi tutacağına söz veriyor musun?"

Küçük Alya'nın sesi kulaklarımda çınlarken gözlerimi yumdum. Ağlamamak için kendimi sıkarken onun bir kez daha benim yüzümden acı çektiği gerçeğiyle yüzleşemeye dayanamıyordum. Bu sefer sol elimle sağ elini tutmuştum , yıldız olmayan elini ama bu hiçbir şeyi değiştirmemişti , bir kez daha her şeyi mahvetmiştim.

Çaresizce fısıldarken titreyen sesime engel olamıyordum.

"Özür dilerim , Alya."

Solgun yüzünde gezinen parmaklarım ıslak yanaklarını kurulurken dudaklarının kıpırdandığını fark ettim.

"Özür dileme."

Söylediği iki kelime mümkünmüş gibi canımı daha da yakarken gözlerimi yumdum. Özür dilememi istemeyen güzel kalbi bayılmadan önce yine kendi yerine beni düşünmüştü. Oysaki ondan özür dilemem için ne çok sebebim vardı ve hepsi birbirinden daha can yakıcıydı...

Titreyen iki parmağıma engel olamadan Alya'nın boynuna dokundum , teninin soğukluğunu hissederken bir anlık kayboldum.

Nabzına bakarken düzenli kalp atışlarını duymak azda olsa içimi rahatlattı. O an kendimi çok tuhaf hissettim , parmaklarımın arasında hissettiğim Alya'nın teninden ne kadar uzaklaşmaya çalışsamda , gerçeklerden saklamaya , saklanmaya çalışsamda ne kadar başarısız olduğumla yüzleştim.

Uyurken ne kadar masum gözüküyordu ve zaten öyleydi. Yine ona zarar vermiştim. Yine , yine zarar vermiştim. Oysa o günden sonra onun elini tutmayacağıma kendime söz vermiştim. Elini tutacağıma dair küçükken ona da bir söz vermiş , ne ona verdiğim sözü nede kendime verdiğim sözü tutamamıştım.

Parmaklarım alnına dökülen uzun siyah saçlarını kibarca yüzünden çekerken cildinin her saniye daha da soğuduğunu hissediyordum. Küçük yıldızımı , Alya'mı kendime doğru çekerken kafası omzuma düştü , üzerimdeki montu onun üzerine geçiriken ona sımsıkı sarılmak istedim ama elini tutmam bile onu bu hale getirmişken onu ısıtmak için bile olsa sarılma riskini göze alamazdım. Bedenini toprak zemine bırakmaktan başka çarem yoktu. Bu hale gelmesinin suçlusu bendim , her şeyin suçlusu bendim.

Kapkaranlık bu gece de , geçmişten hatıralarda , bütün her şeyden sonra geriye yalnızca ikimiz kalmıştık ve ben onu da kaybedersem gökyüzünden yere düşen bir yıldız misali yok olurdum.

Belki bencilceydi , belki bütün geçmişi kendime saklamak bir hataydı ama onun yaşaması için gereken buysa herşeyi yapardım.

Solgun yüzü karanlık gökyüzüne karşın ışıldarken gözlerim yüzünün her bir ayrıntısında unutmaktan korkarcasına geziniyordu. Geçmiş beni karanlığına çekerken yine sık sık olduğu gibi o an zihnimde canlanıyordu. Alya'mın elini bir daha tutamayacağım gerçeğiyle yüzleştiğim anı bir kez daha ilk defa yaşıyormuş gibi hissederken bir arabanın farı bize doğru karanlığın arasında süzülmeye başladı...

8 Yıl Önce

Karanlık oda zihnimde canlanırken soğuk zemini tenimde hissedebiliyordum. Yan odadan Alya'nın seslenişini duyabiliyor ama onu göremiyordum.

Gökyüzümdeki Tek YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin