Bu bölüm ilk günü Yua'nın gözünde yazacağım umarım seversiniz iyi okumalar.
.
.
.Okulun içindeki sürüde yol bulma çabaları içindeyim. Bizim kızları kaybettim,okul çok büyük, insanların arasından geçemiyorum ve içimden bizi önce bahçede toplayıp sonradan salan müdüre sövmekle meşgulüm. En sonunda mimarlık departmanını bulunca içeri girdim şimdilik kimse yok gibi görünüyordu anlaşılan ilk gelen bendim. Ortalarda bir tane sıraya geçip çantamı bıraktım ve yavaşça beklemeye başladım.
.
.
.-10 dakika sonra-
Neden? Nedeeeeğğğnnn? Neden hiç kız öğrenci yok? Lan yoksa sınıfta tek kız öğrenci ben miyim?
Yaklaşık on dakika geçmesine rağmen hiç kız öğrenci gelmemişti. Her kapı açıldığında meraklı bakışlarımı kapıya yönlendiriyordum ama bir tane bile kız öğrenci yoktu.
Sınıfa gelen kişilerin ise önyargılı olduğumun farkındayım ama serseri gibi bir hali vardı. Sanki çete gibi toplanmışlardı. Bir iki dakika sonra kapı tekrardan gıcırdadı. Umutla baktım ama yine bir kız öğrenci yoktu. Onun yerine içeri dövmeleri olan biri bıyıklı diğeri koca kulaklı iki çocuk girmişti. Çocuklar girdiğinde tüm sınıf senkronize bir şekilde ayağa kalkıp eğilmişlerdi. Ne olduğunu anlamamıştım. Ama herkes kalktığına göre büyük ihtimalle çetenin başı o çocuklardan biriydi. Bendeki de gör yani yavaşçaayağa kalktım.
Ben daha yeni ayağa kalkmışken sınıftaki diğer adamlar içeri giren iki kişinin yanına gidip ona ne kadar hayran olduklarını falan söylüyorlardı. Ya kafayı yiyecem bu ne. Yağmur beni uyarmıştı ben gözetmezsem siz eşkiyalara bulaşırsınız demişti. Çok geç değil yağ bence kaydımı hala Dans ve Vokale aldırabilirim.
Kendi kendime ayakta debelenirken içeri giren iki çocuktan büyük kulaklı olan bana doğru yaklaşmaya başlamıştı. Aha şimdi sıçtık. Belkide iyi insanlardır yaw. Bu kadar önyargı fazla mı oldu? Buse sen ne ettinde Kore'ye geldin benim nüfusum burada kayıtlı ben yaz tatili dışında uğramıyorum.
X:Merhaba ben Jace
Yua:Yua Kim ta- tanıştığımıza memnun oldum.
Jace:Biraz tedirgin olmuş gibisin. Lütfen önyargılı olma Vasco aslında çok iyi kalplidir.
Yua:Vasco?
Jace:Şu çocuk. Serseri gibi gözüktüğünün farkındayım ama inanki bir çocuktan daha saftır.
.
.
.Jace ile konuşmak iyi gelmişti. Sınıftakiler gerçekten çok naziktiler. Önyargılı olduğum için kendimden utandım denilebilir. Şu anda ise -öğretmen hala gelmedi çokta umrumda değil- bir çete kurmaktan bahsediyorlar. Vasco'ya gelince gerçekten çok saftı. Kötü anlamda değil iyi anlamda. Onlar konuşurken ben sıramda oturup mükemmel çizim yeteneklerim ile defterime birşeyler karalıyordum. Bir iki dakika sonra tenefüs zili çaldı. Lan zil çaldı hoca hala sınıfa gelmedi. Aman banane be.
Yerimden kalkıp kapıya doğru yönelttiğim sırada Vasco yanıma geldi.
Vasco:Yua sende Burn Kcukles'a katılmak ister misin?
Yua:Tabikide!
Normalde tenefüste kızların yanına gidicektim ama buradaki sohbet çok sardı, şu anda çete formasını ve logosunu tasarlamaya çalışıyoruz. Bakın "tasarlamaya çalışıyoruz", "tasarlıyoruz" değil. Çünkü açıkça söylemek gerekirse bende dahil hiç kimsenin bu konularda becerisi yok. 0 yanı kafa o konulara basmıyor. İşte tam o sırada nerden olduğu bilinmez bir hava ile konuşma kararı aldım.
Yua:Aslında moda departmanında bir arkadaşım var isterseniz ondan rica edebilirim.
Sınıfın içinde bir anda garip bir hava oluşmuştu. Hani hoca sınıfı serbest bırakırsa böyle sınıfta bir kutlama çığlıkları denilecesine sesler olur ya onun gibiydi.
Vasco:Cidden mi? Teşekkürler Yua
Şimdi geriye kalan tek sorun Yağmuru ikna etmekti. Bir kere hayır derse işim zaten bitmişti çünkü Yağmur için direkt düşünmeden söylenen bir "hayırın" geri dönüşü yoktu. O hayır hayırsa evet olmazdı.
İlk günkü derslerimiz öğlene kadar böyle geçmişti. Ders sırası bize gelince nasıl oluyorsa hocalar bir anda kötü hissetmeye başlıyor ya da bir işi çıkıyordu. Kısacası götleri bu sınıfa girmeye yemiyordu. Benimde işime geliyor tabi ders işlememek ama eğer notlar düşerse anamlar beni fışık diye Türkiye'ye geri gönderirler. Aha az önce öğle tenefüsü için zil çaldı. Oleyy uzun tenefüs.
Öğle yemeği için sıradayken bizim kızları arıyordum bizim sınıfı anlatmam, ve Yağmur'a forma ile logo için yalvarmam lazımdı. Tamam iyi taraftan bakarsak belki yalvarmam gerekmez kabul eder. Ben bizim kızları ararken birinin koluma dokunduğunu hissettim. Arkamı döndüğümde bu Vasco'ydu.
Vasco:Yua öğle yemeğinde bizimle oturmak ister misin?
Yua:Aslında-neyse boşver tabikide otururum.
Vasco ve Jace ile beraber tüm sınıfın olduğu sıraya doğru ilerlemeye başladık. Bir yandan yürürken diğer yandanda Vasco'nun anlattığı saçma bir şeye gülüyordum. Birden adımı duyduğumu duydum.(tekrar okurken farkettim bu nasıl cümle yav) Oraya doğru baktığımda bana seslenen Yağmuru gördüm. Elimle önce kendimi sonra yanımdaki masayı gösterdim herhalde ne dediğimi anlamıştı.
Öğle tenefüsünde Vasco ve Jace ile takıldım ondan sonraki tenefüslerdede onlarla takıldım. İnşallah pick me damgası yemem. Aman yersem banane Yağmur ile Buse bana yeter siz kimsiniz ey okul ahalisi. Az önce kendi kendime gerçekte olmayan bir tartışmayı kazandım ve bundan gurur duyuyorum var mı arttıran?
.
.
.En sonunda son tenefüs zilide çalmıştı yehuuuu en sonunda bizimkilerle buluşabilceğim. Gerçi tenefüslerdede buluşabilirdim ama neyse günümü anlatmak için sabırsızlanıyorum. Sınıftakilere görüşürüz dedikten sonra sınıftan ayrıldım. Bahçeye çıktığımda Yağmur'un bahçenin bir köşesinde beklediğini gördüm ve o tarafa doğru yürümeye başladım...
.
.
.Bir günde iki bölüm. Bence iyi oldu. Umarım okurken keyif almışsınızdır <333 bolca yorum yaparsanız mutlu olurum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lookism x Okuyucu
FanficBeş kişi Türkiye'den, Kore'ye giderse ne mi olur? -A1 Türkçe