öncelikle herkese selam, bu benim ilk kurgum ve eleştirilerinize tamamen açığım. umarım beğenerek okuyacağınız bir hikaye olur :)
rica etsem oy verip yorum yapar mısınız?
--
Henüz on altı yaşındayken ilk cinayetimi işlemiştim, bunun nelere mal olabileceğini bilmiyordum tabi ki. Olay aslında tamamen nefsi müdafaa'ydı, kendimi korumaya çalıştığım bir kazadan ibaretti. Fakat aynı yıl içerisinde tüm ailemi kaybedince, acımı çıkarmak için işlediğim, yaşımdan bile fazla olan ve her yıl artan cinayetler, asla kaza değillerdi. Ailemin normal bir trafik kazasında öldüğünü düşünüyordum, olayın ardından iki yıl boyunca kapsamlı araştırmalar yaptım, bunda elbette yalnız değildim. Birçok dostun, hatrı sayılır şekilde yardımı olmuştu. İki koca yılın ardından, ailemin benden gizlediği yığınla sır olduğunu, trafik kazası değil de cinayete kurban gittiklerini, bunu da en büyük düşmanlarından birinin yaptığını öğrendim. Anlaşıldığı üzere ailem kara para aklıyordu, karanlık işlere bulaşmışlardı, ve buradan büyük bir itibarları vardı. Zengindik, bana kalan mirasla ömrümü rahatça geçirebilirdim, fakat bu bana yetmezdi. İçimde yanan, beni de beraberinde bir kor gibi yakan ve asla insancıl düşünmeme izin vermeyen intikam duygusu, beni bir çıkmaza sürüklüyor, "senden alınanı misliyle al!" diye tetikliyordu. O günden beri katildim. Kimliğini asla bulamadığım o ırz düşmanının kendi ayaklarıyla avuçlarıma gelmesini bekliyor, akşam yemeği için avlanacak olan bir avcı gibi pusuda yatıyordum. Sekiz yılda hem profesyonel olmuş, hemde servetime servet katmıştım. Para umrumda değildi, kazanmasam, çalışmasam da olurdu, amacım çok farklıydı benim. Şuanda yirmi dört yaşındaydım, ne istediğimi gayet iyi biliyordum ve bu yolda önüme çıkan herkesi ortadan kaldırmaktan da çekinmiyordum. Ben Alaca Demirel, vücudumda bir kızda olmaması gereken sayıda iz, beynimde normal bir insanda olmaması gereken düşüncelerle yaşıyorum, ama yaşatıyor muyum? orası tartışılır. Şuana kadar asla suçsuz bir insanın canını almamıştım, zararsız insanlara asla dokunmamıştım. Her zaman kendi adalet sistemime göre çalışmıştım, ve bundan şaşmayacaktım. Genel olarak bakıldığında, rakibim her alanda beni küçümser, sırf bir kadın olduğum için aşağılardı. Bu alay ve aşağılama, kendi kanında boğuluncaya kadar sürerdi elbet. Bacaklarıma kapanıp yalvarmaya başladığında, alay etme sırası bana geçiyor demekti. Saha da tek başıma olmayı sevsemde, diğer konularda yardım aldığım kişiler vardı, ama en önemlisi Utku'ydu, bu işte gerçekten güvendiğim, ihanet etmeyeceğini bildiğim, her zaman işin içinde ve en yakınımda tuttuğum tek kişiydi Utku.
♪
Telefonumun çalmasıyla okuduğum kitaptan kafamı kaldırdım, Utku arıyordu. Biraz beklettikten sonra telefonu açıp hoparlöre aldım. "Sorun ne?" Telefon konuşmalarını fazla uzatmayı sevmezdim, hem uzatılacak konular da konuşmazdık. Utku'nun her zaman neşeli çıkan sesi bu sefer farklı gibiydi. "Sana da günaydın! Evet, iyiyim sorduğun için teşekkür ederim." kinayeli çıkan sesine karşılık ofladım. "Fazla uzatma Utku, hızlı konuş." Utku içeceğinden bir yudum alıp konuşmaya devam etti, " yeni bir iş var, çok şaşırdık değil mi, hmhm. dosyayı attım sana, görüşürüz." Sarhoş gibiydi ve sorunu olduğu belliydi, normalde asla susmazdı, hayır sert tepkilerime kırılmazdı da, biliyordum. "sorun ne? iyi değilsin." Derin bir iç çekiş ve sessizlik. kolumdaki saate baktım, 13.11, dört dakika yirmi saniyedir konuşuyorduk. "saat 13.40'da evimdesin, gecikme payın yok, dikkatli gel, sarhoşsun." onaylayan bir kaç mırıltı çıkartıp telefonu kapattı, iyi olduğunu bilmeden asla rahat davranamazdım, o gelene kadar dosyayı incelemek yerine kitabımı okumaya devam ettim. Tam vaktinde çalan kapıyla doğrulup demir kapıya ilerledim. Utku'yu asla böyle görmeyi beklemiyordum, her zamanki bakımlı halinden eser yoktu. genç adamı kendime çekip sarıldım, "neyin var senin böyle?" hiç konuşmadan içeri geçtiğinde kapıyı örtüp yanına ilerledim. "içecek ister misin diyeceğim ama, içeceğini içmişsin zaten." kendini koltuğa bırakıp gözlerini tavana dikince bedenini incelemeye başladım. Kahve kıvırcık saçları dağılmış, beyaza yakın teni her zamankinden soluk, göz altları en az iki gündür az uyku aldığını gösterir şekilde mor, uyuşturucu kullanmamış, üç gündür traş olmadığını belli eden kirli sakalları ve öylece giyilip çıkıldığını belli eden kıyafetler. Hayır, tanıdığım Utku asla bu değildi. yanına geçip oturdum, "konuşur musun, konuşturayım mı?" Ellerini gözlerine bastırdı ve yutkundu. "ölmüş." Ağzından dökülen sözler kaşlarımı çatmama sebep oldu. "kim, kim ölmüş Utku?" gülümsedi. "Mira, öldürmüşler, her şeyimi elimden almışlar Alaca!" Mira, Utku'nun sevgilisiydi. Birbirlerini çok seviyorlardı, inanılmaz derecede sadıklardı. Utku'nun hislerini az çok anlasam da ona kızmadan edemiyordum, öğrendiği gibi neden bana söylememişti ki? "Neden bana söylemedin? Öğrendiğin gibi neden bana gelmedin Utku?" Gözlerime baktı, bir süre gözlerimi izledi, sanki ne cevap vereceğini aklında ölçüp tartıyordu. Başka biri olsaydı, yalan uydurmaya çalıştığını rahatlıkla söylerdim fakat Utku yapmazdı, cümlelerini kafasında toparlamaya çalışıyor gibiydi daha çok, anlayabileceğim bir durumdu bu. "Yapamadım, kimseye sesli bir şekilde söyleyecek gücü bulamadım kendimde, hâlâ daha kabullenemiyorum ben. Mektup bırakmış, benden sonra hayatına olduğu gibi devam et demiş, nasıl yapılır ki?" "Devam etmek zorundasın, bir gün hepimiz öleceğiz sonuçta. Bunu kendi kendine fark edebilmen için bence yeni dosya senin olmalı." Ayağa kalktım, laptop'umu alıp Utku'nun yanına yerleştim. "bu dosyayı sen alıyorsun, ben de Mira'nın katilini buluyorum. Ceset nerede?" Mira ile ilgili bir kaç soru daha sorduktan sonra Alper'i aradım, Alper doktordu, ve gizli kimliğim hakkında en ufak fikri bile yoktu. Alper'le otopsi hakkında konuşup anlaştıktan sonra telefonumu kapayıp Utku'ya döndüm. "Ee?" kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım. "İstemiyorum, bir süre hiç bir şey istemiyorum. Belki şehir dışına çıkmalıyım, kendimi düzene sokana kadar her şeyden uzaklaşmalıyım, hm?" "Peki, haberleşiriz o zaman." bir kaç saat sonra Utku gitmişti, yani şehir dışına çıkmıştı. Bende dosyayı incelemeye başladım. Dosyada yazan soyisim fazlasıyla dikkatimi çekmişti;
Taner Yılmaz.
--
ilk bölüm bu kadardı, elimden geldiğince uzun tuttum. yazım yanlışı vs. varsa belirtir misiniz?
bölümü nasıl buldunuz?
<3
YOU ARE READING
ikilem
Teen Fiction18 yaşındaki genç katil başrolün hayatında ki gizemler. Alaca Gece Demirel sadece 18 yaşında genç bir kız değildi, çoğunluktan sakladığı gizli bir kimliği vardı. ailesinin katilinden intikam almak isteyen alaca hiç beklemediği sırlarla karşılaşıyor