2

31 3 0
                                    

tekrardan selam :) oy verip yorum yazar mısınız rica etsem? 

iyi okumalar.

--

Yılmaz soyisimi yıllar önce de karşıma çıkmıştı. Bu adam ailemin katili değil miydi? Yıllardır beklediğim fırsat elime geçmiş miydi yani? içinde bulunduğum duygu karmaşasına yüzümü buruşturup nefes almak için terasa yöneldim.

şuan ne yapacağım konusunda aşırı kararsızdım. dosyada yazana göre adam çok ünlü motor şirketlerinden birinin sahibiydi, motorlar ince çizgimdi. bir oğlu vardı, benden birkaç yaş büyüktü. bunu öğrenince daha da öfkelendim çünkü kendisi de bir babayken nasıl oluyordu da başka bir çocuğun ailesini yok edebiliyordu? tamam, bende bu yüzden katildim ama sonuçta benim bir ailem yoktu. adamı gidip dümdüz öldüremeyeceğimi fark ettim, bunu yapamazdım. aklımda bir plan oluşmuştu bile, önce müşterileri olacaktım. daha sonra ailenin içine girecek ve güvenlerini kazanacaktım, son olarak da o aileyi yok edecektim. çok basitti, hemde her şey çok basitti. odama geçip üzerimi değiştirdim, altıma siyah bol bir pantolon üzerine de beyaz bir body geçirdim. siyah saçlarım zaten kısaydı, altları açık kalacak şekilde üstten küçük bir topuz yaptım. yüzüme de biraz makyaj yapınca günlük görünümümü kazanmıştım. evden çıkıp arabama bindim, motor mağazasına gitmek için en uygun günlerden biriydi. çünkü Taner Yılmaz'da oradaydı. yeşil gözlerim dikiz aynasından çok güzel gözüküyordu, olabildiğine tatlı durmaya çalışıyordum. yaklaşık iki saatlik yolculuğun sonunda galeriye ulaşmıştım. içeriye girip görevlinin yanına gittim, iyi bir itibarım vardı. bu işime yarayacaktı.

kadın beni üstten süzdü.

kaşları havalandı, ardından yapmacık şekilde gülümsedi. "buyurun?"

hafifçe gülümsedim. "merhaba, taner yılmaz ile görüşmek istiyordum da ben. kendisi burada mı?"

bir ev boyayacak kadar boyalı suratını eline yasladı, ardından küçümseyici bir bakış attı bana. "taner bey ile herkes öyle görüşemez, kimsiniz ki siz? basit bir müşteri." kadının sözleri sinirime dokunmuştu, basit bir müşteri ne demekti ya? sakin kalmalıydım.

"demirel holding'in sahibiyim. ayrıca taner bey bizim aile dostumuzdu. babamla iyi bir ortaklıkları vardı." kaşlarımı çatıp kadının suratındaki değişimi izledim.

"çok özür dilerim efendim, buyurun size yolu göstereyim." söylediklerine karşın sadece başımı salladım, ahmak insanlar.

2 dakika yürüdükten sonra galerinin iç kısmından yukarı çıkmıştık. kadın siyah ve parlak bir kapıyı tıklayınca Taner Yılmaz'ın odası olduğunu anladım. içeriden gelen boğuk 'gel!' sesi kadının kapıyı aralamasını sağladı.

"efendim, bir misafiriniz var." kalın ama garip bir şekilde sevecen cıkan sesten yanıt geldi.

"bekletme kızım, gelsin içeriye." kadın geriye çekilince hızlıca içeriye girdim, orta yaşlarda gençliğinde fena yakışıklı olduğu şuan bile belli olan hafifçe tombul bir adam karşıladı beni. "merhaba." dedim, hafif çekingenmişim gibi.

adamın tek kaşı kalktı, "çıkartamadım kızım?"

hafifçe gülümsedim. "doğaldır, beni en son gördüğünüz zaman beş yaşında falan olmalıyım. Adnan Demirel'in kızıyım ben, Alaca."

adam babamın adını duyunca gülümsedi, yüzüne bir yumruk çakmamak için zor durdum.

"hatırladım şimdi, amma da büyümüşsün. hangi rüzgar attı seni buraya? otursana."

masasının hemen önünde karşılıklı olan iki deri koltuktan birine oturdum. "babamın hatıralarını karıştırıyordum, sizinle olan fotoğrafını gördüm, başta tanımadım tabi biraz araştırdım. iyi bir dostuluğunuz varmış. benimde motorlara hayli ilgim vardır, bu dostluğun devam etmesini istedim." babamın katili olmadan önce iyi bir dostluğunuz varmış, diye düzelttim kendi içimden.

ikilemWhere stories live. Discover now