Bölüm:10 BALLI KREP

56 8 5
                                    

Yorum yapmayı unutmayın<3

Adamlar: Derine İndik

"İşte, bu odada uyuyabilirsin."

"Çok teşekkür ederim Duru,"dedi, yeni pijama takımımı yatağın üzerine bırakıp odadan çıkacaktım ki İlayda tekrar konuştu.

"Duru, benden rahatsız oluyor musun?" Şaşkınlıkla İlayda'ya döndüm.

"Nereden çıkardın bunu?" Dedim anlamsız bakışlarla.
Omuzlarını kaldırıp indirdi.

"Bilmem öyle hissettim," dedi çocuk gibi, yatağa oturdum ve elimle yanıma oturmasına dair işaret verdim. Yatağın üstüne çıkıp bağdaş kurdu, elleri önünde parmakları ile oynadı.

"İlayda, rahatsız olsaydım evimde kalmana izin vermezdim. Ayrıca bu düşüncen kesinlikle yanlış, bana söylemekle iyi yaptın fakat bu düşünce senin aklında olan bir şey değil, bundan eminim," dedim.

İlayda saf bir kızdı, çocuk gibi davranıyor olabilir ama rahatsız olacağım herhangi bir davranış veya laflar etmedi. İçinde ne yaşadığını da bilmiyorum, uzun sürmeyecek arkadaşlık ilişkileri de yaşamayacağız ama onu gözlemlediğim kadarıyla, her ortama neşe katan, mutluluğunu kimseden esirgemeyen, arkadaşlarının yüzüne gülücük katan, ışık saçan bir kızdı. Şimdi bu bakış açısını dile getiriyor olması, dışarıdan birinin bunu aklına sokması sonucu doğurabilirdi.

"Bende sadece rahatsızlık hissi veriyormuyum emin olmak istedim. Bazen abim bile bana katlanamıyor, çoğu kez kalbimi kırmıştı ama onu anlıyorum, kim olsa bu kadar tuhaf hareketler yapan bir kızı ciddiye almaz."
Parmaklarıyla oynarken gözlerinin dolduğunu, burnunun ve üst dudağının kızardığını gördüm.

"Sadece abim için geçerli değil bu düşüncelerim, herkes, tüm arkadaşlarım, etrafımda olan tüm insanlar için de geçerli... Onları rahatsız ediyorum ve bunu biliyorum, bildiğimi görüyorum ama kendimi değiştiremiyorum." Dedi ve gözlerini havaya kaldırıp burnunu çekti, eliyle yüzüne yelpaze yapıp ağlamaklı hâlde güldü.

"Onlar seni anlamıyor demek ki, sen kendin ile barışık bir insansın İlayda. Dışarıdaki insanların ne düşündükleri değil senin nasıl davrandığın önemli, önümüzde koca bir yol var, bu yollar hep engebeli, ufak taşlar için kendimizi değiştirmeye kalkmak o taşlar gibi olmamıza benzemez mi?" Diyerek elini tuttum.
Karşımda resmen savunmasız duruyordu, içine attığı ve bunu dışarı gülümsemesiyle bastıran biri duruyordu.

Kalbimiz oyunlarla, sözlerle, gözlerle kapana kısılmış bir kuş gibi olmuş ve buna rağmen biz bunu farklı bir duygularla bastırıyoruz. Bazen kendimize zarar vererek, bazen gülücükler saçarak, bazen objeleri takıntı yaparak, bazen ise insanları dinleyerek.
Ama yine başa dönüyoruz, yine o bastırılmış duyguyu gün yüzüne çıkarıp onu karşımıza alıp yüzleşiyoruz, yüzleşmesi zor olduğunda onun varlığı tarafından parmaklıklar ardında acı acı izliyoruz, en zoru da bu.

"Hayatlarımız çocukken parkta oynadığımız kaydıraklar gibi İlayda, dalgalı dalgalı kayarak ayakkabılarımızın sert taşlara vurması ve o anda hiç düşünmeden tekrar başa dönüp sert taşlara yine vuracağını bilerek kayacağını, bazen tam ayaklarımızın ikinci defa o taşlara vurmasını beklerken aniden takılıp düştüğümüzü ve bunun acı değilde daha çok heyecan verici olduğunu ama bunu bir çocuk aklıyla değilde bir mazoşist aklıyla yeniden yapmamız ayrı trajik.
Biz insanların en büyük sorunu bu İlayda, dalgalı kaydıraklarda daha ilk başlarda takılıp düşeriz," dedim ve tuttuğum elini bırakıp omzunu ovdum.

"Bunu biraz düşün istersen, hem daha konuşacak çok şeyimiz olabilir ve kendini değiştirmeye yönelik kararlar verme, çünkü insanlar için öz kişiliğini kaybetmeye değmez," dedim. İçindeki sıkıntı gitmiş yerine rahatlık gelmişti, ilayda tanıştığım ilk saf kızlardan biriydi, bana eski beni hatırlatıyordu, abisinin yüzünü güldürmek için uğraşan saf kız.

KIRIK TABLO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin