Acı

6 4 2
                                    

~Eliz' in ağzından~

Günümüz..

İşi yaz gelince bir aylığına izin alıp bırakmıştım.
Bazen akşamları dışarı çıkar gezerdik annemle.
Bazen sadece evde otururduk.

Kendime yeni bir alışkanlık vermek adına bir diziye başlamıştım.
Komik gelebilirdi belki ama dizi izliyordum gerçekten.
Bir defterim vardı.
Okumayı öğrendiğimden itibaren yazdığım bir defter.
Günlük diyemezdik.
Çünkü sadece Ayaz hakkında şeyler yazıyordu.
Bazen onları okurdum.
Küçüktüm.
Çok küçüktüm.

"Ayaz bugün bize geldi. Çok güzel oyunlar oynadık." Falan yazıyordu..
Büyüdükçe onunla alakalı betimleme yaparak bir şeyler yazmaya başlamıştım.
"Gözleri aklımdan çıkmıyordu. O eşsiz renkli gözlerini çok seviyordum."
Daha da büyüdüm ve acılı şeyler yazıyordum bu sefer.
"Ayaz beni bıraktı. Ama gelecek. Gelir değil mi defter? Bırakmaz ki beni söz verdi bana.."

"Tekrar geldi. Bırakmadı beni!"

"Ve bitti, Ayaz defteri burda kapandı.."

Bütün duygularım hislerim herşey bu defterdeydi..
Ayaz ile bir gün evlenip bu defteri gülerek okuyacağımızın hayalini kurardım..

Gözlerim yaşardığında, gözlüğümü çıkardım ve gözümü sildim.

Gözlük çıkarmak..
Hep Ayaz.
Hep..
Her şey bana onu hatırlatıyordu.
Bir meyve..
Ayaz la yemiştik..
Bir park..
Ayaz beni sallamıştı..

Bir apartman önü...
Bu da acılardı..
.
Acı dünyanın en kötü şeyi.
Hiç bir şey hissetmezken acılıydım.
Herkese..
Ayaz' a
.
Bir mucize olsun diye dualar etmeye bile başlamıştım..
Olmayacak duaya amin diyordum belki de.
İmkansızdı.
Bizim aşkımız olmadan kimse bir şey bilmeden bitmişti.

Ayaz Eliz'i bırakıp ölmüştü.
Kendini öldürmüştü.
Eliz onu görmek bile istememiş, mezarına bile gitmemiş, bir yazı, bir mekan bile onu hatırlattığı için evden çıkmaz olmuştu.

Dünyanın en güzel kelimeleri, Ayaz'ın Eliz' e kurduğu cümleler kelimelerdi.
Onun ağzından çıkacak bir mırıldanma dahi olsa Eliz her zaman ona aşık oluyordu.
Onu görmesi, hayal etmesi Ayaz a tekrar aşık olmasına neden oluyordu.

)()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()()(

Yine gece olmuştu.
Ayaz ölmüştü ama günler devam ediyordu.
Dünyanın kuralı yaşamın gerçeği buydu işte..
.

.
"Anne" dedim odamdan anneme seslenerek.
"Efendim kızım" diye cevap verdi. Yanına gitmem gerektiğini anladığımda yanına gittim.
Söylemelimiydim hazır mıydım bilmiyordum.
Çok korkuyordum.
Ayaz bana ne yazmıştı acaba.
Yanına gittim.
Gider gitmez gözlerim doldu yine.
Ayaz öldüğünden beri annemle ne zaman konuşsak her konuda en ufak şeye kalbim kırılıyor. Üzülüyor ve kafaya takıyordum.

Ama şükrediyordum işte.
Annemde hayatta yanımda beni seviyor en azından diye şükrediyordum..

Annemin odasına yavaş yavaş gitmeye çalışıyordum. Ayaklarım, adımlarım geri geri  giderken kapının kulpuna tutundum.
Başım dönmeye başlamıştı.

Ama yinede açtım kapıyı ve içeri girdim.
Annem odasındaki koltuğa oturmuş kahvesi yanında kitabını okuyordu.
Onu uzun zamandır böyle görmenin sevinci ile gülümsedim.
Başını kaldırıp bana baktı.
"E şey," dedim kelimelerimi toparlamaya çalışarak.
"Anne. Artık bence Ayaz'ın bana yazdığı şeyi okumam lazım." Dedim soluksuz bir şekilde.
Söylemenin rahatlığı ile nefesimi verince annemin gözlerinin dolduğunu gördüm.
Tek bir şey dedi

"Bana kızma olur mu?"
.
.
.

BilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin