Haiii
Bugün daha iyiyim ama hala ateşim var biraz
En yüksek ateş: 45 ti amkkBol bol yorum ve oy isterimm. İyi okumalar😝
________________Arada dikkatimi dağıtan böğürtlen kokusunu umursamamaya çalışarak tabii.
(Gece 3 chanın ağzından)
Saate bakmadan çalıştığım için saatin kaç olduğundan haberim bile yoktu. Bilgisayar ekranından saatin kaç olduğuna baktım. Saat gece 3'tü. Artık eve gitmenin zamanı olduğunu anladım. Burnumdan çektiğim derin nefesle bir şeyi fark ettim.
O buram buram böğürtlen kokusu. Tekerlekli sandalyemden kalktım ve changbinin yanına gidip eğildim. Uykusunda haraket ettiği için şimdi bana dönüktü. Klavyeye basmaktan damarlanan elimi yavaşça alnına koydum. Hala biraz ateşi vardı fakat önceki kadar fazla değildi. Bu sefer elimi yanağına indirdim. Yanakları hala kıpkırmızıydı. Sıcaklardı yanıyorlardı sanki.
Kırmızı yanaklarına çok yakışmıştı. Elimi boynuna indirdim ve huylanıp mırıldandı. Elimi geri çektim yüzümdeki sırıtıştan habersiz olarak. Dalmış gözlerimi fark ederek kendime gelmek için başımı sağa sola salladım. "Ne yapacağım ben seninle?" Tekrar ayağa kalktım ve askılıktaki ceketime üstüme geçirdim. Kenarda duran şişme montu aldım ve koltuğun kenarına koyup önümdeki siyah saçlıyı dürttüm.
"Hm..5 dakika daha nolur." Derin bir nefes verdim. "Ben uyutacağım seni ama daha farklı bir yöntemle! Kalk uğraştırma beni." Changbin oflayarak kalkmış ve dudaklarını büzmüştü. "Ayağa kalk." Dedim sert ve otoriter bir sesle.
Bu sefer beni ikiletmeden ayağa kalktı.
(Changbinin ağzından)
Bu sikik piçin dediğini yapmak zorunda olmaktan nefret ediyordum. Bu sefer zorluk çıkarmadan ayağa kalktım ama açlıktan gözlerimin bir an kararmasıyla düşecek gibi oldum. Gözlerimi sıkıca kapattım ve bir müddet sonra açtığımda yerde olmadığımı gördüm.
Chan tek eliyle beni belimden tutmuştu. Ben irileşmiş gözlerimle ona bakarken o benim yüzümü inceliyordu. "Sapık mısın lan sen?! İstersen bide götümden tutsaydın!" Hızlıca kolundan kurtuldum. Romantizm falan bana göre değildi. Hafifçe sırıtmış ve koltuktaki şişme montu almıştı.
Şişme montu bana uzattı. "Dışarısı soğuk,üşürsün." Uzattığı şişme montu aldım ve giyindim. Resmen içinde yüzüyordum. "Bu ne ya! Resmen bunun içine iki kişi sığar!" Chan yüzüme bakıp gülmüştü. Uzun zaman sonra ilk defa böyle samimi gülmüştü. "Sen giyinince iki kişi sığıyor tabii."
Şişme montun kollarını sıvadım ve ellerimin gözükmesini sağladım. "Görüşürüz channie- chan." Söylediğimle gülümsemesi solduğunda hızlıca bürodan çıktım ve karşıdaki otele doğru yürümeye başladım. Otele vardığımda resepsiyona yakalanmadan içeri geçtim ve bizim odaya gittim.
Kartı almayı unutmadığım için hemen kartla odanın kapısını açtım ve ses etmeden üstümü bile çıkarmadan uykuya daldım. Burnuma gelen o sert odum kokusuyla uykuya daldım.
(Sabah)
Sabah baş ucumda duyduğum konuşma sesleriyle uyandım. Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda 6 çift göz bana bakıyordu. "Noldu niye hepiniz bana bakıyorsunuz?" Dedim uykulu sesimle. "Binnie üstündeki montu nerden aldın?" Dedi felix merakla. Üstüme baktığımda mont ile uyuduğumu gördüm. İçimden bir siktir çektim ve ne diyebileceğimi düşündüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorunlu ortam/chanchang
Fanfiction"Kanka geçen geceyi hatırlıyor musun?" "Aga ben en son sabah salam yediğimi hatırlıyorum." Semechan Ukechang