HAİİİİ bugün çok enerjiğim bilmiyorum neden ama öyle işte😝😝
Sadece wattpadda aktifim olm kimseye mesaj falan atmıyorum ciddili bu yüzden bana şükredin. Hadi başlayalımm ________________
Sonra onu gördük...
...minhoyu demirliklerin arasında görmek hiç aklıma gelmemişti doğrusu. Çıkarttığımız olay sayısı belkide binlerdeydi ama hiç yakalanmamıştık. Her saniyemiz olaylı geçiyordu ve minhonun hala olay yaratmaya çalıştığını görebiliyorum. Önünde uyuyan nöbetçi polisin belinden hücre anahtarını almaya çalışıyor!
Hızlıca ona doğru geldiğimizde bizi polis sanmış ve hemen elini geri çekmişti. "Napıyorsun lan sen! Yakalansaydın ne yapıcaktın?" Dedim büyük bir sinirle. Önümdeki polisin uyanmaması için sesimin az çıkmasına özen gösteriyordum -ne kadar uykusu derin olsada- "Beni buradan çıkarmaya mı geldiniz?" Karşımdaki mala gözlerimi devirdim. "Hayır min iyi misin diye kontrol etmeye geldik! Sence?!" Diye sitem etti jeongin.
"Her şey bir yana yakıyorsunuz abi kalktı valla." Minho her zamanki gibi hayvan gibi gülerken nöbetçi polisin hareketlenmesiyle hepimiz sus pus olmuştuk. Neyseki sadece pozisyon değiştirmeye çalıştığını anladık ve minhoya biraz daha yakınlıştık.
"Sakın ağzını açma minho yoksa hepimizin başı derde girer! Anladın mı?" Dedim fısıldayarak. Kafasını tamam anlamında sallayınca nöbetçi polisin belindeki anahtarı gördüm ve bunun tek şansımız olduğunu anladım. "Felix senin ellerin küçük dikkatlice anahtarı al ve kapıyı aç,tamam mı?" Felix derin bir nefes alıp vermiş ve nefesini tutarak elini polisin beline götürmüştü. Tam anahtarı alacağı sırada nöbetçi polisin tek hamlede felixin bileğini tutarak duvara yapıştırması bir olmuştu.
Siktir diye geçirdim içimden. "Napıyorsun? Daha doğrusu napıyorsunuz!" Polis bize sinirlice hesap sorarken felix bir anda boştaki elini polisin boynuna sarmış yüzüne bakıyordu. Ciddi olamazdı bu çocuk ne yapıyordu böyle! "Polis bey~ sizin bu çılgına çeviren yüzünüze karşı koyamadım. Belki isminizi öğrensem,beni evinize davet eder misiniz?" Felix sırıtarak konuşurken bir yandanda serbest kalan eliyle polisin belini yokluyor ve anahtarı çıkarmaya çalışıyordu.
"Adım jisung ama bunu böyle bir yerde konuşamayız güzellik. Büronun yanındaki kafeye gitmek ister misin?" Felix düşünür gibi yaparken hala anahtarı almaya çalışıyordu. Sonunda polisin belinden anahtarı aldığında sahte bir şekilde gülümsemiş ve "bugün olmaz ama başka bir gün ben sizi ararım-ah aramak demişken telefonunuzu getirebilir misiniz? Hem size numaramı veririm hemde birini aramam gerekiyor."
"Memnuniyetle...?" "Haewon ismim haewon." Polis gülümseyerek hapisanenin çıkışına doğru adımlamıştı. Felix hızlıca minhonun hücresini açmış ve kaçtığı belli olmasın diye yatağın yorganını biraz kabartarak içinde biri yatıyormuş gibi görünmesini sağlamıştı. "Kurtarıcılarım!" Minhoya gülümseyerek görünmeyeceğimiz bir yere çektim tabii jeongin ve felixte arkamdan geldi.
"Hyung bizim gibi olman gerekiyor,anladın mı?" Minho hiç tereddüt etmeden bizim onu hazırlamamızı bekliyordu. Jeongin ve felix her zaman yanlarında taşıdıkları -nedeni bilinmiyor- makyaj çantasını açmış ve minhoya makyaj yapmaya başlamışlardı.
(30 dakika sonra)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.