*****
Gerçekten kısa bir bölüm oldu farkındayım. Uzunca bir molanın ardından ilham zor geliyor ancak kısa aralıklarla yeni bölüm yazmaya gayret edeceğim :) bırakmayan ve okuyan herkese çok teşekkürler :3 seviliyorsunuz....
*****
Bölüm-10" Bazı şeyler söylendiğinden çok farklı..."Janus ile tanışmamız üzerinden bir ay geçti, o bir aylık süre boyunca sürekli bana eğitim verdi. Arada sırada Alex ve L ile çalışma yapıyordum. Yeterince güçlenmiştim belkide bu damarlarımda akan kan ve özel güçlerim sayesindeydi. Bu bir aylık süreçte okuluma devam etmiştim. Crystal ile de arkadaşlarımız iyiye gidiyordu ..
******Yorucu bir çalışmanın ardından " öldüm valla!" Diyerek direk kendimi direk yere attım.
Ardımdan Alex ve L de yere uzandı. Janus ise istifini bozmadan duruyordu.Çok geçmeden L arkadaşlarıyla buluşmaya, Alex ise acil bir çağrı alıp gitti. Janus beni eve götürmek için toplanıyordu ki " aslında... Tanrıçam isterseniz sizi kraliyet kütüphanesine götürebilirim. Belki orada kendi bilmecenizden bir kaç parça çözebilirsiniz." Dedi ve ben buna tabiki de balıklama atladım. Bakalım neler bulabileceğim...
*****Janus beni kütüphaneye getirir getirmez oradan ayrıldı. Kocaman kütüphanede aradıklarımı nasıl bulacağım diye düşünürken bir anda bir ses duydum. İçimden bir ses sesin geldiği yere doğru gitmem gerektiğini söylüyordu ancak diğer yanım her şeyi bırakıp hemen buradan kaçmam gerektiğini söylüyordu. Kararsız bir şekilde arkama dönüp baktığım zaman onu gördüm. Bembeyaz saçları masmavi gözleri vardı. Tamamen siyahlara bürünmüştü. Hem çok uzak hem de çok yakındı sanki...
Ve o anda gözlerim karardı, yine mi....
*******Gözlerimi açtığımda balonun olduğu gün kaldığım yerde olduğumu fark ettim. Başım zonkluyordu. Yataktan kalkmak için doğruldum. Etraf bir başka gözüküyordu bu sefer.
Hızlıca ayağa kalktım, bacaklarıma deyen tülle üzerimde bir elbise olduğunu fark ettim ne ara değişmişti üzerim ya da kim değiştirmişti üzerimdekileri.O anda kapı açıldı ve kütüphanede görmüş olduğum beyaz saçlı çocuk karşımda duruyordu. Bu sefer daha farklı gözüküyordu, saçları dağınık ama üzerindeki siyahlık hala eskisi gibiydi.
Meraklı halimi farketmiş olacak ki konuşmaya başladı" eminim benim kim olduğunu merak ediyorsun... Ben kimim senin gerçek nişanlın. Benim adım Blake ve cehennemin Lorduyum. Sakın korkma! Sana asla zarar vermem! " söyledikleri beni şok etmişti. Nasıl yani beyaz saçlı çocuk benim "eski" nişanlım mı?
" bana zarar vermeyeceğinden nasıl emin olabilirim ki? Beni yakalamak için bana zarar verebilecek hatta öldürebilecek yaratıklar yolladın. Sana nasıl güvenebilirim ki?" ,
"O yaratıkları cidden benim gönderdiğime mi inanıyorsun evet cehennemin lordu olabilirim ancak kişiliğim o kadar da aşağılık değil! Sana zarar vermek bana ne kazandırabilir ki?seni geri kazanmak isterken seni kaybetmeyi nasıl göze alabilirim... Hem sana zarar vermek isteseydim seni o yaratıkların elinden kurtarmazdım. Ne zaman sana yaklaşsam benden uzaklaştın ve beni unuttun. Senin unutmanı sağlayan kim? "sözleri çok mantıklı geliyordu. Ve bir dakika... Unutmamı sağlayan... "Alex..." Farkında olmadan adı mırıltı halinde dudaklarımın arasından çıktı.
"Kendisi seni ve krallığını arzulayan ailenin tek oğlu bir yalan ile aileni kaldırdılar ve kara büyü sayesinde senin hafızanla oynadılar. Çoktan ayarlanan nişanımız ve birlikte geçirdiğimiz onca zaman silinmişti ve yerine daha önce hiç görmediğim biri geldi. O kişi Alex'di. Belki seni gerçekten seviyordu belki de kullanılacak bir piyondun belki sen. Bunu bilmiyorum. " sözleri... Çok tanıdıktı ancak inanamıyordum Alex in sahte olmasına inanmak istemiyordum.
" Beni neden buraya getirdin eğer söylediklerin doğruysa Alex ile yüzleşmekten korkmaman gerekir hem bu oda balonun oldu günkü kaldığım oda. Beni şeytanların arasına yollayarak ne kazanmayı düşünüyordun?" Evet güzel bir yere değinmiş olamlıyım ki konuşmaya başladığımızdan beri değişmeyen surat ifadesi değişmişti ancak beklediğim şaşkınlık ifadesi yoktu gülümsüyordu!
"Seni orada korumasız bıraktığımı mı düşünüyorsun? kesinlikle yanılıyorsun! seni gerçek kimliğini bulman için oraya yolladım eğer oraya gitmeseydin ne Alex nerede Janus ile tanışacaktın. Sende tanrı kanı varken o kocaman balo salonunda hangi şeytan sana saldırabilirdi ki? Melekler anında onları imha ederdi. Ayrıca seni kurtaran bendim Alex değil! "
O an beynimde kesitler oluşmaya başladı; Alex siyah rengini pek sevmezdi ancak beni kurtaran kişi siyahlar içindeydi. Eğer hafızamı siliyorsa neden yüzünü kapatacak şekilde giyiniyordu ki? Nasıl olsa onu hatırlamayacaktım. O an aklım geldi 'leylak kokusu'...
Hızlıca Blake'in yanına gittim ve kokladım. Tanıdık leylak kokusu...
Beni kurtaran Blake ise Alex kim?Şaşkınca Blake'e bakıyordum.
Hafifçe kulağıma eğilip " hiçbir şey sandığın gibi değil... Bir oyunun ortasındasın...Bazı şeyler söylendiğinden çok farklı değil mi ~?"
Bazı şeyler söylendiğinden çok farklı... Peki hangisi gerçek hangisi sahte?.....
Yazan: Gökçe Ayça Ayaz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEKLER VE ŞEYTANLAR YA TANRILAR DA VARSA
FantasyGayet sıradanken tek bir günde hayatının temelli değişmesi ile başladı her şey.. Kurgu sandıkları gerçekse peki ya gerçekleri...