(8)

17 6 0
                                    

Bölüm şarkısı:Kendimden Hallice, hatamı dansa kaldırdım

" Her sır bir gün açığa çıkardı, önemli olan sırlar ile yaşamayı öğrenmekti, önemli olan bir sır uğruna sevmekten vazgeçmemekti."

(...)

Bazen gülmek bir sevincin karşılığı değildir, bazı gülüşler  vardır en büyük acıları içinde barındıran. Hatta herkesin bu hayatta bir yarası  vardır sürekli kanayan , ağrıyan. O yaraya alışmışızdır , kanasa dahi sesimizi çıkarmayız. Hâlbuki çok ağrıyordur ama bazen o yarayı gülerek anlatırız. Bak canım yandı ama hâlâ bende , hâlâ anısı sızlatıyor dermiş gibi. Hayatımda babamdan tek bir kez tokat yedim. Acısı geçti mi diye sorarsanız belki geçti ama yüreğimdeki acısı ilk gün de atılan tokat gibi hala sızlatıyor. İşin komik kısmı ise ben o tokatı Çınar için yemiştim, sevdasına sahip çıkamayan bir adam için. Ben ömrüm boyunca sızlayan bir tokat yemiştim, o tokat benim yüzüme değil yüreğime atılmıştı. Çınar'ın sevdasına atılmıştı.

Lise son sınıf öğrencisiyken üniversite sınavına hazırlanıyordum. Çınar ile  Meriç üniversiteye gidiyorlardı , onlara çok özeniyordum .Okul çıkışı Deniz ile onları ziyarete gidiyorduk çoğunlukla. Bence Deniz ile ben gerçekten çok sevmiştik, Çınar'ın beni sevdiğini öğrendiğimde sevgisini sorgulamıştım. Deniz ,Meriç'i ondan vazgeçecek kadar çok seviyordu ama Çınar benim için benden mi vazgeçmişti? Hiç sanmıyorum çünkü Çınar benim kadar hiç sevmedi.

Babam çevrede tanınan biriydi ve çoğunlukla bana Ahu değil, Sedat Şanlı'nın kızı diye bahsederlerdi. Ne zaman avukat oldum ve bende babam kadar saygınlık kazandım ,işte o zaman Ahu Şanlı olabildim ,öyle anılmaya başladım. Çınar okul çıkışı mesaj atmıştı bana ama telefonum bozulduğu için mesajda ne yazdığını göremedim . Okuldan çıktıktan sonra Deniz ,Meriç ile Çınar'ı aramasına rağmen ulaşamamıştı. Belki de hala toy olduğumdan Çınar'ın mesajına cevap vermediğim için bana küstüğünü zannetmiştim . Diğer gün olmuştu sınavlarım yüzünden akşam onlara gidememiştim , içim içimi yiyordu ve Deniz ile her zaman ki gibi okulu asmaya karar vermiştik .

Okula yeni müdür yardımcısı atanmıştı  , hâlâ hatırlıyorum öğrencilere olan nefretini. Öğrencileri eğitmekten çok sanırım aşağılamaya yemin etmişti sanki. Kaçarken yakalandığımız zaman yüzünde tebessüm oluşmuştu, sanki elime düştünüz gibisinden . Babalarımızı okula çağırdı ve biz müdür yardımcısının odasında beklemeye başladık. Ne zaman ki babalarımız okula geldi , yüzünde tekrar tebessüm oluştu .

Babama ne söyledi bilmiyorum ama babam yine bana nefretle bakmaya başlamıştı. İçimi en çok da bu acıtmıştı sanırım , babamın nefretle bana bakması.

''Sedat bey biliyorsunuz bizim okulda bu tür şeylere müsamaha gösterilmez, Ahu ne kadar çalışkan olsa da bir o kadar edepsiz. Bir kızın duvardan serseri gibi kaçması sizce ne kadar doğru. Kız dediğiniz parmakla gösterilecek efendi olacak.'' Babam hiç sesini çıkarmadı içinden ona hak verir diye çok korktum. Çünkü biliyordum babam da beni aşağılamaya beni söndürmeye yer arıyordu. Babamla tek kelime konuşmadık,  okuldan çıktık ,arabaya bindik ve eve gelip yemek bile yedik.  Yüzüme babam hiç bakmadı, yemekte uzattığım ekmeği bile almadı.

"Neden kaçtın okuldan?" Yüzüme bile bakmadan sorduğu soru içimi sıktı, ne diyecektim ki? Baba Çınar'ı çok seviyorum merak ettim , ona kaçıyorum mu diyecektim .

" Özür dilerim baba ."

" Ben sana özür dilemeni mi söyledim! " Ellerini öyle sert masaya vurdu ki , masanın üzerindeki olan su döküldü. Başımı kaldırıp yüzüne dâhi bakamadım.

SIR PERDESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin