Birinci bölümden merhaba!
Umarım hikayem hoşunuza gider. Oy vermeyi ve satır aralarına bol bol yorum atmayı unutmayın!
Keyifli okumalar.Amaris
1. "Gizemli Yabancı"
"Kalk artık Diana yoksa seni yaşlı Barney'e vereceğim, saatin kaç olduğundan haberin var mı!"
Kız kardeşim Diana yatakta doğrulurken yeni uyandığı için kısılmış olan gözleriyle bana baktı ve yavaşça yataktan kalktı.
"Bir daha beni o adama vermekle tehdit etme Amaris, düşüncesi bile korkutucu" dedi ve ürperir gibi birkaç mırıltı çıkardı.
O esnada odadan çıktım ve alt kata annemin yanına, eski ve küçük olan tavernamıza indim. Birkaç masayı silmeyi bitirdiğimde Diana da aşağıya inip geri kalan masaları silmem için bana yardım etmeye başladı. Masaları silerken havadan sudan konuştuk. Masaları bitirdiğimizde Diana'yı içeri geçmesi ve çıkmaması için uyararak yukarı kata yolladım. Arkamı döndüğümde tavernaya biraz göz gezdirdim. Annem tekrardan masaların düzenini değiştirmişti ve her masaya bir mum daha eklemişti. Böylece içerisi daha aydınlık olmuştu, pekala biraz göz yoruyordu ama burada çok bulunmayacağım, genellikle avlanmaya çıkacağım için sorun değildi.Tavernayı açmadan önce evimizin arkasındaki ormana doğru açılan kapıdan bahçemize çıktım ve çitlerin orada yatan tavşanımıza baktım. Babam Diana daha çok küçükken getirmişti Elf'i. Adını Diana koymuştu, ona çok fazla elf ve peri masalları uydurduğum içindi muhtemelen, yeni konuşmaya başlamasına rağmen sürekli elfler ve perilerden bahsetmişti. Elf'in suyunu tazeledim ve onu biraz sevdikten sonra ise içeriye girdim.
Tavernayı açtım ve çok geçmeden devamlı müşterimiz Barney içeri girdi, masaların düzeni değiştiğinden kendine yer seçmekte zorlandı fakat en sonunda bir masaya oturdu.
"Bana her zamankinden gönder Luna." Diyerek anneme siparişini verdi. Annem içkiyi hazırlarken duvara yaslandım ve yaşlı Barney'e baktım. Her sabah çalıştığı madene giderken tavernamıza uğrar bir içki söyler ve çok geç olmadan giderdi. O gelmeden önce Diana'yı odasına çıkarır ve müşterilerle ben ilgilenirdim çünkü birkaç sefer Barney'in Diana'ya sarktığını fark etmiştim.
"Amaris, gel de Barney'in içkisini al."
Annemin sözüyle düşüncelerimden koptum ve yavaş adımlarla içkiyi alıp Barney'in olduğu masaya götürdüm. Barney bana baktı."Aynı Lucas'a benziyorsun Amaris. Sana baktığımda onunla çalıştığımız günleri özlüyorum." Diyerek iç çekti. Babamın adının geçmesi boğazıma bir yumru oluşturduğundan gülümsemekle yetindim. Babamı bir maden kazasında daha ben 8 yaşındayken kaybetmiştik.
Çok geç olmadan Barney içkisini bitirip maden yoluna doğru yola çıktığında odama çıktım Diana Barney'in gittiğini anlayarak ayaklandı ve yanıma geldi. Ben çizmelerimi giyerken avlanmaya çıktığımı anlayarak ok takımımı bana getirdi. Ok çantamı sırtıma taktım ve yayımı elime alıp Diana'ya döndüm. Omuzlarından tuttum ve bana bakmasını sağladım.
"Diana, ben ormana çıkıyorum hava kararmadan gelirim ben gelene kadar anneme yardım et ve onu üzme olur mu?" dedim. Diana kollarını vücudumun etrafına sarıp bana sımsıkı sarıldı.
"Kendini çok yorma ve erken gel." Diye mırıldandı.Ondan ayrılıp, alta kata indim ve annemle vedalaşıp dışarı çıktım. Ormana doğru ilerken takip edildiğimi hissetmeye başladım. Bu da neydi şimdi? Bu saatlerde madene giden işçiler dışında pek kimse olmazdı. Düşüncelerimden ayrılıp arkamdan gelen çıtırtıyla arkama baktım ama eski, çoğunda boyası olmayan kasvetli evlerin orada siyah kapüşonlu pelerini olan bir adam dışında kimseyi göremedim. Adam, kendisini fark ettiğimi anladığında ara sokaklardan birisine daldı ve gözden kayboldu. Başıma bela almamak için peşine düşmedim fakat arkamı kolaçan ettiğim esnada aynı adamı tekrar gördüm ve kendisi bana bakıp tekrardan ara sokağa daldı.
Bu kim ki şimdi? Neden beni takip ediyor? Buralardaki insanları genellikle tanırım ve o hiç de daha önce gördüğüm birisine benzemiyor.
Ok takımımdan bir ok aldım ve yayımın ucuna takarken yabancı adamın girdiği ara sokağa doğru ilerledim. Yavaş ve sağlam adımlarla ilerlemeye devam ederken yayımı gerdim ve atmaya hazır olduğunda ara sokağa daldım. Adam pelerinin kapüşonunu indirmiş simsiyah gözleriyle bana bakıyordu. Bir dakika, bu adamın kulakları sivriydi! Anlam veremedim ve ona karşı nişan alıp okumu gönderdiğim esnada adam gözden kayboldu ve okum arkasındaki evlerin duvarına saplandı. Az önceki soru düşüncelerimi ele geçirdi.
Bu da neydi şimdi?
~🤍~
Biraz kısa bir bölüm olduğunun farkındayım. İlerleyen bölümlerde uzunluk artacak merak etmeyin. Oy vermeyi unutmayın ve kendinize dikkat edin.
<3!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY TAŞI
FantasíaBen Amaris, annem ve kız kardeşimle işlettiğim tavernaya yiyecek götürmek için ormana avlanmaya çıktığımda, varlığından bile bir haber olduğum perilerle dolu bir evrene kaçırıldım. Hem de o evrendeki iki diyardan birinin veliaht prensi tarafından, h...