"Sevmek ve nefret etmek ikisi de farklı şeyler oysa ama tek bir ortak yönleri var, ikisi de yakar. ya sevginle yakar ateş 🔥. Ya da nefretinle yakar."
Benim adım Heves, Heves Deniz. Başta tuhaf gelebilir kabul ediyorum garip bir ismin var. Annem ile babam birbirine duydukları duyguları, arzu ve istek olarak nitelendirmişler ve bu yüzden adımı Heves koymuşlar. Oysa gelip geçici bir şey olduğumdan hiç kimse bahsetmemiş onlara. Güçlü olacağımı sanmışlar oysa asıl onlar benim kolumu kanadımı kırmışlar ama gel lakin yine de suçsuzlar. Suçlusu kim peki? Büyük bir bilinmezlik içinde. Gitmek istediğim yere yürürken sanki yollar gitgide uzuyor ya da yoruluyor bedenim. Doğru yolda mı yürüyorum? Hayır ama geçmişimden daha temiz bir yolda olduğumu biliyorum.
Sahte anne ve baba.
Büyük bir kalabalıktayım ama baya kalabalık yani iğne yere düşmez, o kalabalığın içinde yapayalnızım. Çarşının ortasındayım, arabalar geçiyor, yaya geçidinden insanlar geçiyor, el ele mutlu sevgililer geçiyor, aileler geçiyor ve zaman su gibi akıp geçiyor. Sessiz ve durgun bir sabahın akşamı. İliklerime kadar hissettiğim soğuğa rağmen tedirgin bir şekilde sessiz adımlarla devam ediyorum yoluma. İstemsizce ama mecbur bir şekilde gidiyorum evime. Ya da ayaklarımın esiri olmuştu bedenim. Aynı bir zamanlar olduğu gibi esir olmuştu bedenim.
10 Sene Önce
Babam ile annem kavga ediyor, duyuyorum, anlıyorum her şeyi. Annem bir bağımlı ama öyle eskisi gibi bana ya da babama değil. Madde bağımlısı, alkol bağımlısı, sigara bağımlısı. Göz altları mosmor, halsiz ve bir o kadar da sinirli, en çokta bana. Nedenini bilmiyorum ama şu anlık. Yemek masasındayım, babam, annem ve annemin vazgeçilmez viskisi dördümüz masadayız. Babam ayağa kalktı. Durgun gözleri ile bana bakıp, anneme döndü. "Gazel ben artık yapamıyorum anladın mı? Olmuyor. Bıktım artık şu zıkkımı içmenden. Çocuğa da bakamıyorsun zaten." Dedi ve çatalı sert bir şekilde tabağına fırlattı. Ellerini masanın yanına koydu. Her zaman olduğu gibi günlük rutin haline gelen kavga ve tartışmalar. Bitmek bilmeyen öfke ve kin.
Annem ve babam.
Annem kahkaha attı sinirle ve birden işaret parmağı ile beni işaret ederek. "Yapmasaydın o zaman ben mi istedim çocuk hah, bakamıyor muşum. Sen ne halt demeye buradasın o zaman?" Dedi ve babam birden fevri ve karalı bir şekilde pormantonun önünden ceketini aldı. "Yeter artık tamam mı yeter." Dedi ama sesinde bir burukluk vardı. Kaç kez kavga ettiler ama babamı ilk defa bu kadar kararlı görüyorum. Ardından annemde ayağa kalktı ve babama adım adım ilerleyerek. "Ne yeter be! Gerçekten, tamam sakin oluyorum diyorum, anlayışlı olmaya çalışıyorum, olamıyorum, anlamıyorum çünkü!" Dedi annem ve babam ona dönerek.
"Gazel bak zaten sinirlerim tepemde, uzatma artık, ben... ben yapamıyorum ya olmuyor olmuyor. Kaçıncı denememiz bu yapamıyoruz, yürümüyor bu ilişki." Dedi ve kapıya doğru ilerlemeye başladı.
"O orospunun yanına gidiyorsun değil mi?" Dedi hiddetle.
"Cevap ver bana!" Diyerek arkasından ilerledi.
"Agah nereye yapamazsın! Alo sana diyorum bana bak! Bırakamazsın bizi. Beni dinlemek zorundasın!" Diyordu annem yalvarırcasına ama babam dinlemiyordu.
Suçlayan bakışları bir yana bırakıp. "Ben baba olmak için çok gencim." Dediğinde ise ben konuştum.
"Baba! Gitme ne olur. Bırakma beni." Dedim bana baktı , durdu bir süre sonra evden çıktı . Annem delirmişti eşyaları kırıyordu döküyordu. Babam camın önüne geçti ve "Geleceğim kızım tamam mı babacım? Kendine çok iyi bak Heves." Dedi, gitti. Annem bağırarak bana sesleniyordu. Hemen odama geçtim yorganın altına girdim. Sanki bana zarar veremeyecekmiş gibi, yorgan koruyacakmış gibi çaresizce yorganıma sığındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Tarifi
Roman pour Adolescents"İyi misin? Önüne niye bakmıyorsun, az kalsın zeytin ezmesi gibi ezilecektin." "Teşekkür ederim çok çok teşekkür ederim." Dedim mahcup bir ses tonuyla. "Sorun değil de. sen iyi değilsin." "İyim gerçekten." "Değilsin gerçekten." Dedi net bir ses tonu...