Selin'in ağzından:
Bugün Mehmet ile yine kavga etmiştim. Günü birlik bu ettiğimiz kavgalar artık beni hem ruhi hemde bünyevi anlamda yoruyordu ve kaldıracak gücüm yoktu. Tartışmayı uzatmamak adına telefonu onun yüzüne kapattım ve uçak moduna aldım.
Oysa bundan tam dört yıl önce ilişkimiz ne kadar da güzeldi...
İlişkinin ilk ayları,hani şu cicim bicim dedikleri aylar bizim için de bir istisna değildi. Romantikliğin zirvesindeydik,gözümüz aşkla boyanmış hiç bir kusurumuzu göremiyorduk. Benim için o Dünya'nın en iyi adamıydı ve bende en şanslı kızı.Fakat zamanla gözümdeki o perde aralandı ve onun o kadar da mükemmel birisi olmadığını anlamam uzun sürmedi. Bugün, her gün ettiğimiz kavgaların aynısıydı. "Neden yazdığım an bu telefona bakmıyorsun? Hayatında başkası mı var?" Her gün duyduğum bu cümleden o kadar gına gelmişti ki artık kendimi açıklayacak durumda değildim ve kaçmayı seçtim.
Açıktan okuyordum çünkü okul ortamı maalesef ders dinlemeye ve de çalışmaya uygun değildi. Öğretmenin sesi zar zor duyulurken bir yandan öğrencilerin şaklabanlığı yüzünden bir gün dayanamayıp patlamış ve çığlıklar eşliğinde içimde biriken herşeyi dökmüştüm. Maalesef bu olay bizim okul için düşündürücü olmadı ve bana disiplin cezası verilerek,okuldan uzaklaştırılmam sağlandı. Bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Bu yüzden açık öğretime geçmiştim. Açığa geçmem ile beş parmağımı geçmeyen arkadaş sayımı da kaybetmem bir olmuştu. Kimse, sabah akşam evde oturan birisi ile görüşmek istemiyordu çünkü anlayamadığım bu yeni neslime göre ben artık bir "ev hanımı" olmuştum.
Bu durum sadece tek bir kişinin işine yaramıştı o da sevgilim Mehmet'in. Hiç bir erkek ile iletişim kuramayaca,kimse ile bakışamayacaktım onun sözlerine göre. Böylece çok düzgün biri olacakmışım.
Sosyal medya sevip çok sık kullanan birisi değildim,sadece önemli şeyleri öğrenmem için 13 kişi ile takipleştiğim bir Instagram hesabım vardı ve onda da anonim takılıp ne bir resim paylaşırdım ne de bir story.
Mehmet çok kıskanç birisiydi,hemde fazlasıyla. Bazen nasıl olur da hep evde oturan birisini kıskandığını merak ederdim. Güzelliğim göreceliydi. Kimilerine göre çok güzelken kimisine göre sıradan bir tipim vardı fakat önemli olan benim kendimi nasıl gördüğümdü ve ben halime şükür ediyordum.
Doğal kestane saçlarımı görmeyeli çok olmuştu,her 2-3 ayda bir saçlarımı farklı bir renge boyatırdım bu sebeple de artık kendi saç rengim bozulmuş,her ay boyamaya mecbur olmuştum.
Gözlerim açık kahveydi ve küçük bir burnum vardı. Boyum normalin biraz üstündeydi,1.66'ydım ki Türkiye yüzdesine bakılırsa bir tık uzun sayılırdım. Klasik,sıradan bir görünüşüm vardı aslında ama yüzümde gözlerimin,burnumun, dudaklarımın duruşu çok orantılıydı bu da güzel gözükmemi sağlıyordu.
Dış görünüşüm iyidi fakat bir tek şey dışında. Koyu göz halkalarım. Kendimi bildim bileli demir eksikliğim vardı ve hiç bir zaman toparlanamamıştım. Uykusuzluğumu da hesaba katarsak koyu siyah göz halkalarına sahiptim ve bu da özgüvenimi çok düşürüyordu. Ailemin alay etmesi yetmezmiş gibi birde Mehmet sık sık beni iğneleyince istesem de onları sevemiyor ve kabullenemiyordum.
Düşüncelerimden sıyrılıp yatağımdan kalktım ve mutfağa doğru ilerledim. Annem her zamanki gibi lavabonun yanında durmuş bulaşıklar ile uğraşıyordu.
"Selin,Mehmet aradı bana. Tartıştınız mı yine ne oldu kızım? Bir şeyler dedi ulaşamıyorum edemiyorum diye bende uyuduğunu söyledim"
"Bir şey yok anne,her zamanki tripleri işte. İyi demişsin belki sabaha kadar kafası yerine gelir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mesaj Uzağındayım
Teen Fictionsevgilisinden yeni ayrılan Emre ani bir öfke ile sevgilisinin numarasını silmiştir ve pişman olsa da ona hiç bir şekilde ulaşamaz. Ardından geçen haftalar sonrası rüyasında bir telefon numarası görür ve birden bu numaranın sevgilisinin numarası oldu...