İtaat Et Kurtul

155 13 2
                                    

İslam adına atılan

her adımın arkasında,Resul-i Ekrem

(sallallahu aleyhi ve selem)

vardır...

***

1993 yılının hasat zamanıydı. Yozgat'ta ekinler biçiliyor çiftçinin yüzü gülüyordu. O sene ayrı bir bereket vardı topraklarda, ekinler dolup taşmıştı.

Gönüllerinin bereketini yıllar evvel yaşatma sevincinde bulmuş kullarda o bolluk zamanını değerlendirmenin derdindeydi.

Bu yaşatmak için yaşayan kullar arasında birisi vardı. Ahmet Bey... Yozgat'ta kendisini talebelere adamış fedakar ruhlara yön veren bir babayiğitti. Mehmet Bey'le öğrenci işlerinde dur durak bilmeden çalışırlardı.

İkisinin sene içinde en yorulduğu ve hakkın verdiğiyle en fazla yoğrulduğu zamanlardı işte bu zamanlar. Ahmet Bey, Mehmet Bey'den Köse Yusuflu köye gidip öğrenciler için durumu müsait olanlardan buğday istemelerini rica etti. Ahmet Bey o gün mutlaka yapılması gereken bazı işler nedeniyle gidemeyecekti.

O köyden toplanan buğdaylar bir değirmene veriliyor orada una dönüştürülüyordu. Bu unlarlada öğrencilerin bir yıllık ekmek ihtiyaçları karşılanıyordu. Mehmet Bey işlerinin yoğunluğu nedeniyle gitmek istememişti, ama Ahmet Bey git dediyse gidelim itaat edip kurtulalım dedi ve başka bir arkadaşı Mustafa Bey'le Köse Yusuflu köyünün yolunu tuttular. Dillerinde virdleri gönüllerinde hakkın davası köye vardılar. Köyde onları Kamil adında genç bir çocuk karşıladı onları. Ellerindeki teneke ve çuvallarla yürüdüler, buğday isteyecek oldukları kapılara...

Anadolu'nun bütün köyleri gibi bu köyde oldukça cömertti. Herkesten gönlünden kopanı Allah rızası için veriyordu onlara.

Kamil köydeki bir teyzeden bahsetmişti onlara, geçen yıl ekinleri yanan bir teyzenin olduğundan. Onu mahcup etmemek için gitmeyelim kapısına dedi onlara.

İşte Kamil'in bahsettiği bu teyze onlar köye adımlarını attığı andan buyana onları takip ediyordu. Teyzenin gözleri onların üzerindeydi. Nereye gitseler gölgeleri gibi arkalarında dolanıyordu, onların haberi yoktu tabii bundan.

Akşam olup güneş yavaş yavaş kaybolurken gökyüzünden misafirlerin kendi evlerine gelmeyeceklerini anladı. Çaresizlikle arkalarından seslendi onlara. "Evladım! Evladım, bakar mısınız?"

Mehmet Bey ve Mustafa Bey sesin geldiği yöne döndüler. Karşılarında hayatın zorluklarıyla yıpranmış yaşlılık çizgileri yer yer yüzünde gözüken bir Anadolu kadını gördüler. Onlara sesleniyordu...

"Buyurun teyzeciğim," dedi Mehmet Bey, teyzeye.

Teyze kırgın bir ses tonuyla "Evladım, bütün evlere gittiniz de benim evime neden gelmediniz?" diye sordu onlara. Üzüntüsü yüzünde okunuyordu teyzenin.

Mehmet Bey, Kamil'i işaret ederek "Teyzeciğim, Kamil, buralı biliyorsun. O bize sizin ekinlerinizin yandığını, sizi mahçup etmemiz için evinize gitmemizi söyledi," dedi.

"Evladım olsun, sizin her kapıya uğramanız gerekmez miydi? Eli boş olanın duası vardır. Bakın bakın geleceğinizi bildiğim için ben sizi bekliyordum," dedi teyze onlara bakarak.

Teyze sizi bekliyorum deyince Mehmet Bey ve Mustafa Bey şaşırmıştı. Geleceğimizi nereden bilecekti ki diye düşündüler. Buraya geleceklerini bilen tek kişi Kamil'di. O da son anda öğrenmişti.

Mehmet Bey "Teyze neden bizi bekliyordun?" diye sordu şaşkınlıkla. Teyzenin vereceği cevabı merak ediyordu.

"Evladım gece rüyama efendimiz Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) geldiler ve bana yarın buraya buğday toplayacak arkadaşlar gelecek, onlar geldiğinde sen de yardımcı ol onlara buyurdular. Bende heyecanla uyandım yolunuzu gözlemeye başladım. Ama bana uğramadan gideceğinizi anlayınca sizi çağırmak zorunda kaldım."

Yan yana teyzeyi dinlemekte olan Mehmet Bey, Mustafa Bey ve Kamil gözyaşları içinde kalmıştı. Efendiler efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) kendilerine yardımcı olmuştu, kendilerinden bahsetmişti ne büyük bir şerefti bu onlar için. İçlerine dolan o manevi mutlulukla gözyaşları süzülüyordu yanaklarından.

Teyze onlardan beklemelerini isteyerek evine gitti ve geldi. Elinde bir para vardı, o zamanın en düşük değerindeki kağıt parasıydı teyzenin elinde tuttuğu para. Teyze parayı Mehmey Bey'e uzattı. Mehmet Bey teyzenin uzattığı parayı elleri titreyerek aldı.

Yardımın en büyüğünü o teyze yapmıştı onlara. Uzattığı o para değildi ama bu büyük yardım, canlarına can katıcak özlerine öz olacak rüyasını anlatmakla yardım etmişti olara. Hizmet ehlinin aşkı ve şevki her daim taze tutulmalıydı.

Köse Yusuflu'dan çıkarken hava kararmıştı, ama mukaddes yolcuların gönülleri çoktan aydınlanmıştı.

Mehmet Bey kendisinden yaşça büyük Ahmet Bey'in sözüne itaat ettiği için seviniyordu. İçimize hizmet etme aşkını verene binlerce şükür olsun diye geçirdi içinden ve şu sözler döküldü dudaklarından gözyaşları eşliğinde.

"Çıkılan yol varılacak menzile göre güzeldir. Biz muhtaçlara yardım için çıktığımız yolda en güzel yardımları görüyoruz. İtaat etsek... Bir de itaat etsek bir derdimiz kalmayacaktı."

Yaşatmak İçin YaşayanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin