Kan ne zaman dururdu. Yara kabuk bağladığında mı yoksa ruh huzura kavuştuğunda mı ?
Ben yarası hiç kapanmayan ruhu huzura kavuşmayan öylesine biri ... Hiç canım yanmamış yaram kanamamış gibi odamda eski, kargaşadan dolayı yıpranmış. Rutubet yüzünden sararmış eski fotoğraflara bakıyor aynı zamanda hızlanan kalbimi durdurmak için göğsümü parçalamak istercesine sıkıyordum.
Keşke diyordu içimdeki ses keşke hiç yaşanmasaydı bunlar. Beni en büyük keşkem buydu.
Zamanı geri almak yeniden yaşamak mümkün müydü acaba? Yeniden başlamak hayata. Zamanı durdurmak istercesine bakıyordu bana karşımdaki sadece bir kağıttan ibaret olan yüz.
O yüzün yanındaki diğer üç sabit yüz ise o yüze minnettar ve mutlu bir ifadeyle bakıyordu. Kalbim parçalandı.
"İlkim kalk müdür çağırıyor." Kapımı çalmaya lüzum etmemişti bile . Bakışlarımı fotoğraftan kaldırıp yavaş hareketlerle kapıya çevirdim yüzümü. Karşımdaki görevliye yorgun gözlerle baktım. Burada zaten özel hayat diye bir şey kalmamıştı. Kimsenin kimseye saygı duyduğu da yoktu.
Kalbimin üzerindeki elim yavaşça aşağıya düştü. Kalbim yavaşladı yüzüm sabit, durgun bir hal aldı.
Görevli beni beklerken ben ise onu incelemeye koyuldum. Siyah saçlarının arasından taşan beyaz saçları yıpranmıştı. Kahveye çalan gözleri ise yorgun. Buruş buruş elleri titriyordu. Burada uzun süredir çalıştığı belliydi. Hayattan bıkmış bir ifadesi vardı. Kirli kıyafetleri ise buradan nasibini almıştı.
"Ne o gene mi saydıracak" küçük bir kahkaha patlattım. Yüzümdeki maske ise bana hiç yakışmamıştı. O sırada kısık ve yorgun gözleri bana uzatma der gibi bakıyordu. Benden bıkmış gibiydi.
Hamlanmış bacaklarımı yatağımdan nazikçe kaldırdım ve küçük adımlarla odadan çıktım . Görevli ise beni takip ediyordu. Büyük koridorda hızlanmam gerekti. Nem kokusu burnumu yakıyor yüzümü buruşturmama neden oluyordu. Burada çok ses vardı. İnsan kulaklarını kapatmak istiyordu. Kapatmak ve bunca acıyı duymamak.
Geniş koridor yüzlerce insanın sığabileceği genişlikteydi. Kirli duvarlar insanın üstüne üstüne geliyor nefes alamıyordu. Beyazlığını yitirmiş duvarın üzerindeki mavi mermer şeritler ise ortama ayrı bir hava katıyordu. Nem kokusu ise sanki bu koridorla bütünleşmiş üzerine sinmişti. Küçük pencereler ise güneş ışığını içine alamıyor bu yüzden etrafı aydınlatamıyordu. Benim Beyaz mermer tabanlar adım attıkça ses çıkartıyor beni rahatsız etmeye yetiyordu.
Çok ses vardı hem de çok. Sadece kalbimin çığlıkları duyulmalıydı. Sadece benim benim kalbimdeki kor ateş etrafı ısıtmalıydı. Bendeki acıyı herkese duyurmak çığlık atmak istiyordum fakat bazen insanın elinden sadece beklemek geliyordu.
Beni görmelerini istiyor bunu bekliyordum ama bazen bakmak yetmiyor görmek gerekiyordu ve insanlar sadece bakmakla yetiniyordu.
Kahkaha atanlar, arasında konuşanlar, kavga edenler ... Burada her türlü insan bulunurdu ama hepimizin içinde aynı acı ve aynı kanayan bir kalp tıpkı benim tüm ailemi öldürdüğüm günkü gibi ...
,,,
Selllaamaaaammm
Farkındayım biraz değil çok hızlı bir giriş oldu ama sizi sıkmak ve bunalmak istemedim. İstek ve önerilerinin yazarsanız bana çok yardımcı olursunuz.
Bölümü nasıl buldunuz?
Sizce kurgu nerede geçecek?
tahminlerini buraya yazın
BYYYYYYYYYYYYYYYY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ BİR YER
Fiksi Remajakarşımdaki kişinin dudakları tembelce kıvrıldı. Elini yumruk haline getirdi. Kanlar akmaya başladı. Çok fazla kan vardı. Yanağımdan bir damla yaş aktı. 3 ... 2... 1... Oyun bitmedi asıl şimdi başlıyor. Yerdeki ayna kırıklarını yerde bıraktım . Kapıy...