Bölüm 4

102 7 7
                                    

Merhaba arkadaşlaaar ! Öncelikle çok uzatmayacağım. Okunma sayısının artışı beni çok mutlu etti. Okuyan herkesin gözlerine sağlık. Hepinizi çok seviyorum. Fakat hikayemi nasıl bulduğunuzu ve sizin fikirlerinizi çok merak ediyorum. Bu yüzden düşüncelerinizi belli ederseniz beni daha da mutlu etmiş olursunuz. Keyifli okumalaaaar :* :* Bu arada herkese oruç konusunda sabırlar diliyorum , işimiz kolay değil -_•

"Ben de fazla tepki gösterdim. Pardon."

Kağıdı katlamadan önüne ittim. İlk gördüğüm Can'la bu Can'ın arasında dağlar kadar fark vardı. Belki o da benim gibi pazartesi sendromu yaşıyordu.

İç sesim

"Sen böyle devam et Eylül. Aferin sana !"

Ben

"Sen sus be !"

Galiba yüksek sesle söyledim ki hocanın, sınıftakilerin ve Can'ın gözleri beni buldu.

Sessizliğimi koruduğumda herkes yine eski haline büründü. Ah iç sesim ah...

Başımı sıraya koyup burdan ışınlanmayı diledim. Ama olmayınca olmuyor ne yaparsın. Kolum dürtülünce yavaşça kafamı sağa çevirdim. Can bir şeyler söylüyordu ama anlamadım. Sessizce

"Anlamadım." dedim.

Bu sefer yanıma sokulup "Ne oldu ?" dedi.

Hey bu kadar yakınlık fazla ! Dışardan hoş görünmüyoruz.

Kafamı kaldırıp arkama yaslandım. Yeni tanıştığım biriyle bu kadar yakın olmam doğru değildi... O da kafasını kaldırıp önüne döndü. Sanırım bu ani tepkimi beklemiyordu.

Tahtaya son yazılanları defterime geçirmeye başladım. Bu ders ne zaman bitecek Allah'ım. Gözlerimi tahtadan ayırıp , sıranın altında titreyen telefonuma çevirdim. Elime alıp kimin aradığına baktım. Anıl mı ???

Kırmızı yere basıp , tuş kilidini girdikten sonra mesajlar kısmına tıkladım.

"Kanka neden aradın?"

Gayet de kısa ve öz bir mesaj olmuştu bence. Mesajı Anıl'a gönderdikten sonra arkamı dönüp orta sıranın en arkasında oturan Anıl'a baktım.

Anıl...Koskoca 12 yılım. Her şeyimi bilen şahıs... Hani biri vardır. Sevgili desen değil kanka desen değil. İkisinin arasındaki ufak çizginin üstünde duran biricik dostum...

Tüm bunları düşünürken mesaj geldiğini fark ettim.

"Telefona bak diye aradım. Lan yanındaki sana niye o kadar yakın ? Teneffüste bi tanışalım onla ! Delirtme beni , ne bulursan koy araya !"

Ah! Şunu söylemeyi unuttum. O benim dostum , bana yaklaşan erkeklerin düşmanı. O kıskanç adam. O KısMan!

"Anıl bir şey yok sakin ol. Ne oldu dedi sadece. "

Hocaya çaktırmamak için arada tahtaya bakmayı ihmal etmiyordum. Telefonu bacağımın üstüne koyup yeni yazılanları defterime geçirdim. Bu hoca ne kadar da çok yazdırıyordu böyle. Huh!

Bacağım titreyince çaktırmadan telefonu elime aldım. İşim çok zor benim yaa...

"Nasıl sakin ol Eylül. Şimdiye kadar hayatımda görmediğim biri senin yanına oturuyor -hem de benden izinsiz!- , derste kağıtla birbirinize bir şeyler yazıyorsunuz ve çocuk senin dibine sokuluyor. Sence sakin olmam mantıklı mı ? Ayrıca korusana kendini kızım ! Teneffüste hepsini konuşacağız."

Bu mesajla Anıl'ın sinirden deliye döndüğünü hepimiz anlıyoruzdur...

Bu kadar kızacak ne olmuş olabilirdi ki dışarıdan bakılınca? Genelin dışında bir şekilde dersin bitmemesi için dua etmeye başladım.

Sevmek İster Misin ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin