attention ★ woosan

14

NAPTINIZ peki benim metin bölümlerini uzun tutucam deyip TUTMAMAM SAKA MI olur öyle olayı kaçmasın diye canım

hoş geldiniz bölüme geçiyoruz 👍🏻👍🏻

-

san
wooyoung

"Teşekkür ederim, bu davada yanımda olduğunuz için." Kafamı önemsiz şeklinde sallayıp müvekkilime döndüm. "Rica ederim, sonuçtan mutlu olduysanız ne mutlu bana." Kollarını açıp bana sarıldığında şaşırsam da ben de karşılık vermiştim.

"Umarım bu tarz davalarda görüşmeyiz, daha iyi davalarda yer almanızı  ve avukatlığımı yapmanızı umuyorum. Görüşmek üzere." Avukatlığını yapmak mı?

Kafamı sallayıp arkasını dönen müvekkilimin arkasından bir süre bakmıştım.

"Wooyoung?" Üzerime geçirdiğim ceketin önlerini düzeltip, çantamı omuzumdan geçirmiştim.

"Wooyoung." Aldığım nefesleri tutmaya çalışsam da bu pek mümkün olmuyor, feromonları beynimde duruyordu resmen.

"Beni dinlemeyecek misin?"

"Neyini dinleyeceğim?"

"Bence konuşabiliriz."

"Konuşacak herhangi bir konu yok o yüzden, güle güle."

Hala arkamdan geldiğini belirten adım sesleri ve feromonları yüzünden gerçekten sinirleniyordum.

"Bir dakika, sen dursana bir." Koluma elini attığında olduğum yerde durmamı sağlamış, önüme geçerek beni koklamaya başlamıştı. Gerçekten, burada mı yapmak zorundaydı?

"Sen, senin feromonlarına ne oldu?"

Omuzlarını silkip konuşmuştum. "Bir şey olmadı, yok işte." Kafasını olumsuz şekilde sallamış, dibime daha da çok girmişti. O kadar saçma ve utanç verici bir durumdaydık ki..

"Hayır, senin feromonların yok."

"Ben de onu diyorum, yok işte?"

Kafasını kaldırıp kaşlarını çatmıştı. "Ben gitmeden yani ayrılmadan önce vardı. Wooyoung, sakın bana beta oldum deme." Omuzlarımı silkmiştim, tekrar.

"Demem. Ayrıca beni bırakırsan çok mutlu olacağım, gitmem gereken bir yer var."

"Nereye? Sen, hayır bırakmam seni. Açıkla nasıl oldu bu?"

Ciddi misin?

"İnan bunu konuşacak zamanım yok, bırakır mısın?"

"Zaman yarat o zaman Wooyoung, bana açıklama yapmak zorundasın."

"Sana hiçbir şey açıklamak zorunda değilim, San. Aynı bana yaptığın gibi." Kolumda olan elini ve boşta olan elini omuzlarıma çıkarttığında feromonları yüzünden hiçbir şeye odaklanamıyordum.

"Wooyoung, nasıl beta oldun?"

Gülüp, "İstedim oldum işte." demiştim. Gerçekten komik bir durumdaydı ve gülmeden edememiştim.

"İmkansız bu."

"Tıbbi şeyleri mi konuşacağız şu anda?"

Kafasını olumlu sallamıştı. "Doğru, hadi gidelim."

"Nereye?" Elimi tutan elini, benden ayırmış gitmesi için işaret etmiştim.

"Sen gidebilirsin ama ben gelmeyeceğim."