Bölüm 2- İnci Küpeli Lavernia

88 23 42
                                    

Uzun yıllar önce, çok uzak bir diyarda Lavernia adında bir kız yaşarmış. Annesi Lavernia'nın doğumunda kan kaybından ölmüş. Babası ile birlikte büyüyen Lavernia diğer kızlar gibi leydi olmaya, hanımefendi kıyafetleriyle entrika ve dedikodu peşinde koşmaya hevesli birisi değilmiş. O, bunun yerine rahat ve bol kıyafetler giyer; kasabanın demircisi olan babasına yardım edermiş. Bir kızın demirci çırağı olması başta garip karşılansa da, kasaba halkı onu zamanla benimsemiş. Hala kasabaya gelen yabancı ziyaretçiler bu kızın mesleğine şaşkınlıkla bakıyor olsa da, babasından öğrendiği ustalığı kusursuz şekilde uygulayan Lavernia, erkek demircilere taş çıkaracak ürünler dövüyormuş.

Lavernia'nın tav dövmekten kaslanmış kolları, giydiği kıyafetleri ve demir ocağının dumanından sık sık islenen alnı, onu diğer kızlardan farklı gösteren özellikleriymiş. Yalnız bir ayrıntı, annesinden kalan yegâne hatıra, inci küpeleri varmış ki kalanında bulunmayan dişiliğini bu küpelerde topluyormuş. Evlilik çağı geldiğinde birçok taliplisi çıkmış. Kasaba içinden, şehirden hatta başka ülkelerden İnci Küpeli Lavernia ile evlenmek isteyen erkekler çıkmış. Ancak gözü şehirdeki soylu konttan başkasını görmeyen Lavernia, tüm taliplerini teker teker reddetmiş. Kendisinden bir kez hançer satın alan bu kontun adı Henry imiş. Masmavi peleriniyle demirci dükkânına girdiği gün, Lavernia'nın nerdeyse dili tutulmuş! O gün yüreğinde tutuşan kıvılcım, zamanla katmerlenmiş ve kor bir ateşe dönüşmüş.

Onu son gördüğünden beri yemeden içmeden kesilen İnci Küpeli Lavernia, ne babasının 'Sen kasaba kızısın, o koskoca kont!' lafını duymuş, ne kasaba hanımlarının getirdiği koca adaylarını beğenmiş. Hasretten bitkin ve yorgun düşmüş, eskisi gibi demir dövemez olmuş. Kızının bu haline dayanamayan babası, çok geçmeden hastalanıp bu dünyadan göçmüş gitmiş. Lavernia demirci dükkânında bir başına kalmış.

Bir akşam, her akşam gibi kimsesizliğine kızıp Tanrılara küfürler savurduğu bir akşam, bir müjde gelmiş. Kont Henry, bir haftaya tekrar kasabaya, alışverişe gelecekmiş. Bu haber kadına tekrar hayat vermiş. Toparlanmış ve demirci ocağının ateşini bir daha yakmış. Bir hafta boyunca, Henry'e sattığı hançeri, onun daha güzelini ve dövülebilecek en güzel silah ve zırhları dövmüş. Nihayet ziyaret günü geldiğinde ilk kez alnındaki isi silmiş. Bol ve biçimsiz demirci elbiselerini çıkartıp yerine annesinin dantelli elbiselerinden birini giymiş. Kasabadaki kızlar gibi gözlerini ve dudaklarını boyamış. Demirci dükkânına gidip en gösterişli ürünlerini ortaya sermiş ve son görüşünde iki yıl sonra bir daha kavuşma umuduyla kalbinin derindeki aşkı beklemeye başlamış.

Saraydan birinin ellerinde çiçekler ve hediyelerle demirci dükkânına geldiğini duyduğunda mutluluktan havaya uçmuş. Sokaktakilerin hareketlendiğini, birilerinin kapının önünde durduğunu görünce kalbi ham demirin dövülürken çıkardığı sesten daha sesli biçimde atmaya başlamış. Sonunda kapı açılmış ve içeriye saraylı erkek ve kadınlar girmiş. Lavernia, bu şehirli yüzlerin arasında hararetle aşkını arasa da bulamamış. Her geçen saniye endişesi artarken şehirli yüzlerden birisi; esmer, orta boylu, beyaz bir gömlek giyen temiz yüzlü bir beyefendi gülümseyerek kendisine yaklaşmış. Ellerindeki çiçekleri ve hediyeleri uzatırken çekinerek söze girmiş:

--Leydim, kasaba halkından acı kaybınızı öğrendik. Babanız için Bakire Tanrıça'dan en güzel bahçeleri diliyorum. Geçmiş olsun. Benim adım Röşavn. Kont Henry'nin yaveriyim. Utangaçlığımı mazur görün, iki yıl önce Kont'umla hançer alışverişi yaptığımız günden beri size sersefil şekilde vurgunum. Size ulaşmak, aşkımı haykırmak istedim. Ancak dört bir yandaki taliplerinizi reddettiğinizi duydum. Belki bir aşığı vardır dedim ve söyleyemedim. Ne yemek yedim, ne festivallerde eğlendim, ne savaş şarkıları söyledim. Kont'um derdimi anladı. Sizden aldığı hançeri bana hediye etti.

Koldoff İlk Destan - Diyarın AslanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin