Angst
Yan shipler: Yok
İyi okumalarrr
~~~
Silahı sıkıca kavrayıp tam karşımda duran adamın kafasına hizaladım, yaptıklarının bedelini ödeme zamanı çoktan gelmişti.
Adamın hayatı tek bir kurşuna bağlıydı şu anda. O kurşunun kafasını delip geçmesini istemek ise bana bağlı...
"Lütfen! Yalvarırım öldürme beni Jisung! Çok..çok özür dilerim lütfen yapma bunu bana!!"
"Herşey için çok geç Chan...elveda."
Hiç düşünmeden tetiği çekip adamı tam kafasının ortasından vurdum. Herşey onun suçuydu ve ölümü çoktan hak etmişti.
"Jisung!?"
Elimdeki silahı yere fırlatıp arkamı döndüm. Gelen Minho'ydu. Panikle bana doğru yaklaşmasından bir terslik olduğunu anlamıştım.
"Minho? Bir sorun mu var!?"
"Hyunjin ve ekibi geliyor! Gitmemiz lazım!!"
"Şaka mı yapıyorsun!? Siktir!! Arka kapıdan hızlıca çıkalım!"
Sırt çantamı kaptığım gibi arka kapıya doğru koşmaya başladım. Minho'da cesedin olduğu odanın kapısını kilitleyip hızlıca arkamdan ilerledi. Hyunjin ve ekibinin bizi bulmuş olması korkunç bir şeydi. Onlardan kurtulma olasılığımız oldukça düşüktü ve bu durum beni çoktan korkutmaya başlamıştı.
Hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettik. Arabaya bindiğimiz gibi anahtarı kontağa takıp çalıştırdım ve park alanından çıkıp çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Minho gerginlikten elleri ile oynuyor ve devamlı "Bittik biz..yakalayacaklar bizi.." tarzı şeyler sayıklıyordu.
"Minho sakin ol lütfen! Yakalanma-"
Bir anda önümüze kıran siyah mercedes ile ani bir fren yaptım.
Her ne kadar fren yapsamda önümüzdeki güzelim mercedese sağlam bir şekilde girmiştik. Korkudan göğsümün sıkıştığını hissedebiliyordum. Başımı geriye yaslayıp derin nefesler alıp vermeye başladım.
İşte şimdi gerçekten bitmiştik..
Mercedesten inen ve elindeki silahlarla bize doğru gelmeye başlayan Hyunjin ve ekibi ile çaresizce Minho'ya doğru döndüm.
Başını geriye yaslamıştı, gözleri kapalıydı ve burnundan kan geliyordu. Hemde ciddi derecede fazla..
Yapacak hiç birşeyim kalmamıştı ve çaresiz ölümü bekliyordum.. Hyunjin'in ellerinden gelecek olan o ölümü...
Hyunjin elindeki silah ile arabamın camına sertçe geçirdiğinde paramparça olan camlar yüzüme gelmesin diye kollarımla kendimi siper ettim.
Hyunjin elini kırılan camdan içeriye atarak arabanın kildini açtı ve elini çekti. Hemen ardından elini kapı kulbuna yerleştirip sertçe açtı ve beni kolumdan tuttuğu gibi dışarıya çekti.
Ben derin derin nefesler almaya devam ederken Minho'yu da arabadan çıkardılar ve bizi az önce çıktığımız binaya doğru sürüklediler.
Haha! O sonunu getirdiğim piç ile aynı binada ölecek olmak çok boktan bir düşünceydi.
Odalardan birine geldiğimizde Hyunjin beni yere fırlatıp yüzüme doğru eğildi ve o alaycı gülüşü ile bakmaya başladı.
Benim ise şu anda aklında olan tek şey Minho'ydu. Onu nereye götürmüşlerdi?? Minho'nun kılına bile zarar gelse kıyameti koparırdım. Küçüklüğümden beri bana abilik yapıyor olması onu benim için ayrı bir değerli kılıyordu. Herşeyimdi o benim..tek ailem.
"Ah Jisung..aptal mısın gerçekten? Önünde sonunda yakalanacağını hiç mi tahmin edemedin?"
"Edebildim Hyunjin. Yakalanacağımı zaten biliyordum ama bugün olacağını bilmiyordum."
"Yazık olmuş...Chan'i öldürdün mü?"
"Evet."
Kararlı ses tonum ile konuşurken Hyunjin yüzüme daha da çok yaklaşıp konuşmaya devam etti.
"Neden Jisung?"
"Nedenini iyi biliyorsun Hyunjin. O herif annemi öldürdü!! Yaptıklarının cezasını elbet bir gün ödeyecekti ve o gün bugündü işte! ŞU SİKTİĞİMİN CHAN'İNE NEDEN BU KADAR ÇOK DEĞER VERİYORSUN ANLAYAMIYORUM AMA O PİÇ DAHA KÖTÜLERİN DE HAK EDİYORDU!!"
"Sakin olmalısın. Ayrıca..kıskandın mı sen beni?"
"Kıskandım evet!! Mutlu musun? Duymak istediğin buydu değil mi?? Evet Hyunjin sana deliler gibi aşığım ve seni çok kıskanıyorum. Şimdi tam sırası, öldüreceksen öldür beni. Hadi yap..durma!!"
Hyunjin'in yüzündeki alaylı sırıtış büyürken iyice yaklaştı yüzüme. Burunlarımız birbirine temas ederken cebinden çıkardığı silahı kalbimin hizasına getirdi.
Kızaran yanaklarım ve vücudumu saran adrenalin ile dudaklarımı ısırdım ve gözlerimi sıkıca yumdum.
"Hadi Hyunjin..bekleme öldür beni. O çok sevdiğin Chan'ciğinin yanına uğurla beni hadi.."
Hyunjin burnunu burnuma sürterken dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
"Chan haksızdı Jisung evet ama bu onu öldürebileceğin anlamına gelmiyordu. O benim abim gibiydi. Seni seviyorum...ama onu daha çok seviyorum."
Dudaklarımda hissettiğim baskı ile şokla gözlerimi açtım.
Hyunjin dudaklarını dudaklarımın üzerinde bekletiyordu fakat kalbime dayadığı silahı hâlâ çekmemişti.
Vücudumu saran o mükemmel his ile gözlerimi kapattım. Hyunjin dudaklarını hafif hafif oynatmaya başlarken bende karşılık verdim. Bu his...tarif edilemezdi. Sevdiğim adam dudaklarımı hırsla öperken hissetiğim o yoğun duygular ile kendimden geçmeye başladım.
Ellerimi Hyunjin'in yakasına getirip kendime daha da çok bastırdım. Dilimi ağzının içine yollarken ellerimi de ara ara kollarında gezdiriyordum.
Hyunjin dudaklarını ayırıp ateşli öpücüğümüze son verirken alnını alnıma yasladı ve kalbime tuttuğu silahın tetiğini çekti.
Ben ne yaptığına anlam veremezken korkuyla gözlerimi açtım ve şimdiden dolmaya başlayan irislerimi irislerinde sabitledim.
"Merak etme...Minho'ya çok iyi bakacağız. Seni seviyorum Jisung. Elveda.."
Duyduğum tek el silah sesi ve gözlerimin kararışı...gerisi yok..
✨✨✨
Off agaaa ağlarım ben buna bu arada :')
Bölüm diğer bölümlere göre kısa oldu çünkü daha fazla nasıl uzatacağımı bilemedim.
Yorum yapıp oy verenlere kocaman kalpler 💓😻💖
Sonraki bölüm Seungin olacak <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skz ~Oneshots
FanfictionKarışık shiplerden oneshotlar ~Stray Kids shipleri içerir. ~Smut içeren bölümler de vardır, başına uyarı koyuyorum. Smut içerikli bölümlerin üstünde 🔥 işareti bulunuyor. ~Angst olan bölümler de içerir, başına uyarı koyuyorum. #oneshots🥇 #gaycouple...