20

70 14 6
                                    

Felix, Minho'ya babalarının ölümünü konuşmak için yaklaşır. Ancak, konuşma beklenmedik bir şekilde derin ve karanlık bir dönüş alır.

Felix, içinde biriken acıyı ve öfkeyi tutkulu bir şekilde ifade eder. "Minho, babamızın ölümü hakkında konuşmalıyız. Ama bilmelisin ki, babamızın ölümü asla unutulmayacak bir trajedi. Ve bir gerçeği kabullenmeliyiz."

Minho, derin bir soluk alır ve gözlerinde hüzün belirir. "Evet, Felix, babamızın ölümüyle ilgili gerçekleri kabul etme zamanı geldi. Ama sana bir şey itiraf etmeliyim. Babamızı ben öldürdüm."

Felix, Minho'nun sözleri karşısında şok olur ve geri adım atar. "Ne? Sen mi? Nasıl böyle bir şey yapabilirdin?"

Minho, başını önüne eğer ve sessizce konuşmaya devam eder. "Felix, babamız tam bir piçti. O, küçük kardeşlerimizi öldürdü. Onları korumam gerektiğini düşündüm ve elimi kana buladım."

Felix, Minho'nun itirafına karşı duygusal bir çalkantı yaşar. Kardeşinin yaptıklarını kabullenmek zor olsa da, Minho'nun karşısında durur ve ona destek olur. İkisi de geçmişteki acıları ve trajediyi birlikte paylaşırken, birbirlerine olan bağları daha da güçlenir.

Felix, Minho'nun itirafıyla derin bir şok yaşar ve gözleri dolu dolu ağlayarak odadan çıkar. Koridor boyunca hızlı adımlarla ilerlerken, duygusal bir karmaşa içindedir. Odadan çıkarken, tam da karşısına Hyunjin çıkar.

Hyunjin, Felix'in göz yaşlarını fark eder ve hızla yanına yaklaşır. "Felix, ne oldu? Neden böyle ağlıyorsun?" diye endişeyle sorar.

Felix, Hyunjin'e bakar ve derin bir soluk alır. "Hyunjin, Minho... Minho babamızı öldürdüğünü itiraf etti. Ve daha da kötüsü, babamızın küçük kardeşlerimizi öldürdüğünü söyledi," derken sesi titrer.

Hyunjin, şaşkınlık ve endişeyle Felix'in yanına yaklaşır ve ona destek olur. Onu sıkıca sarar ve teselli etmeye çalışır. "Felix, bu inanılmaz zor bir durum. Seninle birlikte olacağım, yanında olacağım. Bu zorluğu birlikte aşacağız," derken Hyunjin, Felix'in acısını hafifletmeye çalışır.

Felix, Hyunjin'in sıcaklığını hissederken biraz daha kendine gelir ve onun desteğiyle sakinleşir. İkisi birlikte, yaşanan bu zorlu anın üstesinden gelmek için birbirlerine sarılır ve birlikte ilerlemeye karar verirler.

Hyunjin, Felix'i odasına götürür ve ona rahatlaması için biraz zaman tanır. Felix'in yatağa uzanmasına yardım eder ve sessizce odadan çıkar. Odaya girerken Han, odanın girişinde belirir.

Han, Hyunjin'in odasına girerken Felix'in gözyaşlarını fark eder ve hızla endişelenir. "Hyunjin, ne oldu? Felix'i ağlatıyorsun? Ona ne yaptın?" diye sert bir tonla sorar.

Hyunjin, şaşkınlıkla Han'a bakar ve telaşla açıklamaya çalışır. "Han, hayır, ben Felix'i ağlatmadım! Sadece ona destek olmaya çalıştım. Felix'in Minho'nun itirafından sonra çok zorlandığını gördüm ve sadece yanında olmaya çalıştım," der.

Han, hâlâ endişeli bir şekilde Hyunjin'e bakarken, sakinleşmeye başlar ve durumu anlamaya çalışır. "Öyleyse ne oldu? Felix neden ağlıyor?" diye sorar.

Hyunjin, derin bir nefes alır ve Felix'in Minho'nun itirafıyla ilgili duygusal olduğunu ve ona destek olmaya çalıştığını anlatır. Han, Hyunjin'in açıklamalarını dinledikten sonra derin bir nefes alır ve Felix'in yanına giderek ona destek olmaya karar verir. Birlikte, Felix'in yaşadığı zorlu süreci daha iyi anlamaya ve ona yardımcı olmaya çalışırlar.

.
.
.

Chan ve Seungmin, Jeongin ve Changbin'in arasına girdiklerinde, neşeli bir ortam oluşur ve birbirlerinin enerjisini yükseltirler.

Chan, gülerek Jeongin'e bakar ve şaka yapar: "Jeongin, Changbin'i nasıl bu kadar sabırlı yapıyorsun? Seninle yaşamak gerçekten zor olmalı!"

Jeongin, şaşkınlıkla Chan'e bakar ve gülerken, "Evet, Seungmin, seninle aynı fikirdeyim. Nasıl dayanıyorum bilmem gerek!" der.

Changbin, kahkahalar arasında konuşurken, "Ama benim sabrım sonsuz, değil mi Jeongin?" derken göz kırpar.

Seungmin, araya girerek şaka yapar: "Evet, Changbin'in sabrı gerçekten sınırsız gibi! Jeongin, sen şanslı adamsın!"

Chan, gülerek, "Evet, Jeongin, senin için gerçekten kıskançlık duyuyorum. Changbin gibi biriyle birlikte olmak gerçekten bir macera olmalı!" der.

Jeongin, herkesin neşeli atmosferine katılırken, "Evet, ama şanslıyım. Changbin'in sabrını test etmeyi seviyorum!" derken göz kırpar.

Birlikte, neşeli şakalar ve kahkahalar arasında, arkadaşlar arasındaki bağları güçlendirirler ve birlikte keyifli bir zaman geçirirler.

Bana bişey oldu ne değişik yazmaya başladım içtim galiba Aaaaa siz sevdiniz mi böyle mi yazayım hep yoksa smutan sonra eskisi gibi devam mı edeyim?

Denizlerin yasak aşkı / minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin