Han, Minho'nun girişiyle birlikte odanın havası daha da ağırlaştı. Minho'nun varlığı, Han'ın içinde derin bir çatışma yarattı. Minho'nun bebeğin babası olduğunu hatırlamak, Han'ın içindeki acıyı daha da arttırdı. Zamanla Minho'nun bu acı dolu gerçeğiyle yüzleşmek, Han için zorlu bir sürecin başlangıcı olmuştu.
Minho, Han'ın yanına sessizce yaklaştı ve ona derin bir bakış attı. Han'ın gözlerindeki hüznü ve acıyı görmek, Minho'nun içini burkuyordu. "Han, seninle konuşmak istiyorum. Senin için buradayım," dedi Minho, Han'a destek olmak için yanında olduğunu hissettirmeye çalışarak.
Han, Minho'nun samimi sözlerini duyduğunda, içindeki karmaşık duygularla başa çıkmak zorunda olduğunu hissetti. Minho'nun varlığı, hem geçmişi hem de yaşadıkları acıyı hatırlatıyordu. Ancak yine de Han, Minho'nun desteğine ihtiyacı olduğunu biliyordu.
Minho'nun yanında, Han kendini biraz daha güvende hissetti. Ancak içindeki çatışma ve acı, hala derinlerdeydi. Han, Minho'nun desteğiyle, kendi içindeki sorulara cevap bulmaya ve acısını kabullenmeye hazırdı, ancak bu süreçte Minho'nun da rolü ve sorumluluğu büyük olacaktı.
Han, Minho'nun varlığını hissettiğinde, içindeki acı ve karmaşık duygularla başa çıkmak zorunda olduğunu biliyordu. Minho'nun tekrar çocuk yapma teklifiyle karşılaşması, Han'ın duygusal dengeyi daha da zorlamıştı.
Minho'nun sözleriyle birlikte, Han'ın içindeki çelişkili duygular daha da yoğunlaştı. Bir yandan geçmişte yaşadığı acı ve kayıp, diğer yandan Minho'ya olan duyguları ve onunla geçirdiği anılar arasında gidip geliyordu.
Han, Minho'nun teklifine karşılık vermek için derin bir nefes aldı. Kalbinin derinliklerinde, Minho'ya olan duyguları ve geçmişte yaşadığı acı arasında sıkışıp kalmıştı. Minho'nun teklifiyle birlikte, kendi içsel çatışması daha da belirginleşti.
Han, Minho'ya karşı hissettiği duyguları anlamaya ve onunla olan ilişkisinin geleceği hakkında netleştirmeye ihtiyacı vardı. Minho'nun teklifiyle ilgili olarak, derin bir düşünce sürecine girmesi gerekiyordu. Bu süreçte, içsel olarak ne hissettiğini anlamak ve Minho'ya olan duygularını netleştirmek önemli olacaktı.
.
.
.Chan ve Seungmin gemide kahvaltı yapıyorlardı. Denizin sakin suları, geminin hafif sallantısıyla birleşerek huzurlu bir atmosfer oluşturuyordu. Kahvaltı salonu sessizdi ve gemide pek çok kişi yoktu. Chan ve Seungmin, kendi aralarında samimi bir sohbet ediyorlardı.
Chan, Seungmin'e geminin güvertesinde yürüyüş yapmayı önerdi. "Güneşin doğuşunu izlemek için güvertede bir yürüyüş yapalım mı?" diye sordu.
Seungmin, kahvaltı tabağına biraz reçel sürerken gülümsedi. "Evet, harika bir fikir. Denizin dalgalarını dinlemek ve sabahın taze havasını solumak harika olur," dedi.
Chan, kahvaltıdan sonra güverteye çıkmaya hazırlandı. "Dün gece yıldızları izlemek ne kadar keyifliydi değil mi? Denizin ortasında olmak gerçekten muhteşem bir deneyim," diye hatırlattı.
Seungmin, geminin güvertesine doğru yürürken, "Evet, kesinlikle unutulmaz bir anıydı. Doğanın büyüsünü yaşamak gerçekten benzersiz," diye ekledi.
Güvertede, ikisi de birlikte yürüyüş yaparken, geminin dalgalarla süzülmesinin huzur verici ritmi eşlik ediyordu. Birbirlerinin varlığının tadını çıkarırken, doğanın güzellikleriyle iç içe olmanın keyfini çıkarıyorlardı.
Tam Chan ve Seungmin güvertede romantik bir anı paylaşırken, Felix aniden araya girer. Felix'in ani varlığı, atmosferi bir anda değiştitir
Felix, şaşkınlıkla Chan ve Seungmin'e bakar ve espriyle seslenir: "Aaa, beni unutmayın, geminin en iyi manzaraları benimle olur!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizlerin yasak aşkı / minsung
Fanfictionkorsan minhonun yolu uzun zaman önce hem askı hem dusmanı Viking Han ile tekrar karşılaşır..... @vantesooplo hesabındaki povdan esinlenilmiştir