Chan, kollarında uyuyan Sevdiğine baktığında, Seungmin'in masumiyetiyle dolu yüzüne hayranlıkla bakıyordu. Onun huzurlu uyku haline bakarken, zamanın durduğunu hissediyordu. Sevgilisinin yüzünde gizli bir tebessüm belirdi ve kalbindeki sevgi, sonsuz bir sıcaklıkla doldu. Gözlerini kapatıp bu anın tadını çıkardı, çünkü bu an, her şeyden daha değerliydi.
Seungmin gözlerini açtığında, Chan'ın kendisine olan sevgisini gözlerinde parlak bir şekilde görebiliyordu. Chan'ın yanında olmanın, ona verdiği huzur ve güvenle dolu olduğunu hissediyordu. Seungmin, Chan'a nazikçe gülümsedi ve sessizce, "Seninle her anım değerli," dedi. Bu sözler, kalplerinin birbirine biraz daha yakınlaştığını hissettirdi ve birlikte geçirdikleri her anın daha da özel olduğunu fark ettiler.
Sonunda geçmişi geçmişte birakmislardi...
.
.
.Şimdi iki kardese bakalım
-Abi sende sevgili olmamızı istiyordun
-ilk günden sikil diye mi istiyordum
-Abi yapma böyle hem hyunjin senin en yakın arkadasin
Minho'nun yüzünde aniden bir hüzün belirdi. Felix'in sözleri, onun içinde derin bir acı uyandırdı. Kardeşinin bu sözleriyle gerçekle yüzleşmek zorundaydı. Bir an için sessiz kaldı ve sonra derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Benim istediğim, senin mutluluğundu, Felix. Belki ilk başta bunu anlamadın ama senin için en iyisini istiyordum. Hyunjin, benim için gerçekten çok önemli bir arkadaş ama senin mutluluğunun ondan daha öncelikli olduğunu düşünüyorum. Ancak, seninle sevgili olmamızı istememin arkasında Hyunjin'i incitmek gibi bir niyetim asla olmadı. Üzgünüm, seni yanlış anladığım için."
Minho'nun samimi sözleri, Felix'in içindeki karmaşık duyguları biraz hafifletti. Kardeşinin onun mutluluğunu düşündüğünü bilmek, Felix'e biraz rahatlık verdi. Ancak yine de Hyunjin'i incitmek istemiyordu. İçindeki çatışma devam ediyordu.
.
.
.Han, karnını okşarken içindeki acıyı hissediyordu. Bebeğinin ölümünü kabullenmek, onun için neredeyse imkansızdı. Minho'ya olan duyguları içinde bir fırtına gibi esiyordu. Nasıl olur da kendi bebeğini öldürecek kadar çılgına dönmüş biri olabilirdi Minho?
Minho'ya olan güveni, bir zamanlar paylaştıkları güzel anlar ve yaşadıkları her şeyi sorgulamaya itiyordu. Ancak şimdi, Minho'nun ne kadar değiştiğini ve nasıl bu noktaya geldiğini anlamak zordu. Han, bir yandan acısını yaşarken, diğer yandan da Minho'nun geçmişini sorguluyordu.
Artık Han için en önemli şey, bu acıyı kabullenmek ve ileriye bakmaktı. Minho'nun geçmişinde ne olursa olsun, şimdi yapması gereken kendi yaralarını iyileştirmek ve hayatına devam etmekti. Ancak Minho'nun neden bu kadar çılgına döndüğünü anlamak, Han'ın için hala bir muamma olarak duruyordu.
Han, karnını okşarken içindeki acıyı hissederken, odanın kapısı açıldı ve en yakın arkadaşı Jeongin içeri girdi. Jeongin'in sıcak gülümsemesi ve içten bakışları, Han'ın yüreğine bir nebze olsun huzur getirdi.
Jeongin, sessizce Han'ın yanına oturdu ve onun elini sımsıkı tutarak, "Han, bu acıyı yalnız başına taşımanı istemiyorum. Ben buradayım ve senin için her zaman burada olacağım," dedi. Han'ın gözlerindeki hüznü gören Jeongin, ona destek olmak için yanında olduğunu hissettirmeye çalışıyordu.
Han, Jeongin'in içtenliğine dokunulmuştu. Onun varlığı, acısını paylaşma ve kabullenme sürecinde ona büyük bir destek oluyordu. Jeongin'in güven veren sesi, Han'ın içindeki karanlık bulutları dağıtıyordu.
Jeongin'in yanında, Han kendini biraz daha güvende hissediyordu. Belki de bu acıyı birlikte paylaşmak, onları daha da yakınlaştıracaktı. Han, Jeongin'in desteğiyle, kendi içindeki güçlükle baş etmeye hazırdı.
Jeongin'in yanında otururken, odanın kapısı tekrar açıldı ve Jeongin'in sevgilisi Changbin içeri girdi. Changbin'in girişiyle birlikte odada bir huzur dalgası yayıldı. Han, Changbin'in içindeki samimi enerjiyi hissediyordu.
Changbin, sessizce Han'ın yanına yaklaştı ve onun omzuna hafifçe dokundu. "Han, bu zor zamanında seninle olmak istedim. Jeongin, senin için çok endişeleniyor ve ben de senin yanında olmak istedim," dedi.
Han, Changbin'in içtenliğine dokunulmuştu. Onun varlığı, içindeki karanlık duyguları bir nebze olsun hafifletiyordu. Changbin'in sıcaklığı, Han'ın yüreğine umut ve güç veriyordu.
Jeongin ve Changbin'in yanında, Han kendini biraz daha güvende hissediyordu. Onların desteğiyle, acısını paylaşmak ve kabullenmek daha da kolaylaşacaktı. Han, Jeongin ve Changbin'in yanında, içindeki gücü bulmaya hazırdı. Birlikte, bu zorlu sürecin üstesinden geleceklerdi.
Han, Jeongin ve Changbin'in samimi desteğine rağmen, içsel bir çözüm bulmak için yalnız kalmak istediğini ifade etti. Odadan ayrılmak istediğini belirtti ve arkadaşlarına içtenlikle teşekkür etti. Jeongin ve Changbin, Han'ın isteğine saygı duyarak ona zaman ve alan vermek için odadan sessizce çıktılar.
Han, yalnız kaldığında, duygularını daha derinlemesine hissetmek ve içsel olarak dönüşüm geçirmek için bir fırsat buldu. Kendi iç sesini dinlemek ve duygularını anlamak için sessizlikte zaman geçirmek istiyordu. Bu süreçte, kendi acısını ve kaybını kabullenmeye ve bu duygularla başa çıkmaya çalışacaktı.
Jeongin ve Changbin'in desteğini hissetmek, ona güç vermiş olsa da bazen insanın kendi iç dünyasıyla baş başa kalmaya ihtiyacı olabilir. Han, kendi duygularını anlamak ve kabul etmek için bu yalnız zamanı değerli buluyordu.
Arkadaşlar nasıl olmuş farklı bir tarz denedim neyse yarın bölüm yok anam yüzünden kusura bakmayın sizi seviyorum bb 😘
![](https://img.wattpad.com/cover/361437657-288-k408043.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizlerin yasak aşkı / minsung
Fanfickorsan minhonun yolu uzun zaman önce hem askı hem dusmanı Viking Han ile tekrar karşılaşır..... @vantesooplo hesabındaki povdan esinlenilmiştir