25

70 11 18
                                    

   

    bir patlama sesi duyuldu. Odalarının duvarları sarsıldı ve duman hızla yayıldı. Han ve Minho hemen birbirlerine sarılarak korunmaya çalıştılar.

Kapı açıldı ve dumanın ardından vikinler belirdi. Han ve Minho şaşkınlıkla onlara bakarken, Vikinglerin lideri sert bir ses tonuyla konuştu: "Han, seni bulduk. Kaçamazsın."

Han ve Minho'nun gözleri korkuyla dolarken, Minho hemen Han'ı korumak için adım attı. Ancak birden Vikingler silahlarını çekti ve durum daha da gerildi. Han'in kalbi hızla atmaya başladı, ne yapacaklarını bilemiyordu.

Vikinglerin lideri, Han'ın gözlerinin içine sert bir bakışla baktı ve tehditkar bir şekilde konuşmaya devam etti: "Seninle hesaplaşmamızın zamanı geldi. Artık kaçamazsın ve gemideki herkes bizi dinliyor. İstediğimiz şeyi yapmadan buradan kurtulamazsın."

Han, korkuyla dolu gözlerle Minho'ya baktı. Minho, kararlı bir şekilde Han'ı korumak için hazır duruyordu, ancak elleri titriyordu

Han, Minho'nun kararlılığını hissederek biraz cesaret buldu. Gözlerindeki korkuyu bastırmaya çalışarak Vikinglerin liderine doğru adım attı. Sesindeki titremeyle birlikte konuşmaya başladı: "Ne istiyorsunuz benden? Neden beni buldunuz?"

Vikinglerin lideri, Han'ın cesaretine hayretle bakarken, sert bir ifadeyle cevap verdi: "Seninle ilgili hesaplaşmamız gerekiyor. Gemideki herkes bizi dinliyor ve istediğimizi yapmadan buradan kurtulamazsın. Seni alıp bizi takip etmen gerekiyor."

Han, içindeki endişeyi bastırmaya çalışarak Vikinglerin liderine bakmaya devam etti. Minho ise sessizce yanında duruyor, arkadaşını destekliyordu.

Kararlı bir şekilde Han, Vikinglerin liderine doğru adım attı ve ona doğru konuşmaya başladı: "Beni alıp nereye götüreceksiniz? Ne istiyorsunuz benden ve gemidekilerden?"

Vikinglerin lideri, Han'ın sorularına cevap vermeden önce bir an duraksadı, sonra sert bir ifadeyle konuştu: "Seni alıp gemimize götüreceğiz ve işlerimizi halletmek için zamanımız olduğunda sana ne yapacağımızı göreceksin. Şimdi bana gel ve hiçbir direniş gösterme."

Han, içindeki endişe ve korkuya rağmen " Neden geleceğimi yada suçumu söylemezseniz tek adım atmam "

Lider gülmeye başladı "Orusbu olmak? Korsan birinden hamile kalmak? Kaçmaya çalışmak? Bir korsanla romantik bir ilişkiye girmek? Bunlar suç Han Jisung haberin yok mu? "

Han karalı bir tavırla " Kanıt var mı? beni suçlu çıkaramazsınız! "

Lider kılıcını kazasından çıkarıp Han'ın boynuna doğrultu onun hareketiyle Minho da kılıcını çekip hamle yaptı

Lider  sırıtarak "al sana kanıt korsanların en acımasızı olmasıyla bilinen Lee Minho seni koruyor"

Han hırslı bir şekilde kendi kılıcını çekti "Bana borcu var ve evet ondan hamile kaldım ama çocuk yıllar önce öldü yıllar öncesinden kalma birşeyle beni" tehdit edemezsin

Vikinglerin lideri, Han'ın kılıcını çekmesiyle birlikte ciddiyetle yüz ifadesini değiştirirken, Minho ise kararlı bir şekilde yanında duruyordu. Odadaki gerilim artıyordu ve herkesin nefes alış verişi duyuluyordu.

Liderin gözleri Han'a odaklanmıştı. "Belki çocuk yıllar önce öldü, ama seninle ilgili hala birçok şey bilmem gerekiyor. Sen ve Minho buradan çıkamazsınız. Bizi takip etmeniz gerekiyor, ya da sonuçlarına katlanırsınız."

Han, kılıcını titreyen ellerle tutarken, Minho'nun bakışları arasında cesaret buldu. "Bizi nereye götüreceksiniz?" diye sordu, içindeki endişeyi bastırmaya çalışarak.

Liderin suratında bir gülümseme belirdi. "Bunun için endişelenmenize gerek yok. Sizi gemimize götüreceğiz ve orada gerekenleri konuşacağız. Ama şimdi bana katılın, direniş göstermeyin."

Han, zihninde birçok düşünceyle boğuşurken, Minho'nun da yanında olduğunu bilmek ona cesaret veriyordu. Ancak içinde bir çıkış yolu bulmak zorundaydı. "Size katılmam için neden bana güvenmem gerektiğini söyleyin. Neden bize zarar vermiyorsunuz?"

Lider, bir an düşündü ve sonra ciddi bir ifadeyle konuştu: "Çünkü şu anda sizin bize katılmanız en iyi çözüm. Sizinle hesaplaşmamız gerekiyor, ama bunu sakin bir şekilde yapabiliriz. Sizi zorla alıp götürebilirim, ama işler daha da kötüye gidebilir. Siz bize katılırsanız, her şey daha kolay olacak."

Han bir anda kimsenin yardıma gelmediğini fark etti diğerleri nerdeydi?

Han bir anda kılıcını liderin boynuna doğrultu "dostlarım nerde ne yaptın onlara? "

Lider boynundaki kılıçla yutkunup " Seungmin hamileydi bunun suç olduğunu bilmesi lazımdı diğerlerinin çoğu korsandi hepsi gemide hapis durumda "

Han, liderin sözlerine tepki gösterirken, kılıcını sıkıca tutuyordu.

Han'ın yüzünde şok ve endişe belirirken, Minho'nun da gözleri büyümüştü. Durumun ciddiyeti her ikisi için de açıktı. Arkadaşlarının tehlikede olduğunu bilmek, Han ve Minho'ya daha da büyük bir karar verme zorunluluğu getiriyordu.

Han, liderin gözlerine kararlı bir şekilde bakarken, zihninde bir plan oluşturuyordu. Artık sadece kendi geleceği ve Minho'nun güvenliği değil, arkadaşlarının kurtuluşu da onun için öncelikliydi.

Liderin sesi kesildiğinde, Han kararını verdi. "Bize zarar verme niyetiniz ne olursa olsun, arkadaşlarımıza dokunmamalısınız. Onları serbest bırakın, sonra istediğiniz şeyi yapabiliriz."

Lider, Han'ın sözlerine şaşkınlıkla bakarken, bir an tereddüt etti. Sonra, sert bir ifadeyle konuştu: "Arkadaşlarını serbest bırakmak kolay olmayacak. Ancak senin teklifini düşüneceğim. Şimdi kılıcını indir."

Han, liderin sözlerine kararlılıkla bakarken, Minho'nun da yanında olduğunu hissediyordu. Ancak içinde bir endişe vardı. Arkadaşlarını kurtarmak için ne kadar ileri gidebilirdi?

Tam herşey iyi derken yine içine edildi piç Vikingler
.

Denizlerin yasak aşkı / minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin