1.BÖLÜM

29 6 0
                                    


  Önsöz

Karanlıkta ve yapayalnız hissettiğim bu dönemlerde çareyi yazmakta buldum (canım sıkkınken ya da kafam atıkken hep yaptığım gibi). Kendi hayatımda o kadar çok şey yaşıyorum ki. Bazen "Acaba hayatım bir roman olsaydı ben de kendi romanımın başkahramanı olsaydım nasıl olurdu acaba?" diye düşünmeden edemiyorum. Hepimiz en az bir kere düşünmüşüzdür bunu değil mi? Bana bu konuda yalnız olmadığımı söyleyin.

Freni patlamış bir araba ya da raydan çıkmış bir tren gibi tasvir edebilirim sanırım hayatımı. Bazı felaketler yaşıyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Sadece o arabanın bir ağaca çarpıp kül olmasını, trenin uçurumdan sürüklenerek havada parçalarının uçuşmasını bekliyorum. Sonunda ne olacağını öngörebildiğim bir kazaya kurban gidiyorum. Kimsenin bunda suçu olmuyor, araba ve tren dışında tabii. İşte ben hayatımdaki araba ve treni ne zaman kontrol etmeyi başarırsam o kazadan öyle kurtulacağım.

Ben karanlıkta olmaktan sıkıldım. Karanlığı görmekten sıkıldım. Artık hiç etmediğim kadar nefret ediyorum gecelerden. Çünkü asla karşı koyamam dediğim uykularımı bile çaldı benden karanlık geceler. Şimdi de o gecenin sabah olmasını beklerken yazıyorum. Yazıyorum ki zaman geçsin. Yazıyorum ki derdim bitsin. Eğer sen de bitsin istediğin bir gecedeysen ya da tam tersi, aydınlıktan sıkılmış, gökyüzünde ay görünsün artık diyenlerdensen; iyi okumalar diliyorum :))

1.BÖLÜM - SENİN HAYATIN,EVRENİN KURALLARI

12 Şubat 2024

Beden Öğretmenimizin yaşadığım tartışmayla ilgili beni tuttuğu soru tufanından sıkılmış şekilde zilin çalmasını bekliyordum.

Sadece saate odaklandığımdan olsa gerek aynı soruyu 3 defa sormuştu kadın cevap alabilmek için:

-Kızım neden durumu hocalarına gelip söylemek yerine kızların ailelerine tehdit mesajları atıyorsun?

Ne olmuş canım, ne yazmışım sanki? Çocuklarınızı öldüreceğim demedim ki.

Alt tarafı "Çocuklarınıza sahip çıkmazsanız sizden almamış oldukları iyi bir ders vereceğim onlara." yazdım her birine. Gayet saygılı ve açık bir mesaj olduğunu düşünüyorum.

Hocanın sorularını geçiştirirken günün son zili çaldı sonunda. Ben ise 12 senelik okul hayatım boyunca hiçbir zilin çalmasına bu kadar sevinmemiştim. Hemen çantamı toplayıp sınıftan resmen koşarak çıktım. Dışarı çıkınca gözlerim ilk onu aradı haliyle. 40 dakika önce çantasıyla birlikte tam da burada beni bekliyordu. Doğru ya! Gelmeyeceğim sandı kesin. Gözüm sınıflardan çıkan kalabalık öğrenci grupları arasında onu ararken yakın arkadaşı olduğunu düşündüğüm kıvırcık saçlı, gözlüklü çocuğu gördüm. Bu senenin başlarından beri hep beraber görüyorum o ikisini. Hemen yanına gidip onu sordum:

"Şeyy, pardon! Bakar mısın? Arkadaşınla şu son olaylar hakkında konuşmamız gerekiyordu ama bulamadım. Sen gördün mü?"dedim okul bahçesinde ya da kantinde beklediğini söylemesini umarak.

Önce bana biraz kızgın biraz da anlamsız bakışlar attı. Sonra soru soruyormuşçasına tek kaşını kaldırarak:

-"Neden çocuğa yalan söyledin, derse girmiş bir daha geri çıkmamışsın. O da ders boyunca sınıfın kapısında seni beklemiş. Sen gelmeyince de gitmiş. Şimdi ben de ulaşamıyorum telefonu kapalı." Dedi.

Hem mahcup hem de üzgün bir şekilde dudaklarımı yemeye başladım. Kendimi bildim bileli suçlu ve mahcup hissettiğimde dudaklarımı ısırırım. Bu yüzden dudaklarım hep paramparça ve kurudur.

Kalpteki SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin