𝐎𝐛𝐬𝐞𝐬𝐬𝐢𝐨𝐧

𝟗

𝐀𝐥𝐞𝐬𝐬𝐢𝐚

Güneşli bir sabahtı. Lando ile bugün golf oynamak için sözleşmiştik ve ben alarm sesine uyanamamış biraz geç kalmıştım. Kendime hızlı bir kahvaltı hazırladıktan sonra tam masaya oturduğum anda Lando'dan bir mesaj aldım.

✉️
Lando: Günaydın yola yeni çıktım, yarım saat sonra evinin önünde olurum.

Alessia: Günaydın uyuyakalmışım o yüzden acele etmene gerek yok hatta yavaş gelirsen daha çok sevinirim :)

Lando: Hahaha sorun yok seni beklerim :)

Yaptığım tostu nasıl hızlıca ağzıma tıktığımı bilmeden odama geçip dolabın karşısında durdum. Golf için ne giyilirdi onu bile bilmiyordum, bu yüzden internetten birkaç kombin baktım ve aklıma şortlu eteğimle birlikte bir sweatshirt giymek geldi. Pencereden dışarı baktığımda bu kombinle üşümemek için dua ettim. Mart ayında havanın çokta ısındığını düşünmüyordum.

Üstümü değiştirdikten sonra saçlarımı at kuyruğu yapıp ufak bir çanta hazırladığımda aşağıdan gelen korna sesiyle pencereden baktım; gelen Lando'ydu. Oturduğum sokakta daha fazla ne kadar dikkat çekebilirdi bilmiyordum. Kaldırımda yürüyen insanlar arabasına bakıyorlardı birde içindekinin o olduğunu bilseler muhtemelen golf oynamaya asla gidemezdik. Aynada son rötuşlarımı yaptıktan sonra evimden ayrıldım.

Arabası son model McLaren 720S'ti. Şahane görünüyordu. Onunla her görüştüğümde özellikle sürekli farklı arabalar ile geldiğini fark etmiştim. Anlaşılan büyük bir araba koleksiyonuna sahipti. Bu konuda şaşırmamam gerekirdi ne de olsa her şeyden önce bir yarışçı ve zengin bir iş adamının çocuklarından biriydi. İşe başlamadan önce onunla ilgili birkaç araştırma yaptığım sıra bunu öğrenmiştim. Şu an Formula 1' i bıraksa bile ömür boyu muhteşem ve lüks bir yaşantı sürmeye devam edebilirdi.

Yolculuğumuz sırasında benden ona DJ'lik yapmamı istedi çünkü yolumuzun biraz uzun olduğunu ve sıkılacağını ifade ettiğinde favori playlistlerimden birini açtım ve dinlemeye başladık. Dışarıda hızla kaybolup giden arabaları ve ağaçları izlerken derin bir sessizliğe gömülmüş gibiydik. Daha doğrusu golf oynarken ona rezil olmamak için nasıl davranacağımı ve hareket edeceğimi düşünmekle meşguldüm. Ben bu düşünceler arasında boğuşurken bana baktı ve gülümseyerek "Golf oynamanın kolay olduğunu söyleyemiyeceğim evet ama bu kadar paniklemene gerek yok."

"Paniklediğimi nereden çıkardın?" kıkırdadı. "Tırnaklarını yiyorsun." dediğinde bunu yaptığımı yeni fark etmiştim. "Her paniklediğinde bunu yapıyorsun, fotoğraf çekimlerinde, padokta, seni biraz inceleyen birisi bunu kolayca anlayabiliyor." diye devam etti. Gözlerinin sürekli üstümde olduğunu dile getirmesi beni biraz utandırmıştı. "Bir dahakine yememek için kendimi tutacağım." diye cevap verdim.

Yaklaşık 40 dakika sonra golf sahasına geldiğimizde arabasını valeye bırakıp içeri geçtik. Önümden yürümesine izin verdim çünkü aşırı derecede kasıldığımı hissediyordum. Onun geldiğini gören birkaç kişi yanına gelip onunla fotoğraf çekinip biraz muhabbet ettikten sonra arkasına dönüp bana baktı ve "Haydi Alessia golf sopalarımızı ve topları alıp sahaya geçelim." dedi.

Gökyüzü masmaviydi, rüzgar hafifçe esiyordu. Sahanın ortasına geldiğimizde Lando durdu. Golf arabasından birlikte indik ve bir bayrağın biraz uzağında durduk. Topu çizgiye koyup ilk atışını yapmak için hazırlandı ve onu dikkatle izlememi istedi. Biraz gerildi ve golf sopasını havaya sert bir vuruş yaptı. Top bayrağın olduğu çukura düştü. Onu alkışladım. "Tek seferde. İnanılmaz." diyerek tebrik ettim. Sıra sende der gibi bana sopayı verdi ve çizgiye bir top koydu. Sopanın terden dolayı elimden kayıp gittiğini hissediyordum. Isabella ile oynasam muhtemelen hiç önemsemez hemen topa vururdum ama onun karşısında utanmaktan yerin dibine girmemek için dikkatli hareket etmeye özen gösterdikçe daha çok sıçıp batırdığımı fark ediyordum. Atışı bir türlü yapamayacağımı fark ettiğimde aniden arkama geçip kendisini yakınıma dayadı ve ellerimin üstüne ellerini koyup sopayı birlikte tutmamızı sağladı. "İzin ver sana göstereyim." diyerek bana adım adım ne yapmam gerektiğini anlattı.