Dejavu

72 7 3
                                    


"Hocam lavaboya gidebilir miyim?"

Tarih dersindeydik ve ben iki dakika daha beklersem altıma işeyecektim. Hocanın çıkabilirsin demesiyle hemen lavaboya gittim. İşimi hallettikten sonra ellerimi yıkadım, aynadan kendime bakarken gözlerimi içeri gelen bedene döndürdüm. Minho gelmişti.

Ağlıyordu.

Ağladığını gördüğümde üzülmüştüm. Çocuğu daha tanımıyordum ama ağlamasına üzülmüştüm. O benim yüzüme bakmadan yanımdaki lavaboda elini yüzünü yıkadı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Açıkçası merak ediyordum, ne olmuştu da bu kadar ağlamıştı?

Meraklı bir insandım.

Lavabodan öylece çıkıp gitmeye içim el vermemişti
En azından nezaketen iyi misin diye sorabilirdim değil mi?

Boğazımı temizleyerek ona döndüm "İyi misin?"

Dolu gözlerini bana çevirerek, "Evet." Duraksadı. "İşin bittiyse çıkabilir misin, yanlız kalmaya ihtiyacım var da biraz." Dedi çok nazik bi şekilde.

Hemen kafamı olumlu anlamında sallayıp hızlıca lavabodan çıktım. Ama az önceki olay? Sanki daha önce böyle bir şey yaşamışım gibi hissettirmişti.

Dejavu?

Evet, dejavu yaşamış gibiydim. Ama çok fazla bu konu hakkında düşünmeden sınıfa girdim. Zaten bir iki dakika sonra zil çalmıştı. Hoca çıkınca Chan'da hızlı bi şekilde sınıftan çıkmıştı. Bir yere yetişmeye çalışıyor gibiydi. Ah, öğlen yemeğine yetişmeye çalışıyor olabilirdi.

Bende sınıftan çıkıp Seungmin'in sınıfının önüne gelmiştim. Sözde birlikte öğle yemeğine inecektik ama beyefendi burada uyuyordu. Sesli bi nefes vererek ensesine vurdum.

"Uyansana salak, yemek bitti yemek."

Yeni uyanmış olmasının etkisiyle bir şeyler mırıldanıyordu ama anlamamıştım.

"Oğlum ne dediğin anlaşılmıyor boş yapma da kalk hadi."

Kafasını sıradan kaldırdı ve "insan arkadaşını böyle mi uyandırır diyorum sik beyinli." Dedi yüksek çıkan sesiyle.

"Bağırma amına koyayım ya." Dedim yüzümü buruşturarak. Seungmin söylene söylene sırasından kalktığında kantine inmek üzere sınıftan çıktık. Kapının önünde Minho'yla karşılaşmıştık. Chan'la bir şeyler konuşuyorlardı, daha az önce ağlıyordu ama şimdi hiçbir şey yokmuş gibi bir surat ifadesi vardı, sanırım duygularını saklamakta iyiydi. Hiçbir şey demeden kantine inip yemeklerimizi aldık. Boş bir yer bulup oturduktan sonra hızlıca yemeğimi yemeye başladım. Aşırı acıkmıştım.

"Minho'ya ne oldu?" Sorduğum soruyla beraber göz devirmesi bir oldu.

"Ya salak mısın kardeşim, üç derstir uyuyorum ben nerden bileyim Minho'ya ne olmuş."

Diyerek yemeğine döndü. Sonra tekrardan bana bakarak "Ne olmuş Minho'ya, Bir şey mi olmuş?" Dedi.

"Salak mısın? Bende aynısını sordum ya sana."

Gözlerini devirdi. "Mal bir anda neden böyle bir şey sordun diyorum yani. Bir şey mi gördün de mi sordun. Hem sanane lan Minho'dan sen niye bu çocuğu sorup duruyosun bana?"

Üst üste sorduğu sorulara oflayarak cevap verdim. "Birincisi sana Minho'yu sorup durmuyorum uydurma götünden, ikincisi lavaboda ağlarken gördüm ders saatinde. Ama böyle baya ağlamıştı gözleri kıpkızarık olmuştu." Dedim.

Minho'nun ağladığını söylediğimle şok olmuş bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. Yanlış bir şey mi söylemiştim?

"Ne bakıyorsun mal mal."

Remember me Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin