altay, hem ortağı hem de en yakın dostu olan ferdinin ısrarıyla uzun zaman sonra kafa dağıtmaya çıkmıştı. geldikleri bu mekan ona yabancı değildi. üniversitedeyken uğrak yeriydi ikisinin.
ferdi her zamanki gibi geç kalmıştı. bu sırada başı felaket ağrıyan altay, elini yüzünü yıkamak için lavaboya doğru gitti. gitti gitmesine ama kapı açılmıyordu. içeriden boğukça sesler geliyordu.
yapılı cüssesi onu utandırmayarak hafifçe ittirerek kapıyı kolayca açmasına yardımcı olmuştu. içeride esmer gevşek bir tip, onun karşısında da ürkek bir şekilde bakan kerem vardı.
keremin gözü adeta kitlenmişçesine esmer olana takılı kalmıştı. korktuğu her halinden belliydi. esmer adamın bir iki adım ona yaklaşmasıyla oracıkta gözleri kararmış, yere yığılmıştı.
altay bir hışımla keremi kaldırıp lavabonun kalınca olan mermerine oturtmuş, yüzünü ve ensesini ıslatarak ayıltmaya çalışıyordu.
ilk işi keremi ayıltmaktı, adamın icabına daha sonra bakacaktı. esmer olan yanlarında öylece dikiliyordu. keremin mırıltılar çıkarmasıyla ayılmaya başladığını anladı altay.
küçük olanın ensesinden nazikçe kavrayarak tuttu ve dikleştirdi.
"kerem, iyi misin?"
kerem yavaşça kendine geliyordu, hı hı gibisinden sesler çıkarıyordu. anın ve şokun etkisiyle uzun olana sarıldı, buna ihtiyacı vardı tam da şu an.
altay onu hiç bekletmeden karşılık verdi ve göğsüne sıkıca yasladı. saçlarını hafifçe okşayarak sorun olmadığını belirten bir kaç kelime sarf etti.
esmer olan öksürdü, dikkat çekmek istercesine. altay bedenine adeta yapışık olan küçüğü kendinden ayırarak, aynı nezaketle arkasına yaslanmasını sağladı.
bu hareketine zıt olarak esmere dönüp onu yakasından tuttuğu gibi duvara yasladı. ellerini boğazına kadar çıkardı az önce yaşananların rövanşını almak istercesine.
"kereme ne yaptın da böylesine korktu senden adi herif!" diyerek dişlerinin arasından konuştu.
esmer olan buna sinir bozucu bir şekilde güldü.
"çok bekletmiştim kendisini, küçük bir kavuşma oldu diyelim." diyerek gevşekçe konuştu.
altay bu tip konuşmalardan hiç haz etmezdi, hele ki bu değer verdiği insanı zora sokuyorsa asla.
bir elini gevşeterek yumruk yaptı, hiç bekletmeden esmerin keskin hatlı çenesine sağlamından bir darbe vurdu.
bu darbeyle esmer kabinlere doğru savrulmuştu. altay aynı hızla onun yanına giderek yerdeki bedeni kaldırdı, ensesinden tutarak klozete doğru eğdi.
"eğer bir daha keremin değil ki çevresinde olduğunu görmek, onunla irtibata geçmeye çalışırsan seni bu ait olduğun bok çukuruna gömerim anladın mı beni?"
diye bağırarak elinin altındaki kafayı sertçe klozete vurarak bıraktı. mermerde usluca oturan keremin yanına gitti, elinden tutarak onu dışarı çıkardı.
keremin algıları her ne kadar kapalı olsa da, az önceki sahneyi her karesine kadar ezberlemişti. her ne kadar ürkse ve şaşırsa da, altayın onun için yaptığı bu şey çok kıymetliydi.
az ileride durdu ve ellerini istemeyerek de olsa ayırdı uzun olan.
"daha iyi misin, ne yaptı sana o herif?"
"iyiyim. bir şey yapmadı ama yapacağı kesindi. sen olmasan belk-"
ellerini küçük olanın dudağına götürerek sözünü tamamlasına engel oldu uzun olan. kerem bu hareketle donup kalmıştı.