o gece o öpüşmeden sonra sahilde saatlerce oturup muhabbet etmişlerdi. uzun zaman sonra kavuşan iki insan gibi.
sabaha karşı zor da olsa evlere dağılmış ama akılından o saatleri çıkaramamıştı ikili.
kerem vardığında evi tabii ki sessiz bulmuştu. normalde prensipleri olan kerem, üstünü bile çıkarmadan yatmıştı, gecenin izlerini ve hatırasını silmemek istercesine.
altay da ondan farksız değildi. aklına kereme temas ettiği ilk an gelince sebepsizce gülüyor ve içi içine sığmıyordu. lise aşkı yaşıyor gibi heyecanlıydı. her şey onun için keremin hissettiğinden daha farklıydı, çünkü o hatırlıyordu.
pek de uzatmadan ve yarın da iş günü olduğu için yattı altay.
alarmı çaldığında normalde lanetler okuyarak kalkan altay, bu sabah okulu tatil olmuş çocuklar gibi sevinçliydi. hızlıca rutin işlerini halleti, kahvaltısını yaptı ve giyinme odasına adımladı.
tertibinden ödün vermezdi, ütülü olan beyaz gömleklerinden birini aldı. altına klasik siyah kumaş pantolonunu, gümüş kalın saatini, siyah hafif boğazlı mat deri ayakkabısını ve üstüne de omuzlarının genişliğini belli eden kabanını giydi.
asla şaşmadığı parfümünden belli noktalara izler bıraktı. son kez aynada kendine bakarak, çantasını alıp arabasına doğru yürüdü.
bu sabah çok keyifliydi, bu keyife güzel bir şarkı yakışır diye düşünerek arabayı çalıştırmadan arayışa geçti.
"yıllar sonra rastladım, çocukluk sevgilime
o aşina bakışlar, içimi deldi yine
o bakış ki götürür, beni yıllarca geri
hatıramda canlandı ah, ilk aşkımın günleri"bu şarkı yaşadıklarına eşlik ediyordu adeta. mırıldanarak ofise doğru sürdü.
çok geçmeden vardı ve ofisteki az sayıda çalışana günaydınını verdi. kurumsallıktan hoşlanmazdı, ferdi de öyle düşündüğü için samimi bir iş ortamları vardı.
elinde kahvesini yudumlayan ve başını ovan ferdiyi görünce güldü.
"günaydın ferdi bey. dünden kalmış gibisiniz?"
"sana da günaydın da ne bu neşe? gören de eve sabahın dördünde girmedin sanar. daha ben ayılamıyorum valla seni tebrik ederim."
"sana yaramıyor çok içmek. hakanı da gördün ya ondan başına vurdu hep. ayrıca beni dün alkol değil başka bir şey çarptı da onu sonra konuşuruz."
ferdi sorgulayarak baktı ve bunu öğle yemeğinde öğrenmeyi bir kenara yazdı.
"hakanı görmeyi gerçekten beklemiyordum. yüzsüz gibi bir de iltifat ediyor. iyi ki apoyla çıkmamışz var ya, yoksa gecenin sonu nereden dönerdik bilemiyorum."
"gerçekten var demek ki bir şey, iyi ki ikimiz çıkmayı tercih ettik. apo yoksa massaka'ya bağlardı orası kesin."
ikili güldü ve işlerine döndü. altay bugünün programını kontrol ediyordu. bugün keremlerle olan toplantısını tekrar tekrar okuyarak içinden sevinç nidaları koparıyordu. bu sırada ferdi, aklını okurcasına konuştu.
"ha bu arada bugünkü keremlerle olan toplantıyı öğle yemeğinde mi yapsak?"
aslında bu iyi bir fikirdi.
"güzel olur. ben bir mesaj atar öğrenirim müsaitler mi diye."
"sen de dünden meraklıymışsın he. öğreneceğim ama bunu kaçışın yok."
"öğrenirsin kardeşim, seve seve anlatırım sıkıntı yok." diyerek güldü.
_______