7

83 15 47
                                    


keremin ailesi haftaiçi boyunca onun evinde misafirdi. bu sebepten de altayla normaldeki kadar görüşememiş olmanın gerginliğiyle dolup taşıyordu kerem.

işi normalde stresin ta kendisiyken bu ayki davaları ekstra yorucuydu. bütün bunlar üst üste gelmişken en çok ihtiyaç duyduğu kişi olan sevgilisinden de mahrumdu, ne yapsındı.

"kero hadi yemeğe, saat 12.30 oldu bile." diyen barışın sesiyle daldığı yerden irkilerek kendine geldi.

"o kadar olmuş mu ya?" diyerek gözlerini ovaladı. masasının üzerindeki dağınıklığı çabucak toparlayarak çantasını aldı, kartlığı ve telefonunu yerleştirdikten sonra ayaklandı.

"her zamanki yer?"

"her zamanki." diyerek yanıtladı barışı.

rutinlerinden şaşmayarak barışın arabasıyla geçmişlerdi pek de uzan olmayan mekana. arabayı park edip sıklıkla oturdukları masanın boş olmasıyla yerleştiler.

kerem'den

"oğlum sen bir tatile mi çıksan ya? çok yoruluyorsun, halin harap."

"yok barışım ya. çıksam bile aklım kalacak işte, yine zararıma olur."

"öbür ayın paylaşımına dikkat edeceğim, fazla dava almayacaksın. alacağın davalara ben bakacağım, onayımdan geçerse bakacaksın kerem efendi."

"e oha ama amına koyayım abart sen de. gören de ölüyorum sanar ha. sıkı denetime aldı manyak herif."

"bu saatten sonra böyle, ben keromu kaybedemem." diyerek göz kırpan barışa güldüm.

"altayla da hiç görüşemedik ya, ona da çok canım sıkılıyor. neyse ki haftasonu geliyor da bir şeyler yaparız diye düşünüyorum."

"yazık lan size valla. ben isomla gül gibi geçiniyorum, siz de çıkın aynı eve mis gibi yaşar gidersiniz. ne bu böyle mesaj mesaj nereye kadar?"

dedikleriyle bir durup düşünmüştüm ama bunun için çok erkendi.

"ya sizin için çok normal ama biz daha çok yeniyiz barışım. hem mesaj demişken, bu hafta neredeyse konuşamadık bile ya, işe bak." diyerek ofladım.

"yuh, msn ergenleri bile olamamışsınız yazıklar olsun size." diyerek güldü.

servis edilenleri bitirdikten sonra hesabı istemiş, kalkmak için hazırlanıyorduk. barışın arkamdaki masalara doğru şaşkın ve sorgular bakışları dikkatimi çekmişti.

ne olduğuna bakmak için arkamı döndüğümde arka çaprazımızda oturan altay ve yanındaki kadın kadrajıma girmişti.

müşterilerden biridir diye düşüncekken ikilinin gayet samimi ve şen kahkahaları bu düşüncemi başımdan savmıştı.

"ne oluyor amına koyayım ya?" vücudumun her hücresine kadar sinirle dolduğumu hissediyordum.

"kerom dur bir anlamadan dinlemeden celallenme. sorup öğreniriz." diyen barışa baktım. çantamı alıp mekandan çıkarak arabaya doğru yürüdüm.

"hadi hadi aç kilidi gidelim şuradan." diyerek kapıda bekliyordum onu.

"oğlum sen de bir karar ver sinirlendin mi sinirlenmedin mi hiçbir sik anlamadım ki ben ya." diyerek sürücü koltuğuna yerleşti.

onun yanındaki prenses koltuğuma yerleşerek yanıtladım.

"sinirlendim evet ama date'ini bölmeyeceğim. günü geldiğinde hesabını sorarım ben ona."

dediğimle korkak bir bakış attı ve arabayı çalıştırdı.

________

mesai bitimine on beş dakika kala asistanlardan birinin misafirimiz olduğunu söylemesiyle barışa bir bakış attım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

time to be mine | alkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin