Buluşup oturmaya karar verdikleri kafeye vardığımızda bir kişi hariç herkes gelmişti. Bir tek Esma eksikti. Kafenin biraz ışık alan ve biraz gölgede kalan rahat bir köşesinde büyük L koltuğa oturmuş yedi kişiye baktım uzaktan. Rüya'yla birlikte henüz kafenin girişinde duruyorduk çünkü. En sağda Selim oturuyordu. Onun solunda Cenk vardı ve kolunu yanında oturan Fulya'nın omzuna atmıştı. Fulya onun kız arkadaşıydı. Şahsen ben o kızın Cenk'i azıcık bile sevdiğini düşünmüyordum ama dikkat çekmek istemediğim için her zamanki gibi düşüncemi kendime saklamayı seçiyordum. Hem zaten beni ilgilendirmezdi. Fulya'nın yanında Sude oturuyordu. Bana kalırsa o Selim'den hoşlanıyordu ama Selim ona hiç pas vermiyordu. Sude'nin yanında grubun bitirim üçlüsü oturuyordu. Sağdan sola sırayla Emir, Emre ve Emrah. Bu üçlünün bir kan bağı yoktu ama ne hikmetse aynı gün doğmuşlardı ve isimleri de malumdu. Bir insanın dünya üzerinde yedi görsel ikizinin olduğu söylenirdi. Bunların üç tanesi birbirini bulmuştu resmen. Emir, Emre ve Emrah gerçekten üçüz gibilerdi. Görünüş ve yaş ayrı mevzuydu ama bu üçü gerçekten kardeş gibi davranmayı severlerdi. Onları ayırabilmeyi öğrenmek benim için biraz zor olmuştu. Rüya ise hâlâ yapamıyordu bildiğim kadarıyla. Eğer birinin ismini cidden doğru söylerse bu sadece tesadüf oluyordu yani.
Kafenin girişinde durmayı bırakıp grubun olduğu yere yürüdük. Rüya neşeyle ve yüzünde her zamanki kocaman gülümsemesiyle herkese selam verdi. Kızlara sarıldı ve erkeklere güzel gülümsemesini bahşetti. Ve herkes ona onun tarzında karşılık verdi. Özellikle bitirim üçlümüz aynı anda sarımsı kumral saçlarını karıştırıp gözlerini hafifçe kısarak gamzelerini ortaya çıkartacak şekilde gülümsediler. Böyle bir hareket başkasında olsa aptalca dururdu ama bu üçlünün uyumlu halleri ve çocuksu tatlılığa sahip yüzlerinde öyle hissettirmiyordu. Üçünde birden şeytan tüyü olması mümkün müydü acaba?
Bense herkese kısaca bir baş selamı verdim ve tek kelime etmedim. Onlar benim bu ciddi doğama alışkın olduklarından aynen karşılık verdiler neredeyse hiç ses çıkarmadan oturmamız için Rüya ve bana Sude'yle Emir arasında yer açtılar. Geçip oturduk. Daha kalçam koltuğa henüz temas etmişti ki Emrah'ın birden zevzek hallerini ortaya çıkartası tuttu. Grupta beş erkek olsa da doğam yüzünden en çok saygıyı ben görürdüm ve bana laf atmaya hiç biri pek gönüllü olmazdı. En azından normalde bu böyleydi. Yine de bazen bu arkadaşların anormal olası gelirdi işte. Emrah gözlerini bana dikip sırıtarak "Ya Kâbus, sen neden hep sadece Rüya'yla geliyorsun bizim yanımıza? Konuştuğun görüştüğün birileri falan yok mu hiç? Getirsen de biz de tanışsak ya biriyle." Tüm grup bilirdi ki benim gönül ilişkilerine pek ilgim yoktu. Bunun sebebini bilen tek kişi Rüya olsa da sonuçta diğerleri bu konunun en sinir olduğum konuların başında geldiğini bilirdi. Bu konu hakkında kendi kardeşim de dâhil hiç kimseye asla karışmazdım ama kendimde hiçbir zaman öyle bir ilişkiye girişmezdim. Kimse tam olarak bilmezdi ama o eski kuyunun gölgesinde ne yaşadığımı ben asla unutamazdım. Bunu bu gruba ya da bir başkasına anlatacak da değildim ama yine de bile bile beni tahrik etmesi resmen ahmaklıktı. Ve bizim ahmak arkadaşımız Emrah ancak canı aşırı sıkkın olduğunda ve ringe çıkmak istediğinde böyle davranırdı. Yani ahmaktı ve zevzekti ama kasıtlı olarak böyleydi.
Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki son eksiğimiz olan Esma birden karşımızda belirdi. Uzun, düz, kızıl saçları Emrah'ın üstüne doğru eğildiği için boynundan aşağı sarkıyordu. Emrah gözlerini benden alıp önüne döndüğünde ve aynı anda ben de ona döndüğümde Esma'yı görmüştük. Geri kalanlar ise ancak o konuştuğunda. "Yine ringe çıkmak istiyorsun galiba sen?" demişti Esma. Emrah suratının dibinde duran yüzdeki gözlerden gözlerini kaçırıp yutkundu. Niyetinin böyle açığa vurulmasından hiçbir zaman hoşlanmamıştı. "Sıkı bir maç iyi olurdu," diye mırıldandı dişlerinin arasından. Bunu duyunca dibimize kadar giren ve manken gibi bir kız olan Esma'yı nasıl son ana dek fark etmediğimize şaşırmayı bırakıp sonunda konuştum. "Akşam sekizde her zamanki yere gel." Emrah'ın çenesini sıkarak kilitlediğini gördüm yandan. Aynı anda başını da onaylar anlamda hafifçe salladı. Bu hem açıkça hem de gizliden onun bu gün pasif davranacağının işaretiydi. Bunu hepimiz bilirdik. Ancak akşam ringe çıktıktan ve temizce dayağını yedikten sonra kendisine gelecekti. O yüzden bu gün kimse ona bulaşmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MADALYON
Mystery / Thriller"Ben Kâbus ve bu da ikiz kardeşim Rüya. Tek ortak noktamız; isimlerimizin hakkını vermeyi seviyor olmamız."