0.2

3 0 0
                                    

Dehşet içinde bir çığlık duyduğumuzda kafedeki tüm müşteriler gibi bizim de bakışlarımız kafenin kadınlar tuvaletine dönmüştü. Çünkü ses açıkça oradan geliyordu. Şaşkınlığımı üstümden atar atmaz beynim tekrar düzgün çalışmaya başladı ve sesin sahibini tanıdım. Bu ses benim kardeşime aitti. Rüya’nın sesini tanıdığım an harekete geçtiğimi ancak lavabonun kapısına geldiğimde fark ettim. Hışım ve korkuyla kapıyı hızla açtım ve gördüğüm manzara az önceki dehşet dolu çığlığı kesinlikle hak ediyordu. Yerde yatan ve ceset olduğunu tahmin ettiğim ama bir insana ait olduğu bile şüpheli olan bir şey vardı. Her yerde kan vardı. Duvarlar ve kabin kapıları boyunca kıpkırmızı kan…

Rüya ise görünmüyordu. Nefeslerim yavaşça düzene girerken ve kulaklarımdaki uğultu kesilirken burun çekme sesi duydum. Hemen sağ yanımdan ve arkamdan geliyordu ses. Yönümü oraya döndüğümde kardeşimi gördüm. Kapının hemen yanında duvarın dibine çökmüştü ve ağlıyordu. Onu bulmak için daldığım lavaboda gördüğüm manzara yüzünden donup kalınca hemen kapının dibinde olduğunu fark etmemiştim başta.

Hemen Rüya’nın yanına çöktüm ve kollarımı ona sardım. Tir tir titriyordu. Bakışlarımı hala açık olan kapıdan dışarıya yönelttim. Rüya’nın çığlığını duyan herkes lavabonun kapısına gelmişti ama kanın hem kokusu hem de görüntüsünden dolayı kimse içeri giremiyordu. Arka taraflarda kanın kırmızı rengini uzaktan bile görünce bayılmış olan birkaç kişiyi ayıltmaya çalıştıklarını olduğum yerden görebiliyordum. Bizim grup en önlerdeydi. Emir’le göz göze geldiğimde anında konuştum. “Çantamı getirir misin?” Söylediğimi yapmak için sebebe ihtiyacı yoktu. Anında başıyla beni onayladı ve kalabalığı yarıp oturduğumuz yere gitti. On beş saniye bile olmadan da çantamla geri döndü. “Çantamda hırkam var. Hemen çıkar onu benim için.”

Ne kadar bu grupta lider olarak görülsem de emir kipiyle konuşmayı sevmezdim normalde ama şu noktada aklım başımdan gitmiş haldeydi. Emir ikiletmeden dediğimi yaptı yine. Hırkamı alıp hızla hala sarılıyor olduğum Rüya’ya giydirdim. Kardeşimin bedeninin soğuduğunu hissediyordum ve bu bana hiç de iyiye alâmet gibi görünmemişti. Onu hızla baştan aşağı inceledim her hangi bir hasar aradım ama hiçbir şey yoktu. Hatta etraftaki kana rağmen Rüya’nın üstünde tek bir leke bile yoktu. Benim için o an bu çok iyiydi. Üzerine de düşünmedim. Rüya’ya iyice yaklaşıp sessizce konuştum. “Hadi güzelim. Kalkman lazım. Buradan çıkmalıyız.”
Rüya kısa bir an bana baktı. Sonra titreyerek başını salladı. Benden destek alarak zorlukla ayağa kalktı ama bir adım bile atamadan kollarıma öylece yığıldı. Neredeyse bir çığlıkta ben atacaktım. Emrah hemen koşup Rüya’yı almak istedi. Onu uzaklaştırdım. Bana ters ters baktı ama o an bir şey diyemedi. Kalabalığa bakıp yüksek sesle konuştum. “Hemen polisi ve ambulansı arayın! Ve sakın polis gelene kadar bu kapıdan içeri adımınızı bile atmayın!”

Herkes otomatik olarak başıyla onayladı ve birkaç kişi hemen telefonlara sarıldı. Ben hala bana yaslanan ve baygın olan kardeşimi kucaklayıp kapıdan çıktım. Grubun erkeklerinin bana yol açmasıyla kolaylıkla tüm gün oturduğumuz koltuklara gittim. Rüya’yı eğik bir açıyla oturtup nabzını kontrol ettim. Bu sırada benim peşimden gelmiş olan grup çoktan çevreme toplanmıştı. Emrah hemen yanıma çöktü. “Rüya iyi mi?” dedi korkuyla. “Rengi çok soluk duruyor.”

“Bilmiyorum,” diyebildim sadece. Bilmiyordum.  Ama bilmeyi her şeyden çok istiyordum. Bir an arkama bakıp bu kez Emre’yle göz göze geldim. Hemen yanıma çöktü söyleyeceklerimi dinlemek için. “Emir ve Cenk’i alıp kalabalığı bir kontrol et. Kimsenin o tuvalete polisten önce girmemesi lazım.” Emre hızla beni onaylayıp ayağa kalktı. O kalkar kalkmaz başımı Selim’e çevirdim. Bu kez hemen o çöktü yanıma. “Selim, hemen bizim grubu kontrol edip sayı al. Tam mıyız yoksa eksik var mı bana haber ver.” Selim de onaylayıp hemen iş başına geçti. Hemen ardından Fulya’ya baktım. O da çöktüğünde son görevi verdim. “Kalabalığın çevresinde dolaş ve onların sayısını almaya çalış. Yanına Sude’yi de alıp kapılara gidin. Kimsenin buradan çıkmaması lâzım.”

MADALYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin