4.bölüm

115 20 25
                                    

Sunghoon
Dün akşam olanlardan sonra jake'i, bir daha görememiştim. Bugün geleceklerdi ve ben çok gergindim. Sanki burası benim ve köyünden olacak kişi benmişim gibi hissediyorum. Kısa sürede alışmıştım buraya ne kadar zor olsada, burda herkes birbirine karşı dürüst, kimsenin kimseye zararı yok herkes birbirini tanıyordu. Şehir hayatından daha güzel olduğunu söyleyebilirim, jake'in de neden bu kadar üzüldüğünü anlayabiliyordum artık.

Sabahtan beri jake'i arıyordum ancak, hiçbir yerde yoktu. Aklıma jake'in yerini, köyden birine sormak geldi illaki bilen vardır.

Sonunda, jake'in yerini öğrenmiştim. Köyden bir kaç kişiye sorduğumda hepsi bana aynı yeri söylemişti. Söyledikleri yere geldiğimde etrafa bakıyordum. Bakınırken bir köpek ile karşılaştım üzerime doğru geliyordu geri geri gidiyordum, köpekte bana doğru gelmeye devam ediyordu ancak tam üzerime koştuğu sıra biri bileğimden tutup beni koşturmaya başladı. Elin sahibine baktığımda jake olduğunu gördüm tam konuşacaktım ki jake benden önce konuştu:

"Sunghoon salak mısın? Niye kaçmıyorsun oğlum, bıraksam ikimizide yer o köpek" bunu derken koşmaya devam ediyorduk. Sonunda, köpek peşimizi bırakmıştı. İkimizde durmuş nefeslerimizi düzene sokmaya çalışıyorduk.

"Jake, dünden beri nerelerdesin? ne kadar endişelendim biliyor musun? " bana yalnızca, dün akşamki gibi hayal kırıklığı ile baktı ve cevap vermek yerine, tekrar yürümeye başladı.
Ancak hemen durdu ve etrafa bakınmaya başladı daha sonra endişe ile konuştu:

"Sunghoon sanırım kaybolduk. " dediği ile gözlerim irice açıldı.

"Jake nasıl kaybolduk? Geldiğimiz yöne geri gidelim. " bana baktı ve:

"Sunghoon bey, siz çok biliyorsunuz söyleyin bakalım nerden geldik biz? " dedi ve etrafı gösterdi. Etrafta göz attığımda her yer aynı gibiydi nerden gelmiştik biz?

"Bana niye soruyorsun? burda yaşayan sensin."

"Haklısın, burda yaşayan benim yani benim yüzümden kaybolduk. " dedi ve önden yürümeye başladı. Ben de arkasından gittim, ne kadar kızsamda buraları benden daha iyi biliyordu.

Yanılmışım, çünkü; neredeyse saatlerdir yürüyorduk ama hâlâ yolu bulamamıştık. En sonda eski bir evin yanına geldik evde kimse yaşamıyordu belliydi. Jake önden giderek içeri dalmıştı. Bende arkasından gittim. Ev sanki aniden terk edilmiş gibiydi, herşey yerli yerinde duruyordu yalnızca, çok fazla tozlu ve küflüydü.

"Jake, biz ne yapacağız? Kaldık burada."

"Birilerinin bizi bulmalarını bekleyeceğiz sunghoon, başka şansımız yok."

"Jake bu ev çok eski her an üzerimize çökebilir, nasıl burda kalacağız?" jake sinirle bana dönmüş ve:

"Ben burda seninle kalmaktan çok mu mutluyum sanıyorsun? Mecburuz buna. Birazdan, hava kararacak ve her türlü vahşi hayvan çıkabilir, eğer onlar ile kalmak istiyorsan şimdi gidebilirsin. " jake'in bu tavrı moralimi iyice bozmuştu çünkü bana hâlâ çok kızgındı.

"Eğer benimle burda kalmaktan mutlu değilsen ben de giderim. " diyerek geri kapıya yöneldim. 

"Sunghoon saçmalama, gel buraya ve bana yardım et de burayı yaşanabilecek bir hâle getirelim. " drama yapmayacaktım çünkü; dışarda kalmaya götüm yemezdi bu yüzden jake'in yanına giderek ona yardım ettim.

Bir kaç saatin ardından, ev daha iyi bir duruma gelmişti. Yorgunlukla, kendimi koltuğa attım. Jake'de yanıma oturmuştu sabahtan beri ikimizde yorulmuştuk jake benden daha yorgundu çünkü; geceyi bir dağda geçirmişti ve muhtemelen bütün gece uyumamıştı. Bir süre gözlerim kapalı bir şekilde koltukta oturduktan sonra kafamı kaldırdım ve bir adet, uyuyan jake ile karşılaştım. Uyurken, o vahşi hâlinden eser kalmıyordı ve şuan çok tatlıydı. Uzun bir süre onu izleyerek geçirdim daha sonra bende, onun yanına kıvrılarak uyudum.

Sabah, aniden kırılacak gibi çalan kapının sesi ile uyandım. Benimle birlikte, jakete uyanmıştı ve hızla pencerenin yanına giderek gizlice, perdenin arkasından dışardaki kişilere bakıyordu. Ben ise hâlâ olayları idrak etmeye çalışıyordum.

"Sunghoon, sanırım seninkiler bizi buldu. " dedi ve kapıya yönelerek kapıyı açtı. Kapı açıldığında, karşımda heeseung'ı gördüm ve hızla yanına giderek o'na sarıldım. Jake köşede durmuş bizi izliyordu.

"Nasıl buldun lan bizi?" dedim heeseungdan ayrılırken.

"Nasıl bulduğumu boşver, sanırım yenge ile romantik bir gece geçirmişsiniz."dedi ve Jake'i işaret etti. Her zamanki heeseung yine iş başındaydı. Jake heeseung'ın dediği şey ile sinirle bana dönmüş ve:

"Sunghoon, senin bu arkadaşın bana yenge mi dedi, yoksa ben mi yanlış duydum? Umarım ben yanlış duymuşumdur." ben tam konuşacak iken heeseung benim sözümü kesip konuşmuştu:

"Ya yenge, şaka yapıyoruz burada niye bu kadar sinirleniyorsun?" diyerek kolunu jake'in omzuna koymuştu. Ben ise gülerek konuyu değiştirdim çünkü; bu gidişle Jake utançtan domatese dönecekti.

"Heeseung köyü boşaltıyorlar mı? " bunu duyan jake'in yüzü iyice düşmüştü. Heeseungda bana dönerek konuştu:

"O iş uzadı ya, kimse köyden ayrılmak istemiyor." şaşırmamıştım çünkü kendim şahsen şahit olmuştum. Jake'e baktığımda gülümsüyerek konuştu:

"E hadi gitmiyor muyuz?" diyerek evden çıktı. Heeseung jakein bu ani ruh değişimine şaşırmış olacak ki bana bakmıştı. Ben ise yalnızca, gülerek jakein arkasından gittim. Heeseungta arkamızdan geliyordu.
-
Bölüm sonuuuu
Umarım beğenmişsinizdir 💗

Kentsel Dönüşüm | Jakehoon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin