Bölüm 4 "buz"

8 1 1
                                    

Elimi katilin yüzüne atmama kalmadan Eren hızla yanıma gelip beni kucakladı Erenin kucağında kendimi rahatlamış hissederken Eren koşar adımlarla okuldan çıktı, bahçede oturup konuşan Alp ve Eylül hızla yanımıza gelmiş ne olduğunu soruyorlardı. "Eren ne oldu?, Tuğçe'nin hali ne böyle, niye kanlar içinde" diye haykırıyordu Eylül, Eylül bu kelimeleri haykırırken Alp koşar adımlar ile dış kapıya yöneldi, soğuk ve demir kapıdan tutup içeriye doğru çekti.

demir parmaklı kapıdan çıkışımızla kapının önünde bekleyen polisler, ambulans çalışanlar ve en önemlisi en değerlim olan annem yanımıza koştu, annem korkudan kekeler olmuştu "kk-kızım yavrum ne oldu?, ne yaptılar sana, nasıl kıydılar sana melek yüzlüm" diye konuşurken ambulans çalışanları bana müdahale etmek için bana yaklaşıyordu. Bir ambulans çalışanının soğuk elini boynumda hissetmem ile buz kesmiş bedenimi sedyeye bırakmaları bir oldu, Eren soğuk kesmiş bedenimi bırakırken "Dayan Tuğçe'm, dayan güzelim ben yanındayım" diye fısıldadı kulağıma ama duyduğuma emin değil gibiydi.

Ambulans durmuştu, beni indirmek için ambulansın iki kapısını açtılar, hızla ambulanstan çıkıp neredeyse boş olan hastanenin kapısından girdik ambulanstan benimle beraber Eren ve annem de inmişti, hastanenin ışıkları bir bir yüzüme çarpıyordu, kulaklarım buğulu sesler duyuyordu "hızlı olun hadi, çok kan  kaybı var, acili hazırlayın"

Erenin gözünden

hastaneye varmıştık Tuğçe çok kan kaybetmişti hiç iyi görünmüyordu o bıçak onun tenine saplandığından beri ölü gibiydi, sırf beni korumak için bedenine saplı olan bıçağı çıkarıp katile saplamıştı ve bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen bunu yapmıştı. Şimdi ise onu acile aldılar, Esra teyze  hiç iyi görünmüyordu bunu fark edip yanına ona doğru yönelip adımlarımı atmaya başladım, yanına vardığımda ani bir şekilde beni kendine çekip sıkı sıkıya sarıldı beni sıkı sıkıya sarmıştı annemden farksızdı Esra teyze küçükken hep bir şey olduğunda onun yanına giderdim bir derdim olduğunda başım sıkıştığında, ben küçükken annem ve babam sık sık kavga ederlerdi ben de bundan çok bunaldığımda Esra teyzelere kaçardım bana annemden farksız davranırdı, bana küçükken hep damadım olacaksın derdi.

Beni sıkı sıkı sardığı kollarından ayırıp yüzümü avuçlarının içine aldı kızarmış ve şişmiş gözlerini gözlerime dikip "canım oğluşum, yavrum, canım damadım sen olmasaydın Tuğçeye kim bilir ne olurdu bunu düşünmek istemiyorum bile iyi ki varsın Erenim, Tuğçenin babasına verdiğin sözü tuttun, tutmaya da devam et yavrum" dedi ağzından dökülen kelimelere şok olmuştum ama belli etmemeye çalışmıştım.

canım damadım..

Esra teyze ile acilin önündeki sandalyelere oturup beklemeye başladık 1 saat, 2 saat, 3 saat o saatleri beklemek o kadar acıydı ki içim çok acıyordu, suçlusu benmişim gibi hissediyordum, Tuğçe benim yüzümden içeride can çekişiyordu benim yüzümden olmasa bile içeride canımdan çok sevdiğim birinin olması benim canımı çok yakıyor. Derken acilden doktorun çıkmasını görmemiz ile bakışlarımızın kapıya yönelip bizim de hemen ayağa fırlamamız bir oldu. Doktorun ağzından dökülecek kelimeleri bekliyorduk, doktorun "çok kan kaybı var" demesi ile kaşlarımız çatılmıştı "ama durumu gayet iyi, iyice dinlenmesi gerekiyor olay her neyse onu çok yormuş olmalı hastamızın yorgunluğundan dolayı tedavi zor geçti diyebiliriz" doktor bizim görebilir miyiz diyeceğimizi anlamış olacak ki tekrar lafa atladı "ziyaret etmeye gelecek olursak da ilk 1 saat dinlenmenin ardından odaya alınacak, odaya alındıktan sonra ziyaret edilebilir" demişti Esra teyzenin "teşekkür ederiz" demesi ile doktor adım adım bizden uzaklaştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EsefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin