okulun karanlık koridorunda dolaşmaya başlamıştık ,koca koridorlarda sadece bizim ayak seslerimiz vardı. okulun bir çok yerini gezdikten sonra okulun yemekhanesine inmiştik ,etrafa bakınırken Deniz'in olmadığını fark ettim "Deniz.. Deniz nerede?" demiştim. Alp ise "tamam sakin, ben etrafa bakınıp geliyorum tamam mı?" dedi, ardından Eylül zaman kaybetmeden hemen ardından lafa girdi "ben de seninle geleceğim, Eren de burada Tuğçe ile kalsın", Eren olur anlamında kafasını sallamıştı.
Alp ve Eylül yanımızdan ayrılmış ve gitmişlerdi, Eren ile yalnız kalmıştık, okulun yemekhanesinde bitkin bir şekilde otururken Eren sessizliği bozup konuşmaya başladı "neler olacağını bilmiyoruz, elimizden sadece bu geliyor, sizi ancak bu kadar koruyabiliyorum, seni hep koruyacağıma dair babana söz vermiştim" demişti, boğazında yutkunmasına engel olan bir düğüm varmışçasına konuşmuştu ,ben ise bir süre sessiz kalıp "Eren kendini böyle üzemezsin, hepimiz elimizden geleni yapıyoruz ayrıca beni korusan da korumasan da hep yanımda ol yeter" diye karşılık vermiştim yorgun ve bitkin ruhum ile. Eren benim çocukluk arkadaşımdı ailelerimiz hep bir aradaydı dolayısıyla biz de bir arada oluyorduk, Babam polisti Erende hep polis olacağını söylerdi Babama, Babam da Eren'e "her zaman Tuğçe'nin yanında olup onu koru tamam mı?" derdi Eren de söz verirdi babama .Ben henüz 7 yaşımdayken babamın işinden dolayı çıkan bir talihsizlik ile babamı kaybetmiştik, şu an yüzünü bile hayal meyal hatırlıyordum sadece ve bir insan için çok önemli olan birinin yüzünü pek hatırlamamak insanın canını çok yakıyor.
yemekhanede beklemeye devam ederken Eylül yanımıza gelmişti "Alp nerede?" diye atılmıştı Eren Eylül ise "o okulu aramaya devam ediyor, bodrum katına bakalım diye geldim yalnız gitmemi istemedi" diye karşılık verdi. bodrum katına inmeye başlamıştık, okulumuzun bodrum katında bir çok kapı vardı, Eylül çok geçmeden kapının altından hızla yayılan kanı fark etmiş ve bize seslenmişti "çocuklar" diye, ilk kafamızın sese doğru dönmesi sonrasında ise bedenimizin gördüklerimiz karşısında şok olmuş bir yavaşlıkta dönmesi bir olmuştu.
Eren şok bir şekilde kapıya doğru yaklaşırken ayakkabıları kana bulanıyordu, elini kapının koluna atmıştı fakat kapı hareket etmemişti bunun üzerine Eren tüm bedeni ile kapıya vurmaya başlamıştı, omzu ile kapıya sert darbeler atarken kapının bir anda kırılıp açılması uzun sürmedi.
Bizim de şok olmamız uzun sürmedi, Deniz yerde kanlar içindeydi,gördüklerimiz karşısında şok olmuştuk hepimizin dili ve nutku tutulmuştu, ne diyeceğimizi bilmiyorduk, biz susmuş sessizlik konuşuyordu, karşımızdaki görüntü çığlık atıyordu, ağlıyordu. Korku tüm bedenimizi sarmış ve titretiyordu, kaybetme yıkıyordu o sessizliğin içinde öylece kalakalmıştık ki Eylülün bağırışı ve tiz çığlığı sessizliği bozmuştu, Eylül yıkılmıştı, Eylül bir enkaz oluşturmuştu yerdeki kanı umursamadan yerde yatan cansız bedene sarıldı,Eren Eylül'e destek olmak için yanına giderken ben de kesilen nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum,düzene sokmak için derin derin nefesler almaya başlamıştım ama kocaman olan bodrum katının havası bana yetmiyordu,kocaman olan bodrum katı dar gelmeye başlamıştı duvarlar üstüme geliyordu.Ben nefes almaya çalışırken Eren denizin boynuna elini koyup yaşayıp yaşamadığına baktı,Eylül ile Eren'in ağzından çıkacak kelimeleri bekliyorduk "yaşıyor" demesini bekliyorduk ama düşündüğümüz gibi olmadı.Biz birbirimizi canımızdan çok severdik Denizin bu ani ölümü hepimize felaketi getirmişti.
Yaşadıklarımızın şokundayken bodrum katını hocalarımız ve öğrenciler doldurmaya başladı edebiyat hocamız olan Tuğba hocam nefessiz kalışımı fark etmiş olacak ki bana yardımcı olmak için beni zemin kata çıkarıp hava almama yardımcı oluyordu bir eli ile yüzüme karşı yellerken diğer eli ile bedenimi sarmıştı yavaş yavaş beni dış kapıya doğru götürürken hâlâ şokun etkisinden çıkamamışken "Alp.." diye mırıldandım
Ani bir hareket ile geriye dönüp Eren'in yanına koşmuştum, Eren'in olduğu yere vardığımda "Eren! Eren, Alp.. Alp yok, Alp nerede?, ya ona da bir şey olduysa ya o da öl-" demem ile Eren hızla sözümü kesip ağlamaktan şişmiş ve kızarmış gözlerime bakıp "şşş,sakin ol biz şimdi gidip onu bulacağız ve başka hiç bir şey olmayacak, sakin ol tamam mı?" Demişti. Ben de karşılık olarak tamam anlamında kafamı salladığımda, daha fazla zaman kaybetmeyip yukarı çıkmışlardı Eren'le beraber bir kaç erkek öğrenci ve bir kaç hocamız da yukarı çıkmıştı.
Çok zaman kaybetmeden Alp'i bulmuşlardı erkekler tuvaletinde karnından bıçaklanmış bir şekilde yatıyordu can çekişiyordu çok bağırmış, çağırmıştı ama tüm okul bodrum katında olduğundan kimse duymamıştı. Alp tedavi olmuş kendine gelmişti bize de katili gördüğünü ve maske taktığını söylemişti, Alp maskesini çıkarmak isterken de karnından bıçaklanmıştı,Alp kendine geldiğinde bize ilk bunları anlatmıştı.
Hepimizi hüzüne boğan ve büyük bir acı veren kayıbın ardından 1 gün geçmişti ama biz kendimize gelememiştik, akşam lavabo ihtiyacım için kalkmıştım ve kızlar tuvaletine girmem ile büyük bir şok yaşamam bir olmuştu, gördüğüm karşısında bedenim donmuştu tepki vermiyordu nefes alışımın bile durduğunu hissedebiliyordum. Eylülün elleri kanlar içindeydi,boğazında da bıçak izi vardı,"Eylül" diye mırındandım.Eylülü görmem ile kaşlarım çatıldı, Eylül beni gördüğünde yüzüne hüzünlü ve ağlamalı bir ifade takındı, ne yapacağımı bilmiyordum,Eylüle ne olmuştu ya da Eylül ne yapmıştı?
BÖLÜM SONU
instagram:Maviseaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esef
Mistério / SuspenseOkulda yaşanılan korku dolu anların Tuğçe'nin yıkımını ortaya çıkarışının hikayesi.