Bölüm 3

7 1 0
                                    

Yeni bir sabaha uyanmıştım. Sanki her şeye sıfırdan başlamam gerek gibi hissediyordum. Bugün bazı şeylerin açığa çıkacağı günümdü. Düşünmeyi bir yana bırakıp yataktan kalktım. 

''Acaba nasıl görünüyorum?'' diye mırıldandım. 

Ceketimi kavrayıp kapıya yaklaşmıştım. Kapıyı açacakken kapı kolunun sessizce çevrildiğini gördüm ve ardından gelen bir kaç fısıldaşma işittim. Çok sessiz hareket ederek masanın yanında duran demirden cetveli aldım ve aynı sessizlikle kapının arkasına geçtim. Kapı yavaş yavaş açılırken kalp ritmim de hızlanıyordu. Ardından kapının oradan uzanan bir kafa gördüm. Şimdi cetveli kafasına saplamanın zamanı. 

''Pis adi herif!'' diyerek kafasına saplamaya çalıştım ta ki kafasını çekene kadar. 

Kapıya doğru baktığımda tanımadığım iki yüz gördüm. Uzun kıvırcık saçlara sahip esmer bir genç kız ve aynı yaşta görünen esmer genç bir erkek. Bana ne olduğunu anlamaya çalışır gözlerle bakıyorlardı. Sanki açıklama beklediğimi anlayıp konuşmaya başladılar.

''Kim olduğunuzu cidden çok merak etmiştik. Özür dileriz.'' diyerek konuşmaya başladı kız. 

Ardından sessizliğimi bozup ''Kimmişim?'' dedim.

Kız korkarak ağzındaki kelimeleri söylemeye başladı. 

''Siz şu hafızasını kaybeden uyuşturucu baronu değil misiniz?'' dedi. 

''Bir daha söyle.'' dedim duymadığımı belli eder. 

Kız bir kaç saniye konuşmaktan çekinirken koridordan gelen ayak sesleri duydum. Elimdeki cetveli aldığım yere geri bırakıp koridora çıktım. Karşımda beyaz saçlı kadın vardı. Bana doğru buz mavisi gözleriyle yaklaşarak ''Uyandın mı? Gel sana tuvaletin yerini göstereyim. Sonra beraber kahvaltı yapalım.'' dedi ve onaylamam gereken gözlerle bana baktı. Hafifçe kafamı salladım. Tuvalete girdiğimde aynanın karşısında kendimi gördüm. İnce kahverengi saçlarım, zayıf ama hoş vücudum, beyaz cildim ve ela gözlerim vardı. Kendime hiç yabancı hissetmedim. 

Aşağıya kahvaltıya inmiştik. Kahvaltı masasında iki gündür hakim olduğum yüzler vardı. Ted, Burak ve sarı saçlı çocuk. usulca kahvaltı masasının en başına ben, diğerlerinin yanına da beyaz saçlı kadın oturdu. Herkes sanki ilk lokmamı atmamı bekliyordu. Tanımadığım yüzlere bakarken çatalıma domates batırıp ağzıma attım ve tahmin ettiğim gibi benden sonra yemeğe başladılar. Ağzıma bir kaç lokma attıktan sonra sessizlikten rahatsız olmuştum. Tabi biri bölene kadar.

''benim adım Sergio. senin sağ kolunum.'' diyerek konuşmaya başladı beyaz saçlı kadın.

''o erkek ismi değil mi?'' dedim ağzımdaki lokmayı yutmaya çalışırken.

Bir kaç saniye duraksadıktan sonra her zamanki güler yüzüyle bana dönüp ''Ben erkeğim zaten.'' dedi. 

Benim bu zamana kadar çok güzel bir kadın sandığım kişi meğerse erkekmiş.. Ağzımdaki lokmalarımı yutmaya izin vermeden gülümsemek zorunda hissettim ve Sergio'ya karşı kocaman gülümsedim. Kesin kadın sandığımı anladı.. gülümsediğim sırada başka bir ağızdan ses çıktı.

''Daha fazla gülümseme çok korkutucusun.'' dedi Burak.

Sergio cümlesine devam ederek ''Dünyanın uyuşturucu satışında yüzde seksenini elinde tutuyordun. Ne yazık ki bu kısa süre önce bitti.'' gülümsemesini bozmadan yine devam etti ''Hafızan geri gelene kadar sana her şeyi öğreteceğiz.'' ve konuşmanın sırası bana gelmişti. 

''Burak beni kaçırdığınızı söylemişti.'' dedim. Buna da cevap bulsun.

''Tüm hayat hikayenizi baştan anlatmamız lazım bunun için.'' dedi hâlâ adını bilmediğim sarı saçlı çocuk.


Ölü doğanlar ve ölü yaşayanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin