"Duhan!''
Melin gördüklerinin şokuyla geri çekildi ve bir yere oturdu.
"O neden dik ve gözleri açık bir şekilde birden durdu? Duhan, gelsene?"
"O, ee, demir var ya.."
"Ee, o dem-"
"Demir ona girmiş olamaz!"
Yaman yavaşça Duhana yaklaştı ve aniden durdu. Herkesin yüzüne bakıp geri Duhana yöneldi. Duhanı ayağıyla itti ve Duhan Zombilerin içine düştü.
"Ne yaptın sen?"
"Bunu görmenizi istemedim."
"Neyi?"
Barçın hızlı bir şeklide Duhana giren demire doğru yaklaştı. Kan damlıyordu. Barçın o anki şaşkınlığı ile iki elini ağzına götürerek, sanki korkusunu ve şaşkınlığını gizlemeye çalıştışmıştı. Demir paslı ve eskiydi. Barçın ayağını sertçe vurdu ve demir aşağı düştü. Duhanin üstüne çullanan zombilerin sesi geliyordu.
"Artık sadece 6 kişiyiz ve daha fazla kişi kaybedemeyiz."
"En azından zombilerden."
Melin ise 2 kişiyi öldürdüğü düşüncesini bastırmaya çalışıyordu.
"Senin suçun değildi." Dedi Barçın, "Seni ben çektim, benim suçum."
"Kimse kimseyi suçlamasın."
"Bence de, zaten birden Melin'i tutmasaydı bunlar olmayacaktı."
"Burası cidden buz gibi."
"Gerçekten."
"Daha fazla böyle kalırsak donarız."
"Kalmayalım."
"Çok yorulduk, yangın merdivenlerine inecek kadar gücümüzün olduğunu sanmıyorum."
"Bende."
"Bende."
"Bende."
"Peki o zaman biraz daha bekleyip donalım."
"Günü burada geçirelim, zaten hava bayağı kararamış."
"Biriniz, yemek ya da su getirecektiniz, battaniye gibi birşeyde getiren oldumu?"
"Getirdim, ama 2 tane."
"Bakayım."
"Oooo, kocaman birini kızlar birini erkekler alsın."
"Yaa bir şey söyleyeceğim, sen bu koca iki battaniyeyi mutasyon geçirmiş kertenkelelerin arasından nasıl geçirdin?"
"İşte, meslek sırrı."
"Tamam, hadi birini ver dondum."
"Birazda birşeyler yiyelim."
"Ben şimdiden acıktım."
"Onlar nasıl zombiler öyle yaa?"
"Ayı gibi saldırıyolar."
"Heryerinizi kontrol edin. Isırılmayın sakın."
"Benim her yerim yara bere içinde."
"Benimde yaa."
"Benimde."
"Bu arada bu yaralara zombi kanı değerse ısırılmaya gerek kalmadan zombi olursunuz."
"Sen bu kadar şeyi nereden biliyosun? Daha önce zombi salgını gördünmüki?"
"Hayır ama.."
"Ama."
"Ya illakı bu zombi kitabı, filmi, duymuşsunuzdur yani."
"Bu arada bundan öncede koyun musur, keçi mıdır nedir öyle birşey görmüştüm."
"Haha, bu sefer çin heralde onları yedi."
"Sahi bende duyuyordum."
"Helekide şubat ayları."
"Şu insanlar zombi olmasında, keçiler ols-"
"Bakın güneş tutulması oluyor.
"Aaaa!"
"Neden tam da zombi salgını zamanı olduki?"
"Genellikle zombi salgınları bir hayvandan başlar;zehirli sulardan içmiş köpekler, tarihi geçmiş mamalar yiyen kediler ya da.."
"Ya da?"
"Bu çok saçma."
"Ne saçma?"
"Son neden."
"Dur tahmin edeyim, zorbalıklara çözümü zombi olarak bulan bazı salaklar var."
"Evet."
"Yoksa sende-"
"All of us are dead!"
"All of us are dead!"
"Ne aolofuasaredu yaa? Bizede söyleyin."
"Bir k-drama."
"Konusuda ; bir adamın oğluna zorbalık yapıyorlar oda oğlunun güçlenip kendini koruyabilmesi için bir aşı geliştiriyor sonra bu aşı ters tepip zombi salgını oluşturuyor."
"Peki sonra?"
"Sonra da herkes zombi oluyor."
"Hayır o adamın oğluna ne oluyor?"
"Babası onu incille öldürüyor."
"Çıkınca izleyeceğim."
"Evet güzel görüniyor."
Psikopatmısın yaa?"
"Onu bunu bırakında burası aniden çok sıcak oldu, biraz önce buz gibiydi."
Çünkü güneş tutuluyordu. Herşey bu güneş, bu ay yüzünden olmuştu..
2 hafta önce
Herkes bu sıcakta evinde oturmuş rahat rahat televizyon izlerken geçim derdinde olan çiftçilerde vardı. Ve hepsi geçinebilmek, kalkınabilmek için çalışıyordu. Ve çocuklarını okuyabilmek için...
"Off, çok sıcak yaa!"
"He vallaa yaa, eridim buharlaşacam."
"Bak güneş tutuluyor."
"Sen güneş tutunmasını boşver, benim sırtım tutuldu yaa."
"Az dinlenelim."
"Olmaz. Başkan kızar."
"Olsun, ben erimek üzereyim."
"Tamam, sen dinlen ben devam edeceğim."
"Peki."
İşçilerin biri dinlenmek için karıncaların akın ettiği yemyeşil çimenlerin üstüne yattı. Tek dileği başkanlarından habersiz beş dk uyuyabilmek, bu kavurucu sıcaktan 5 dkligine mahrum kalmak istiyordu. Uyudu ama uyanamadı... Yani insan olarak.. İşte burası uzun hikaye.."
"-Fazla güneş ışınları insanları derinden etkliler. Hem fiziksel olarak hem de.. Ama bu insanlar için tam olarak bir ölüm şekli değil, yeni bir hayatın, yeni bir yaşamın belirtisi aslında. Kendi hayatlarını başrol olarak oynamak fakat zombi olarak.. Ama zombilere etki eden bazı sözcükler vardı. Bu sözcükler belki onlara bazı anıları, olayları tekrar hatırlatıyordur... Belki içlerinde insana dair son bir kan damlası vardır, kim bilir?-"
12/B
"Cidden ama burası aşırı şekil sıcak oldu."
"Kesinlikle salgın.. Bu güneş yüzünden.. Bence bu salgın fazla güneş ışıkları yüzünden, zaten sürekli uyarıyorlardı."
"Melin, sanırım güneş kafana işlemiş, neden güneş zombilere neden olsun ki?"
"Bu güneş ışınları insanın dnasına kadar işler. Önceden kronik bir rahatsızlığı varsa kesin zombi salgını bu yüzden olmuştur."
"Evet, cidden olabilir."
"Bence artık yatalım, çok uykum geldi."
-ertesi gün-
"Hadiii! Uyanın! "
"Yaa daha saat kaç yaa?"
"Ne bileyim Aysu, saatimiz mı var?"
"Tamam yaa kızma."
"Biraz atıştıralım, sonra yangın merdivenine inelim."
Atıştırırlar
"Hadi, gidelim."
"Şimdi küçücük bir sorunumuz var, merdivenin kapısı açıksa, en az bir kişi o kaçma esnasında ölür." Dedi Yaman.
"O zaman sadece iki kişi gitsin."
Dedi Melin.
"Tamam, ben gelirim. " Dedi Barçın.
"Bende geleceğim." Dedi Yaman.
"Tamam sadece önden bakıp gelin, fazla yaklaşmadan onları dinleyin. Zaten eğer oradalarsa mutasyon geçirmiş kertenkele gibi çıkarttıkları sesleri duyabilirsiniz." Dedi Melin.
"Hadi Yaman, anca beraber kanca beraber."
"Hadi, gidelim."
Yavaşça indiler. Aslında sayısız zombi gördükleri için korkmuyorlardı ama içlerinde ısırılma korkusu vardı. Ama asıl korkuları bu değildi. Tek korkuları bir kişi olsun buradan çıkamamak, buraya hapis kalmak ya da zombi olmaktı...
"Yaman, ses yok gibi."
"Olsun, işimizi sağla-"
"Böh!"
"Sen kimsin?!"
"Ben Berrin, sanki beni hiç görmediniz."
"Onu bunu boşverde, niye geldin?"
"Ee siz gideli baya oldu. Merak ettik."
Bu üç kişi konuşmalarına dalmışken, Zombilerin seslerini duymuyolardı, ölümlerine, yani zombi olarak başlayacakları hayatlarına kendi istekleriyle gidiyorlardı.
"Susun! O ses de ne?"
Berrin korkusuzca öne geçip 10-15 adım attı.
"Yaa hiç bir şey yo-''
"Berrin!"
Barçın Yamanı susturmaya çalışıyordu.
"Gitmeliyiz."
Yaman zar zor kabüllendi ve çıktı. Zombilerin sesleri geliyordu. Şu an hepsi merdivenin başına toplanmış, muhtemelen Berrini yiyorlardı. Yangın merdivenleri çıkış yolları değil ölüm yolları olacaktı. Bunu hepsi biliyordu. Ya birilerinin ölümlerine müsade edecek ya da.. Hep birlikte zombi olacaklardı. Buradan çıkmanın tek yolu ya merdiven, ya çatıdan aşağı atlamak, ya da zorla döndükleri, dönerken tam 4 kişiyi kaybettikleri o yere o cehennemin içine tekrar gitmekti. Peki ya dışarısı?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Tutulması
Mystery / ThrillerBütün grup asansöre doğru koştu. Asansör çok yavaş geliyordu ve Nefes boşluğa atlayıp öldü. Çok feci bir şekilde