Merhabalar, lütfen yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayın, düşünceleriniz benim için çok kıymetli.
Keyifli okumalar <3
Sabah iş görüşmesine gitmek için hazırlanırken, hala dün gece gördüğüm gerçeküstü rüyanın etkisi altındaydım. Rüya, o kadar gerçekçi ve dokunaklıydı ki, uyanır uyanmaz bile korkunun gerginliğini hissediyordum. Başka bir açıklaması olamazdı, bir yerlerim uyurken kesinlikle açık kalmıştı.Rüyanın hala zihnimi kapladığı hissinden sıyrılmaya çalışarak kendime gelmeye çalıştım. Bugünün kafamın dağınık olmaması gerekiyordu.
Daha özenli giyinmek için ekstra çaba sarf ettim, çünkü başka bir şansım yoktu, bugünkü iş görüşmelerim benim için son derecede önemliydi. Daha iyi görünmek adına biraz makyaj yaparken, kendimi daha güzel ve profesyonel hissettiğimde hazır olduğuma karar vererek evden çıktım.
Bugün öğleden önce garsonluk için bir yerle görüşmeye gidecektim, öğleden sonraki iş görüşmem ise bir fast food restoranındaydı.
Otobüs durağına doğru yürürken, cebimdeki telefon çalmaya başladı ve arayanın Berk olduğunu gördüm. Anında yüzümde bir gülümseme belirdi ve telefonu açtım. "Alo, aşkım, günaydın!" dedim. "Günaydın aşkım, bugünkü görüşmelerin için şans dilemek istedim." "Sen bir tanesin, işte şimdi günüm daha da güzelleşti." "Benim seninle olan her günüm güzel. Görüşmeden çıkınca beni arar mısın?" "Tabii ki, sevgilim. Yarını unutmadın değil mi?" "Hiç unutur muyum güzeller güzeli nişanlımın doğum gününü?" "Nişanlın, seni çok seviyor. Şimdi seni tutmayayım, kolay gelsin." "Tamam hayatım, görüşürüz."
Yüzümdeki gülümsemeyle, ilk iş görüşmemin olduğu yere geldim. Berk'le başlayan günümün kötü geçme ihtimali yoktu; eminim ki bu pozitiflik, görüşmeleri de olumlu yönde etkileyecekti.
Bugünkü iki iş görüşmemi de tamamlamış ve sonunda eve dönmüştüm. İlk görüşmem oldukça kısa sürdüğü için pek umutlu değilim ama ikinci görüşmemin olumlu geçeceğine dair pozitif bir his vardı içimde.
Şimdiyse, uyumadan önce yarın giyeceğim elbisemi seçiyordum. Berk'le yemek için dışarı çıkacaktık o yüzden siyah, düz, dizimin biraz üzerinde biten uzun kollu elbisemi giymeyi düşünüyordum. Ocak ayının sonu olduğu için, hava oldukça soğuktu.
Sonunda yarın için her şeyin eksiksiz olduğuna kanaat getirdiğimde, uyumak için hazırdım. Yarın için enerjimin ve neşemin yerinde olmasına ihtiyacım vardı; gerçi bu heyecanla nasıl uyuyabileceğimi bilmiyordum. O kadar yıldan sonra bile, her randevumuzda heyecanlanmam gerçek aşkı bulduğumun kanıtı olmalıydı.
.
.
.
Yine aynı kabusun sarmalındaydım, yine o çaresiz çığlıkların yakarışları kulağımda yankılanıyordu. Bu kız çocuğunun kim olduğunu bilmiyordum ama bu feryatlar beni içine çekiyordu, sanki çaresizliğiyle beni kucaklıyordu.
Çığlıklar giderek yükseliyor, ruhumu deli gibi titreten bir korku dalgası içime doğru akıyordu. Gözlerim korkuyla kırpışırken, bu rüyadan uyandığım halde neden hala bu feryatları işitiyordum? Kimdi bu feryat eden, nereden geliyordu, nereye çağırıyordu beni?
Yine sesi takip etmeye başladım, adımlarımı hızla atarken tamamen tetikteydim ve neler olduğunu kavramak için çabalıyordum. Şu an sinemada, ana karakterin ölmemesi için ''gitme'' diye bağırdığımız sahnedeydim. Bu bir kabus muydu, yoksa gerçek miydi? Rasyonel zihnim gerçeğin izini sürmek isterken, kalbim korkunun karanlığında titriyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/363470135-288-k517520.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terra Cota
Science FictionTerra Cota: İki Dünya Arasında Deniz Aslanova, hayatının çıkmazlarında bir yelkenlinin yitip gittiği denizin ortasında sürüklenen bir gemi gibi hissediyordu. İşsizlik ve ihanetin acılarını içinde taşıyan, depresyonda ve tutunacak bir dalı kalmayan D...