///17///

1.1K 71 21
                                    

Yazarınız bu kitabı da kısa tutacak herhalde. Sövmeyin canım, sıkılıyorum. Zevkle yazdığım kitabımı da kendi elimle fınal ettim, PİŞMANIM fınal yazısı olmasa devam ederim Şeytan'ın Gözdesine. Kapağını değiştircem.

-

-

-

Ali'den
-

Orman'ın serin havası vücuduma çarpıyordu.  Tabi bu soğukluk içimi ferahlatmıyor, içimde ki ateşi daha çok harlıyordu. O da üşüyor muydu? Çalıları itmekten Kollarımız çizilmişti. Bu taşlar da olmasa kafayı yerdim. En azından nereye gittiğini buşabileceğimizi umuyordum.  Ağaçlardan bir yer görünmese de, elimizde ki Fenerler önümüzü görmeye yetiyordu.

Taşlardan ziyade ayak izleri de vardı.  Ayaklarımın yanında minik kalan ayak izleri. Emindim ona aitti. Sanki geçtiği yerde kokusunu da bırakarak gitmişti. Nerdeyse burnumu kaldırıp koklayarak bulmak isteyecektim.  "Abi, taşlar burda bitiyor. " Korkuyla çarptı kalbim, nasıl biterdi. Etrafı kontrol ettiğimde, taşlık bir alan değil daha çok topraktan bir alandı.  Yumuşak zeminine bakılırsa göl yakındaydı. Ya göle düştüyse? Siktir.

"Acele edin hadi! Bulun bir şeyler, onu bulamazsanız sizde bu ormanda hiç çıkamayacak hale gelirsiniz kaybolursunuz. "  Gözlerim etrafta geziniyor bir ipucu arıyordum. Adamları geride bırakıp, ilerledim. O sırada gözüme ağaç dalında sallanan, adımızın baş harflerinin olduğu anahtarlığı gördüm.  Parlak olduğu için ışıkla daha çok parlamıştı. Yaklaşıp elime aldım.  İçime bir nebze daha rahatlık çöktü.  Yine de bir tarafında da büyük bir sıkıntı var gibiydi. "CANER, YAKINLARDAYSAN SES VER BANA GÜZELİM. "  Dinledim, sadece cırcır böcekleri ve bir kaç kuş sesinden başka bir ses gelmedi. Bir kaç kere daha bağırarak ilerledim. Yine ses yoktu. "Tarık yerde ki izlerinden bulabilir misin? "  Tarık öne geçerek ışığını yere indirdi, bir kaç kişi daha ışık tutunca daha net olmuştu. Geri kalanı da etrafa bakınıyor birazı da dağılıyordu.  Ayak izlerini takip eden  Tarık,  ağaç diblerinde  geziyor garip garip yerlerden geçiyordu. 

" Ali, buraya bak hemen! "  Işık tuttuğu noktaya göz gezdirdim.  Sanki debelenmiş gibi toprakta çukur oluşmuştu. Göz bebeklerim korkuyla büyüdü. " Ne demek oluyor bu anlamıyorum. " Anlamak istemiyordum. Düşündüğüm şey olsun istemiyordum.

"Burada bir panikleme olmuş bir sıkıntı yaşanmış, kötü düşünme hemen, ama sanki bir kargaşa olmuş gibi. " Yutkundum.

Kargaşa olmuşsa, biriyle rastlamıştı, ya da başka bir şeydi. Aklım almıyor her saniye daha çok korkuyordum. Kendimi açıklayamamıştım, Anlatamamıştım. Her şeyi eksik anlatmıştı. Olay öyle değildi. Evet ablasından ayrılmıştım, çünkü zaten birbirimizi sevmiyorduk. Mecbur kalmıştık.  En kısa sürede de boşanma evraklarını kendi elleriyle getirmişti bana, biz arkadaş gibiydik. Elini tuttuğumu bile hatırlamazdım. Zaten 1 ay evli kalmıştık. O bir ay bizim için felaket olmuştu. Kardeşimi kaybetmiştim.

"Ali, daldın oğlum. Bak buraya ayak izleri burada ama aralıklı koşuyor olmalı, çünkü aynı ayak izi ve aralıklı adımlarla, bu adımları ancak koşarsa atabilir. " Gösterdiği yere bakınca bir umut ışığı daha doğdu içime, demek burada ne yaşandıysa kurtulabilmişti. 

Tekrar aynı ayak izini devam ettik, yol sanki bitmiyor gibiydi,  çalıları ittiriyor, bazen yüksek yıkılmış ağaç bedeninin üzerinden atlamak zorunda kalıyorduk.  En sonunda köşede yerde ki dalda takılı kalmış ayakkabı dikkatimi çekti, biraz uzakta olduğu için tam bakamasam da, fenerin gösterdiği kadar görüyordum. Çalının arkasında kalıyordu, Onlar ilerlerken, ben olduğum yerde durup çalıyı ittim,  kadraja daha net giren ayakkabıyla anlık nefes alamadım.  Sanki rüzgar şiddetle esmiş de nefesimi ciğerime geri hapsetmiş, almama izin vermemiş haram kılmış gibiydi. Eğilerek ayakkabıyı elime aldım, bir kaç adım atmıştım ki, çukurda kanlar içinde yatan bedeni görünce var gücümle bağırıp çukura atladım.

MAFİA -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin